Enerji ve Türkiye’nin stratejik tercihleri Başörtüsü kadar önemli olabilir mi

Dışişleri Bakanı Ali Babacan, Hindistan’a gittiği vakit üzerinde pek durmadık. Başörtüsü tartışmasının cazibesi, Katar’a Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile giden gazetecilere hediye edilen saatlerin akıbeti... Haber sayfaları ve yorum köşeleri, daha ziyade bu gibi konulara ayrılmıştı.

Haberin Devamı

Gazetecilerin Katar’da kendilerine verilen hediye saatleri ne yapacakları konusu, bir haftayı aşkın süredir hâlâ tartışma konusu ama Gül’ün Katar ziyaretinin içeriği ve sonuçları hakkında, geziye katılan gazetecilerden pek az bilgi alabildik. Katar, doğalgaz zengini küçük bir ülke. Enerji konusunda, Türkiye ile Katar arasında ne oldu-bitti; bu konuda karanlıktayız.

Ali Babacan’ın Hindistan ziyareti hakkında ise -izlemeyi akıl edenler için- Hindistan basını sayesinde bilgi sahibi olabildik. Hindistan, Yeni Delhi’ye 30 yıldır gelen ilk Türk Dışişleri Bakanı’nın ziyaretini önemsemiş. The Times of India gazetesinde, “Enerji kaynaklarını çeşitlendirmek isteyen Hindistan için, Türkiye, Orta Asya ve Kafkasya petrolünü Hindistan’ın kapısına kadar getirecek heyecan verici ve potansiyel olarak uygulanabilir bir seçenek önerdi” deniyor.

Haberin Devamı

Buna göre Kazakistan ve Azerbaycan’dan gelerek Gürcistan üzerinden Ceyhan’a ulaşacak petrol, süpertankerlerle İsrail’in Aşkelon Limanı'na ulaştırılacak. Aşkelon-Eilat boru hattından, Akabe Körfezi’ndeki yine süpertankerlere yüklenerek Hindistan’a ulaştırılacak.

Ali Babacan’ın Hint muhataplarına söylediğine göre bu “Hindistan’a Orta Asya petrollerine ulaşmak bakımından eşsiz bir imkân verecek ve hem ulaşımda çabukluk sağlayacak hem de ucuza gelecek. Ayrıca, genelde süpertankerlere oranla çok daha küçük gemilerin geçiş yaptığı yoğun trafikli Süveyş Kanalı yolunun da by-pass edilmesini sağlayacak ve Hindistan’ın giderek daha da canlanan ekonomisine büyük destek vermiş olacak.”

Konuya geniş yer veren The Times of India gazetesi, Hint enerji yetkililerinin bu “yeni enerji yolu”na ilişkin “oldukça heyecan duyduklarını” belirtiyor.

 

***              ***             ***

 

İlk bakışta bir “rutin ekonomi haberi” gibi gözüken söz konusu “öneri” çevresindeki gelişmeler, Türkiye’yi birebir ilgilendiren “strateji boyutu” taşıyor. Hindistan’ın ithal ettiği petrol zaten Süveyş Kanalı’ndan geçmiyor. Büyük bölümü Körfez’den (Suudi Arabistan, İran, Irak ve Dubai’den) geliyor ve geri kalanı ise Venezüella, Nijerya ve Kolombiya’dan alınarak, Afrika’daki Ümit Burnu’nu dolanarak Hindistan’a ulaşıyor.

Haberin Devamı

İki temel ve “siyasi” gerekçe, Hindistan’ı alternatif kaynaklar ve yolları aramaya sevk ediyor. Bunlardan birincisi, Körfez’deki “istikrarsızlık” yani “İran’la gerilim” nedeniyle Körfez’den Hindistan’a petrol sevkıyatının durması.

Hindistan, muazzam bir şekilde büyüyen ekonomisi için coğrafyanın kilitlediği Orta Asya petrolüne hem ulaşmış olmayı ve hem de bir potansiyel “Körfez engeli”ni böyle aşmayı tasarlıyor.

Konunun, ikinci ve daha “ilginç” siyasi yönü, gazetenin ifadesiyle Türkiye gibi temel “Müslüman ülke” ile ilişkileri gayet önemli biçimde geliştirmesi bakımından bir “altın fırsat” elde etmesi. Bu şekilde kurulacak Türkiye-Hindistan bağı, Hindistan’ın zaten sıkı ilişkilere sahip olduğu İsrail’e ilişkin olarak da Hindistan’ın elini dış dünyada rahatlatacak.

Haberin Devamı

İşin en “ironik” taraflarından biri, Cumhurbaşkanı ve Başbakan gibi, kendi eşi de başörtülü olan Dışişleri Bakanı Babacan’ın, Türkiye’yi başörtüsü tartışmalarının gerdiği bir sırada “Türkiye-İsrail-Hindistan ekseni” gibi algılanmaya uygun bir “girişim”e önayak olması.

Bu arada, İsrail Savunma Bakanı (İşçi Partisi Başkanı ve eski Başbakan) Ehud Barak’ın şu sırada Ankara’da son derece iddialı “ortak savunma projeleri” için bulunduğunu bir kenara kaydetmek gerekiyor.

Türkiye, Washington’dan onaylı “stratejik halkalar”ı bağlamak için İsrail ve Hindistan'la yakınlaşmaya başlıyor diyebilir miyiz?

Enerji alanındaki “stratejik halkalar”ın “askeri boyut”la birleştiğini göz önüne alırsak, “Rusya-İran enerji ekseni”nden uzaklaşıldığı ve bu nedenle söz konusu adımların “ABD onaylı” olduğu sonucuna varabilir miyiz?

Haberin Devamı

 

***            ***              ***

 

Yukarıdaki soruları ve içerebileceği cevapları besleyebilecek bir başka gelişme de AB’nin Nabucco projesini canlandırmak üzere harekete geçmesi ve Güney Avrupa doğalgaz projeleri koordinatörü Josiaz van Aartsen’i Ankara’ya göndermiş olması.

Rusya’nın “Güney Akım” projesini hayata geçirmesi karşısında öleceği iddia edilen Nabucco projesi, Almanya’nın en büyük enerji şirketlerinden RWE’nin projeyle ilgilenmesi ve dahil olması sonucu yeniden canlandırıldı.

Nabucco, Azerbaycan ve Hazar havzasındaki diğer ülkelerden 3300 kilometrelik bir yoldan doğalgazın Avrupa’nın ortasına taşınmasını öngörüyor ve AB için Ukrayna’ya bir ara doğalgazı keserek, Avrupa’yı sıkıntıya sokan Rusya’nın Gazprom’una alternatif oluşturuyor.

Haberin Devamı

AB yetkilileri, Fransa’nın iddialı şirketi Gaz de France’ın da Nabucco ile ilgilendiğini ama Türkiye’nin Gaz de France’ı “siyasi nedenler”den istemediği için ayak sürüdüğünü, dolayısıyla Nabucco’ya ilişkin “sorun”un Türkiye’den kaynaklandığını öne sürüyorlar.

Van Aartsen’in Ankara temaslarından çıkacak sonuç, Türkiye’nin “AB ufukları” ve “stratejik tercihleri” bakımından anlamlı sonuçlar üretebilir.

Tabii, ne olup bittiğine ilişkin kendi medyamız, hükümetle itişip kakışmaya ve başörtüsü tartışmasına ara verirse.

Olmazsa da öğreniriz. Merak etmeyin...

Yazarın Tüm Yazıları