Enflasyon hedeflemesi rafa mı kalkıyor

PARA politikasının yönlendirilmesinde "enflasyon hedeflemesi" kurallarının benimsenmesiyle Merkez Bankası itibarını ortaya koydu. Ama, bu politikanın başarılı olması yalnızca Merkez Bankası’nın yapacaklarıyla olmuyor.

2006 yılında Merkez Bankası açık enflasyon hedeflemesine geçti. Söylendiğine göre, 2002 yılından bu yana örtülü enflasyon hedeflemesi yapılıyordu. Keşke, örtülü hedeflemeye devam edilseydi. Çünkü, o dönemde gelişmeler hedeflenenden de daha iyiydi. Açık hedeflemeye geçildi. İşler karıştı. Bu arada, Merkez Bankası itibar yitiriyor.

SİMETRİK OLMAYAN FİYATLAMA

2006 yılının ortasında, gelişmekte olan ülkelere yönelik yabancı yatırımcıların risk iştahının kaçması enflasyon görünümünü de bozdu. Türkiye döviz kurlarının fırlamasına bir süre izin verdi. Kur artışlarından enflasyona geçişin tahminlerin ötesinde olduğu anlaşıldı. Beklentiler bozuldu. Tek haneli rakamlara düşen enflasyon çift hanelerde takıldı.

Merkez Bankası zor bir karar aldı. Enflasyon hedefini komik düzeylerde tutarak daha fazla itibar yitirmek yerine, enflasyon hedefini değiştirerek yeniden itibar kazanma sürecine girmeyi tercih etti. Doğru da yaptı. Ama, şimdi yeni zorluklarla karşı karşıya.

Zorlukların birincisi dış piyasalardan geldi. Gelişmiş ülkelerdeki çalkantılar hem mal-hizmetler piyasaları hem de finans piyasaları yoluyla gelişmekte olan ülkeleri de vurmaya başladı. Türkiye’de de döviz kurları fırladı. Döviz kurlarındaki artışların enflasyon üzerine olumsuz etkilerini bir süre çekeceğiz. Ekim ayında daha bir şey görmedik.

Ama, Merkez Bankası açısından asıl zorluk yurtdışından değil, yurtiçinden geliyor. Petrol ve hammadde fiyatları hızla düştü. Örneğin, petrolün varili 140 dolar civarından 60 dolara kadar indi. Petrolün fiyatı dünya piyasalarında yarı yarıdan fazla düştüğü halde, Türkiye’de petrol ürünlerindeki tüketicilere yansıtılan fiyat düşüşü yüzde 12’ye dahi gelmedi. Bu durumun kur artışları ile dahi açıklaması zor.

O takdirde, ortaya ilginç bir tablo çıkıyor. Enflasyonun aleyhine olan gelişmeler olduğu gibi fiyatlara yansıtılırken, enflasyonun lehine olabilecek gelişmelerin fiyatlara yansıması önleniyor. Bu durumda, kurların artışından dolayı enflasyondaki artış eğilimi dünyada enerji maliyetlerindeki düşüşlerle dengelenemiyor.

ADI KONMAMIŞ VERGİ

Sorun burada da bitmiyor. Doğal gaza geçenlerde yüzde 20’nin üzerinde yapılan zam da enflasyon için iyi haber değil. Dünden bugüne, doğal gaz ya da elektrik zamlarının neden gerektiği konusunda çeşitli bahaneler bulunabilir. Ama, galiba, çok daha önemli bir sorunla karşı karşıyayız. Kamu sektöründe artan verimsizliklerle ya da kamu sektöründeki verimlilik artışlarının yeterli olmamasıyla, kamu sektöründe fiyatlandırma adı konulmamış vergilendirme şeklini alıyor.

Küresel krizin yansımalarıyla Türkiye ekonomisinin de yavaşlayabileceği olasılığına karşı devlet harcamalarının artırılması planları da enflasyon hedeflemesi politikasıyla uyuşmuyor. Kamu finansmanında bozulma ve bu bozulmanın önüne geçmeye yönelik gizli ya da açıktan vergi artışları enflasyon görünümünü kısa dönemde en az kurlardaki oynaklıklar kadar olumsuz etkileyebilecektir.

"Ekonomide yangın var, ne enflasyonu!" diyenler de elbette olacaktır. O takdirde, açık enflasyon hedeflemesi politikasının rafa kalkması zamanı gelmiş demektir. Çünkü, bu yaklaşımlarla Merkez Bankası’nın ekonomik birimlerin enflasyon beklentilerini yönlendirebilmesi mümkün değildir.
Yazarın Tüm Yazıları