Enerjide oyun değişiyor

Güncelleme Tarihi:

Enerjide oyun değişiyor
Oluşturulma Tarihi: Aralık 27, 2007 16:07

Uluslararası Enerji Ajansı Başekonomisti Fatih Birol, 2008 yılı içerisinde petrol fiyatlarının 100 doları bulması durumunda buna şaşmamak gerektiğini kaydetti.

Haberin Devamı

Birol, “Enerjide Arz Güvenliği: Fırsatlar ve Öneriler” konferansında “Asya'nın Artan Talebi Çerçevesinde İklim Değişikliği ve Enerjide Arz Güvenliğine İlişkin Değerlendirme ve Öneriler” başlıklı bir sunum yaptı.

Dünyada yeni bir enerji düzeninin eşiğinde bulunulduğunu ve aktörlerin rollerinin ciddi bir şekilde değiştiğini belirten Birol, OECD ülkelerinin, gelişmiş ülkelerin dünya enerji piyasasındaki rollerinin giderek azalacağını söyledi.
Ulusal petrol ve gaz şirketlerinin dünya petrol ve gaz piyasalarındaki rolünün hızlı bir şekilde artarken, büyük şirketlerin rolünün giderek azalacağını ifade eden Birol, bunun da dünya petrol ve gaz üreticilerinin ne zaman ve nasıl kararlar alacağının 4 veya 5 ülkedeki büyük ulusal şirketler tarafından gerçekleşeceği anlamına geldiğini söyledi.
Birol, geçmişte olduğu gibi pazarların yön verdiği bir petrol ve gaz piyasasından ulusal şirketlerin yön verdiği bir petrol ve gaz piyasasına geçileceğini anlattı.

Haberin Devamı

Talep tarafında Çin ve Hindistan'ın dünya enerji talebinin ritminin ne kadar büyüyeceğini belirleyeceğini kaydeden Birol, yeni enerji dünya düzeninin herkesi her yönden etkileyeceğini söyledi.

MEVCUT ENERJİ POLİTİKALARINDAKİ TEHDİTLER...

Mevcut enerji politikalarındaki 2 önemli tehdide dikkati çeken Birol, bunları, petrol ve doğal gaz arz riskinin giderek artması ve iklim değişikliği olarak sıraladı.

Birol üçüncü tehdidin ise enerji fiyatları olduğunu kaydederek, “Yüksek enerji fiyatlarına alışalım. Çünkü bundan sonra enerji fiyatlarının uzun süre yüksek seviyelerde kalacağı düşünülüyor. Petrol, doğal gaz ve kömür fiyatlarının 2-3 yıl öncesinde gördüğümüz seviyelere düşmesini beklemek bir hayalcilik olacaktır” diye konuştu.

Birol, dünya enerji piyasasının gelecek 25 yıllık dönemine ilişkin yaptığı değerlendirmede de son yıllarda kömürün sürpriz yapan bir yakıt olduğunu, en büyük büyümenin kömürde görüldüğünü söyledi.

Bu süreçte petrolün en fazla payı almaya devam edeceğini, doğal gazın, nükleer enerjinin, hidro elektrik enerjisinin, yenilenebilir enerji kaynaklarının da kullanılacağını ifade eden Birol, “Önümüzdeki 25 yıl içerisinde dünyadaki enerjiye fosil yakıtlar tamamıyla hakim olacaktır. 25 yıl içerisinde büyük bir teknolojik devrim beklemek şu anda teknolojik olarak bulunduğumuz aşamada son derece hayali bir yaklaşım olabilir” diye konuştu.

Çin ve Hindistan'ın petrol ve kömür konusundaki talep artışına değinen Birol, Çin'in sadece geçen yıl elektrik kapasitesine 100 gigavat eklediğini, bu eklemenin Türkiye'nin kapasitesinin 2,5 katı kadar olduğunu aktardı.
Önümüzdeki 25 yıl içerisinde dünya enerji talebinde yaşanacak artışın hemen hemen tamamının Çin ve Hindistan'dan geleceğini belirten Birol, yatırımlarda artış olacağını, elektrik sektöründeki her 3 dolardan 1 doların Çin ya da Hindistan'a gideceğini söyledi.

Birol, petrol fiyatlarının çok zor günlerden geçeceğini düşündüklerini, uluslararası petrol şirketlerinin durumunun giderek zorlaşacağını, bunun nedeninin de bu şirketlerin sahip olduğu rezervler olduğunu kaydetti.
Bu şirketlerin petrol rezervlerinin yüzde 70'inin bulunduğu Orta Doğu'ya yatırım yapma imkanlarının olmadığını dile getiren Birol, mevcut petrol rezervleri azalırken, Orta Doğudakilere de ulaşmalarının olanağının bulunmadığını söyledi.

