En zekiler, öğretmen çocuğu çıktı

Güncelleme Tarihi:

En zekiler, öğretmen çocuğu çıktı
Oluşturulma Tarihi: Kasım 08, 2009 00:00

Salonda 100 kişi var. Karşılarında iki dev ekran. Kronometreyi gösteriyor. Dünyanın en zeki insanlarına arkadan bakıyorum ve 18. Dünya Zeka Oyunları Şampiyonası’nın Genel Koordinatörü, 1990’lı yıllarda ortalığı kasıp kavuran “Bir Kelime Bir İşlem” yarışmasının şampiyonlar şampiyonu Kamer Alyanakyan’a soruyorum: “Salonu John Nash’ler (Oyun teorisi ve diferansiyel geometri üzerine çalışan ABD’li matematikçi) doldurmuş diyebilir miyiz?” Cevabı net: “Neden olmasın.” Zira çoğu mühendis veya bilim insanı. Ya da sayısal alanda eğitim alan öğrenciler.

Ama durun durun... Aralarında bir de postacı var. Aslında barmenlik yapıyormuş ama iki çocuğuna daha fazla vakit ayırmak için Posta İdaresi’ne girmiş. Söylendiğine göre bir internet adresi bile yok, posta ile haberleşmeyi tercih ediyor. Ama Michael Ley (37) Alman beyin takımının en iyi ikincisi.
Tekrar salondayız. Yaş aralığı 18-61 arası. Kadınların azlığı dikkatimizi çekiyor. Almanakyan, “Bu, kadınların daha az zeki olduklarından değil, ilgi alanlarının daha farklı olmasından” yorumunu yapıyor. Gelelim en zekilerin ortak özelliklerine: Okuma-yazmayı yaşıtlarından erken öğrenmişler. Zeka oyunlarıyla tanışmaları ise 3-4 yaşlarına rastlıyor. 5 rakamlı iki sayıyı akıldan çarpmak gibi bir uğraşları yok ama bulmaca çözmenin en iyi yolunun bulmaca hazırlama olduğunu düşünüyorlar. İlginçtir, IQ testi yaptırana rastlamadım. Dikkatli ve derin bakışları etkileyici. Mütevazı ve samimi görünüyorlar. Organizasyon sorumlularından Zafer Say ekliyor: “Birkaçı bavulunu kendisi taşımak isteyince otel personeli şaşırdı. Konuştuğumuzda anlıyoruz ki aslında en ilginç ortak özellikleri, öğretmen çocukları olmaları.” Buyrun, dünyanın en zekilerini yakından tanıyalım...

GÖBEK ADI “ZEKİ”

Mehmet Murat Sevim (21/ Geçen yılın ikincisi): Anne-baba edebiyat öğretmeni. Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği son sınıf öğrencisi. Okumayı anaokuluna başlamadan önce öğrenmiş. İstanbul Atatürk Fen Lisesi mezunu. O dönem katıldığı Matematik Olimpiyatları’nda kazandığı altın ve gümüş madalyalar, ÖSS’de ek puan olarak eklenince istediği bölüme rahatlıkla girmiş. Onun için en heyecanlı sınavının ÖSS değil LGS (lise giriş sınavı) olduğunu söylüyor. Babasının ödül olarak aldığı Akıl Oyunları Dergisi ve öğretmeninin teşviki Dünya Zeka Oyunları Şampiyonası’nda başladığı günden beri yarışan Türk beyin takımına girmesine vesile olmuş. Katıldığı ilk yıl 27. olduğu şampiyonada geçen yıl “dünyanın en zeki ikinci kişisi” unvanını alınca arkadaşları ikinci isminin yanına bir isim daha eklemiş: Zeki. Zekasında çocukken oynadığı legoların da etkisi olduğunu düşünüyor. Evde tamir işi yapmaya bayılıyor, legoları anımsatıyormuş. Basketbol ve tenis oynuyor. Özel bir beslenmesi yok; zira annesi ne yaparsa onu yiyor. Yarışmanın bu yılki organizatörlüğünü yürüten Akıl Oyunları Dergisi’nde bulmaca hazırlıyor.

ZEKASI KADINLARLA İLİŞKİSİNİ OLUMSUZ ETKİLEMİŞ

Thomas Snyder (29/ ABD takımının en iyisi, iki şampiyonluğu var): Annesi matematik, babası biyoloji öğretmeni. Kimya üzerine doktora yaptı. Profesörlüğe hazırlanıyor. California Stanford Üniversitesi’nde çalışıyor. Bulmaca çözmeye gemi batırmaca oyunuyla 3-4 yaşlarında başlamış. Bilgisayar oyunlarını keşfi ve okumayı sökmesi de o yaşlara dayanıyor. Üstün zekası nedeniyle özel bir eğitim almamış. Ama okul da hiçbir zaman sıkıcı olmamış onun için, çok başarılıymış. İş hayatında çok artılarını gördüğü zekası kadınlarla ilişkisine olumsuz yansımış. Bunu “Herhalde Dünya Sudoku Şampiyonu olmam nedeniyle çekindiler” sözleriyle açıklıyor. Arkadaşları “Brainiac (beyin manyağı)” diyor. Ellerini kullanmayı, bir şeyler inşa etmeyi seviyor. “New York Times Gazetesi Bulmaca Editörü Will Shortz sizi dünyanın en zeki insanlar skalasında en üst noktalara koyuyor, dünyanın en zekisi olduğunuzu düşünüyor musunuz” sorumuza “Burada bir oyunun parçası olarak zirvede olabilirim ama kendime böyle yaftalar yapıştırmıyorum. Ben bir bilim adamıyım” yanıtını veriyor.

