ENCÜMAN KARARIYLA SEELBES...

Güncelleme Tarihi:

ENCÜMAN KARARIYLA SEELBES...
Oluşturulma Tarihi: Şubat 02, 2006 15:55

Önce, arkadaşımız Fatma Aksu’nun haberini okuyalım:

Prostat hastası satıcıya ’çiş cezası’

Prostat hastası 56 yaşındaki seyyar esansçı Ali Şükran Aygün, 29 Kasım 2005 günü evinden çıkıp minibüsle Üsküdar’a giderken, saat 15.35 sıralarında sıkışınca araçtan indi ve Harem Otogarı karşısındaki ağaçlık alana koşarak çişini yaptı.


Geri dönerken Üsküdar Belediyesi zabıta memurlarınca çevrilip "Ormanda ne yapıyordun" diye sorulan Aygün, "Çok sıkışmıştım, su yoluna gittim" yanıtını verdi. Aygün, zabıta memurlarının kendisine "umuma açık alanda tuvaletini yaparak çevreye kirli bir görüntü vermek suretiyle halkı rahatsız ettiği" gerekçesiyle zabıt tutup ceza kesileceğini söylemesi üzerine "Param yok" diye itiraz etti.

Aygün, “Altıma yapacak halim yoktu ya, sıkıştığım için gidip kimsenin görmediği ağaçlık alanda çişimi yaptım. Zaten prostat hastasıyım, sık sık tuvaletim geliyor” dedi.

Ancak bu sözler, onu ceza yemekten kurtaramadı. Bir süre sonra muhtarlıkça çağırılan Aygün, “Ben bu parayı ödeyemem. Çiş yaptım diye beni hapse atacaklarsa atsınlar. Ne yapayım, ben de soranlara ‘çişten yattığımı’ söylerim” diyerek, verilen kağıdı yırtıp attı. Zabıt Talimatnamesi’nin 3-b maddesine aykırı hareket edildiği gerekçesiyle kesilen ceza, 8 Aralık 2005 tarihli Üsküdar Belediyesi Encümen kararıyla iptal edildi. (Hürriyet, 2 şubat)

*

Her şeyden evvel, “seyyar esansçı” Aygün’ün halinden anladığımı söyleyeyim. Damdan düşmüşlüğüm vardır zira. 1987’nin mart ayında İstanbul’a geçen haftaki gibi bir kar yağmış, yollar kapanmış, insanlar evinde (babamla kardeşim de Çatalca’da...) hapis kalmıştı. Ben de iki hafta, Şişli’deki işime 3.Levent’ten yürüyerek gidip gelmiştim. Bir cuma akşamıı, yani trafiğin kara ilaveten iyice kitlendiği bir gün böyle yürürken... başıma ‘seyyar esansçı’nınkinden daha vahim bir hadise gelmişti. Bir umut, Ali Sami Yen Stadı’nı tavaf ettikten sonra, üstümde takım elbise, elimde monşer deri çanta, karda buzda deliler gibi koşmaya başlamıştım. Umutsuz!

Derken, Esentepe’ye doğru, karşıma inşa halindeki Nimet Abla Camii çıktı. O tarihte ‘efsanevi milli piyangocu’ Nimet Abla sağ mıydı (rüyasında hayır için yaptırdığı caminin minaresi bitince öleceğini gördüğü, onun için inşaatın ölümünü beklediği söylenmişti) yoksa vefat etmişti de cami tamamlanmamış mıydı, bilmiyorum. Ama henüz inşa halindeydi...

Uzaktan, ağzımdan burnumdan dumanlar çıkarak, gözlerimde (hem soğuktan, hem şeyimi - dişimi sıkmaktan) yaşlar, koşarken, bir adak kaçtı ağzımdan:

- Nimet Abla, eğer caminin tuvaletleri açıksa, bundan böyle her önünden geçtiğimde, ruhuna (demek ki vefat etmişmiş) üç “Kul hüvallahü” okuyacağım!


20 sene oldu, hiç sektirmem!

*

Boşunaymış telaşım.


Zabıta Talimatnamesi’nin 3-b maddesine aykırı hareket etmeyeyim diye çatlıyordum az kaldı.

Oysa “Altıma yapacak halim yoktu ya, sıkıştığım için gidip kimsenin görmediği bir ağaçlık alana yaptım” diye kendimi savunabilirmişim, Şişli Belediye Encümeni bir karar çıkarıp beni kurtarabilirmiş.

En azından, bundan sonra aklımızda olsun.

Üsküdar Belediye Encümen’inin 8 Aralık 2005 tarihli emsal kararına dayanarak, kimsenin görmediği yerlere yapmak artık serbest!

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!