“PETROL ŞİRKETLERİ KİMLİK BUNALIMINDALAR”

Birol, “Yeni bir dünya enerji düzeninde petrol şirketleri şu anda bir kimlik bunalımındalar. İleride ne yapacaklar? 5-6 yıl sonra ne yapacaklar? yeni strateji arayışına girmiş bulunuyorlar” dedi.
Birol, son derece hassas oldukları bir diğer konunun da enerji ve jeopolitikanın çok fazla iç içe geçmesi olduğunu vurgulayarak, enerjiyi bir iş alanı olarak gördüklerini ve iş alanı olarak kalması gerektiğini söyledi.
Nükleer enerji konusuna da değinen Birol, nükleer enerjinin avantajlarını, arz güvenliği, iklim değişikliği konusunda sıfıra yakın karbondioksit emisyonu sağlaması ve üretim maliyetleri şeklinde sıraladı.
Birol, enerji güvenliğine ilişkin olarak iklim değişikliği konusuna da dikkat çekerek, bu konuda ciddi sorunlarla karşı karşıya kalınabileceğini, çevre konusunda, dünyada alınacak tedbirler ve teşviklerin bir iki yıl farkla da olsa Türkiye'ye ciddi etkileri olabileceğini kaydetti.

22 TRİLYON DOLARLIK YATIRIM İHTİYACI

Birol, gelişmekte olan ülkelerde 2030 yılına kadar 22 trilyon dolarlık yatırıma ihtiyaç olduğunu, bunun büyük bir kısmının Çin ve Hindistan'a yapılacağını bildirdi.

Yapılması gereken yatırımlar konusundaki projelerin hayata geçirilmesi için sorunlar bulunduğunu da kaydeden Birol, “Ülkeler ve sektörler arasında yatırım çekme konusunda dişe diş bir mücadele olacak. O bakımdan enerji yatırımlarının bundan sonra daha da zor olacağını ve yatırımcıların yatırım yaparken bir çok faktörü göze alacaklar” diye konuştu.

Yapılan bir çalışmaya göre dünya enerji sisteminin sürdürülebilir bir yol izlemediğini gösterdiğini ve çok ciddi politika değişikliklerine ihtiyaç olduğuna dikkat çeken Birol, enerji arz güvenliğinde ve çevre konusundaki artan riskleri göğüsleyebilmek için yeni politikalara ihtiyaç bulunduğunu söyledi.

Birol, 2008 yılı petrol fiyatları tahminine ilişkin bir soru üzerine de “Eğer 2008 içerisinde fiyatlar, petrol fiyatları 100 doları bulursa buna şaşmamak lazım. Çünkü mevcut üretim planları tüketim trendleri ile karşılaştırıldığında fiyatların şu anki seviyelerden ciddi bir şekilde aşağıya düşeceğini düşünmek gerçekten çok iyimserlik olur” diye yanıtladı.

ÜRETİMDE ÖZELLEŞTİRME

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler de konferans kapsamında gerçekleştirilen “Enerjide Arz Güvenliğinin Sağlanması ve Türkiye Enerji Stratejisi” başlıklı oturumda katılımcıların sorularını yanıtladı.
Güler, üretimin özelleştirilmesine ilişkin bir soru üzerine “Üretimi de süratli bir şekilde yapmak istiyoruz. Daha önce dağıtımda (özelleştirmeyi) Özelleştirme İdaresine devrettik. Bunu daha farklı bir modelle yapmayı düşünüyoruz.
Bununla ilgili Bakanlar arasında bir konsensüs oluştu, yeni stratejimizde bunların da süratli bir şekilde özelleştirilmesi var” diye konuştu.

Güler, kontrat devri meselesi de dahil olmak üzere hızlı adımlar atıldığını, Türkiye'nin enerji konusundaki liberalleşme modelinin ve kanunlarının AB kanunlarından ve yönetmeliklerinden daha ileride olduğunu vurgulayarak, “Tek sıkıntımız pik tüketiminde arz güvenliği ile ilgili yatırımların hızlanması lazım. Bunun için de yasada değişiklik yapıp bunu biraz daha hızlandırıcı bir çalışmayı sürdürmemiz gerekiyor” dedi.

Bir katılımcının “Maliye Bakanlığının yeni bir uygulaması nedeniyle enerji yatırımlarında finansman sağlayan yerli bankalar kredi veremiyor. Bununla ilgili ne düşünüyorsunuz” şeklindeki sorusu üzerine Güler, şunları kaydetti:
“Bu noktayı sizden detaylı olarak almak isterim. Gerekiyorsa sayın Maliye Bakanımızla, ekonomiden sorumlu diğer bakan arkadaşlarımla sizi görüştürürüm. Çok merak da ettim. Bizim tabii ki öyle bir düşüncemiz yok. Ama belki uygulama öyle bir sonuca onu getirmiş olabilir. Zaten özelleştirmede şu ana kadar yaptığımız uygulamalar buradaki niyetimizi gösteriyor.”

Güler, konferansın ardından Ahmet Dördüncü Başkanlığındaki TÜSİAD Enerji Çalışma Grubuyla öğle yemeğinde bir araya geldi. Basına kapalı olarak gerçekleştirilen görüşmede Türkiye'deki enerji politikaları ve stratejileri konusunda görüş alışverişinde bulunulduğu, iş adamlarının enerji sektörüne dair sorunlarını dile getirdiği bildirildi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!