40 SAAT UYUMADAN BULMACA ÇÖZDÜ

Wei-Hwa Huang (34/ ABD-18 şampiyonanın 17’sine katıldı, dört şampiyonluğu var):
Rekabetçi bir yapıya sahip. Babası profesör, annesi bilim kadını. Tayvan asıllı. Bilgisayar programcısı. Bulmaca dışındaki başlıca hobisi strateji amaçlı kart oyunları hazırlamak ve oynamak. Yanına gittiğimizde Thomas Snyder ile, geliştirilmesine katkı sağladığı Galaxy kart oyununu oynuyordu. Bize dönüp “Artık onu yenebildiğim tek oyun bu” dedi. Kendisinin geri gittiğini değil, rakiplerinin daha güçlü olduğunu düşünüyor. En sevdiği bulmaca çit (noktaları düz çizgilerle birleştirerek kapalı tek bir çit yaratmak). 8x8 büyüklüğündeki bir çit sorusunu 1 dakikadan az bir zamanda çözüyor. Normal zekalı bir insanın bunu 15 dakikada çözebileceğini düşünüyor. Bulmaca karşısında non-stop geçirdiği en çok zaman uykusuz 40 saat. Çok iyi piyano çalıyor ve dengeli besleniyor.

ERKEK KARDEŞİNE YENİLDİ

Ulrich Voigt (33/Alman-6 şampiyonluğu var):
Anne ve baba matematikçi. Üniversitede aldığı matematik eğitimini, motivasyonunu kaybettiği için yarım bırakmış. Bulmaca yazarı. Yarışmaya 10 yıldır katılıyor. En kötü derecesini 2002’de almış. Şampiyonaya ilk ve son kez giren erkek kardeşi Roland’ın ardından üçüncü olmuş. Usta bir satranç oyuncusu olan kardeşi sanki tek amacı ağabeyini yenmekmiş gibi bir dahaki şampiyonalara katılmamış. Voigt bunu biraz da gururla “Bugüne kadar katıldığım bulmaca ve zeka oyunları turnuvalarında beni geçen 5 kişiden biri kardeşimdir” diye anlatıyor. 6 kez şampiyon olmasını da “Gizli bir metodum yok, demek ki daha iyiyim” sözleriyle özetlerken aslında ipucu veriyor: Tecrübe, pratik ve antrenman. Zira, tüm şampiyona sorularının koleksiyonunu yapıyor ve fırsat buldukça tekrar tekrar çözüp nasıl daha hızlı olacağı konusunda strateji geliştiriyor. “Şans bir beceridir” sözleriyle de yarışmada şansa inanmadığını ortaya koyuyor.

EN GENÇ YARIŞMACI

Philipp Weiss (18/Almanya):
Üniversiteye başlayalı 3 hafta olmuş. Elektroteknik eğitimi alıyor. En favori dersi Fizik. Alman takımının gelecek vaat eden ismi. Ulusal seçmelerde ucu ucuna girmiş takıma. Ulrich’in 1000 puan aldığı yarışmada 400 puan alarak... “Ulrich’i ne zaman geçeceksin” soruma gülerek yanıt veriyor: “Dünya Zeka Oyunları Şampiyonu olduğumda.” “Bir rol modelim yok ama olsaydı bu Ulrich olurdu” sözlerine Ulrich’ten yanıt geliyor: “Bulmaca alanında rol modeli olmayı kabul ediyorum ama hayattaki rol modeli olarak kendimi tavsiye edemeyeceğim.”

YARIM SAATTE ÇÖZÜLECEK SORUYU ÜÇ GÜNDE HAZIRLAMIŞ

27 ülkeden 100 yarışmacının katıldığı şampiyonada İsrail ve Yunanistan ilk kez yer aldı. Soruların baş mimarı, kendisi de bir dönem Türk beyin takımından olan, Yarışma Koordinatörü Ferhat Çalapkulu. İTÜ Elektronik Mühendisliği’nden mezun ama zeka oyunlarıyla uğraşmayı meslek edinmiş. Soruların tek çözümlü olmasına ve genel kültür içermemesine dikkat edilmiş. Yarım saatte çözülen küp oyununu hazırlaması üç gününü almış.

NY TIMES BULMACA EDİTÖRÜNDEN TAKTİKLER

Şampiyonanın ilginç konukları arasında New York Times Bulmaca Editörü Will Shortz da (üstte sağda) vardı. “Zekiyim ama asıl özelliğim yaratıcılığım” diyen Shortz, bulmaca çözmeye çok küçük yaşlarda başlamış, hazırlamaya ise 8-9 yaşlarında. İlk parasını da 14 yaşındayken hazırlayıp sattığı bulmacadan kazanmış. Bulmaca çözmenin Alzheimer başlangıcını geciktirdiğini, hastalığın ilerlemesini de yavaşlattığını belirten Shortz bulmacaseverlere de şu taktiği veriyor: “Kendinizi esnek tutun, beyninizi açın, bulmacaya odaklanın. Çaba harcayın ve yavaş yavaş çözmeye çalışın.”
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!