En büyük vurgun

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

Dün sabah Ankara Adliyesi'ne gitmiştim. Bir dava için ifade vereceğim. Gittiğim Asliye Ceza Mahkemesi'nde benden önce üç genç çocuk yargılanıyor. Üçünün de suçu hırsızlık.

Ankara'da bir marketin kapısını kırıp içeri girmişler, sigara ve para çalmışlar. Çocuklar tutuklu. Mahkemeye kelepçeli getirildiler. Yanlarında jandarmalar.

Yargıç soruyor:

- Sen bunları çaldın mı?

- Çaldım efendim. İlköğretim okulu öğrencisiyim. Param yoktu. Üç milyon lira ve üç paket sigara çaldım. Sigaraları, üçünü 500 bin liraya sattım...

Sigaraları satın alan kişi de hırsızlık malını almaktan yargılanıyor. Üç genç çocuk, markete girip üç milyon para ile birkaç paket sigara çalmışlar ve tutuklu yargılanıyorlar. Duruşma salonunda kısa süre kaldım, sonra ne olduğunu bilmiyorum.

***

Peki ya bizim kibar hırsızlar ne yapıyorlar? Onlar gerçekten kibar! Üzerlerinde ithal giysiler, ipek kravatlar, kollarında en pahalı saatler, altlarında son model arabalar...

Onlar yargılanmıyor.

Bırakın yargılanıp ceza falan almayı, onlarla hiç kimse uğraşmıyor. Onlar öyle market kapısını kırıp içeriden üç milyon lira götüren takımından değil... Onların işi devleti ve milleti soymak.

Çaktırmadan, efendice, adamını bularak veya arkasını siyasetçilere dayayarak soymak!

Türkiye'de kesin bir kural var.

Küçük soyarsanız yakalanıp ceza alıyorsunuz.

Büyük soyarsanız size hiç kimse dokunamıyor ve muteber adam oluyorsunuz!

O yüzden, hırsızlara kesin tavsiyemdir:

Götürecekseniz büyük götürün!

***

Türkiye'de devlet nasıl soyuluyor? Bu inanılmaz soygun genelde iki kanaldan oluyor.

1- Devlet bankaları

2- İhaleler

Birkaç günden beri konumuz devlet bankaları! Örneğin bu bankaların Ahmet Özal'a nasıl hortumlandığı!

Dikkat ediniz, ortalıkta sürekli bir ‘‘özelleştirme’’ lafı dolanıyor ama hiçbir iktidar kendi döneminde ‘‘Yav arkadaş, biz şu devlet bankalarını bir özelleştirelim’’ demiyor, diyemiyor... Çünkü Ziraat Bankası, Halk Bankası, Emlak Bankası ve devlet bankası olmadığı halde Vakıflar Bankası, özellikle iktidara mensup siyasetçiler tarafından yandaşlara para hortumlama aracı olarak kullanılıyor.

Burada birkaç günden beri Ahmet Özal'ın hortumlama vaziyetini anlatıyorum. Aslında devlet bankalarını hortumlayan daha nice Ahmet'ler var ama onları bilmiyoruz. Hepsi ‘‘ticari sır’’ kapsamına giriyor!

Devletin ve milletin soyulması, memleketin paralarının banka yöneticileri tarafından bunlara pompalanması, ne acıdır ki ‘‘ticari sır’’ kapsamına giriyor!

***

Halk Bankası'nın bağlı olduğu DSP'li Devlet Bakanı Hüsamettin Özkan dün beni aradı. Önceki gün de aramış ama bulamamış. Bu bankanın Ahmet'e hortumlanan kaynakları konusunda bilgi verdi, gereken her şeyin yapıldığını söyledi. İşin üzerine ciddi gittikleri anlaşılıyor.

Halk Bankası 1994 yılında Ahmet'e 7 milyon dolar dövize endeksli kredi veriyor. Aynı yıl 2 milyon dolar dövize endeksli kredi ve ayrıca 500 bin dolar tutarında teminat mektubu kredisi kullandırıyor.

Peki bunların karşılığında teminat mektubunu nereden alıyor?

Emlak Bankası ve Vakıflar Bankası'nda olduğu gibi, karşımıza burada da yine iki batık banka çıkıyor! Marmara Bank ve İmpexbank.

Paralar gitti gider! Bu borçlar doğal olarak ödenemiyor. Ahmet Özal'a haciz gidiyor. Sonra Ahmet, borçlu şirketlerini Kanal-6'nın sahiplerine devrediyor.

Hüsamettin Özkan döneminde firmadan 492 bin dolar tahsil ediliyor.

Ayrıca Vakıflar Bankası, verdiği kredileri geri alamıyor. Örneğin Efe Özal'ın kullandığı 34 Z 0546 plakalı BMW marka arabaya bile haciz geliyor.

Devletin ve milletin paralarının bu krediler yoluyla kimlere, nerelere gittiğini görüyor musunuz?

***

Sevgili okuyucularım, bu devlet bankalarından bazıları, yurtdışında ve özel şahıslarla ortak bankalar kurdular. Bunlar kanalıyla da çok büyük söğüşleme var. Buralardan milyonlarca dolarlık teminat mektupları verildi. Örneğin Emlak Bankası tarafından verilen çok büyük miktarlarda teminat mektuplarının süresi bu yılın sonunda bitiyor... Ve işin acı yanı, bu rakamları şu anda hiç kimse bilmiyor!

Çok büyük vurgun, çok büyük soygun...

Ben burada üç günden beri Ahmet Özal'a Halk Bankası, Emlak Bankası ve Vakıflar Bankası tarafından yapılan hortumlamanın küçücük bir bölümünü yazıyorum.

Dikkat ediniz, o paraları veren yöneticilerden tık yok! O dönemin genel müdürleri ve yönetim kurulu üyelerinden hiçbiri ortaya çıkıp da ‘‘Bu işi ben yaptım. Yaptığım iş doğrudur’’ diyemiyor.

Türkiye, yetiştirdiği Ahmet'ler ve onlara bu olanakları sağlayan devlet bankalarının yöneticileriyle gurur duyuyor!

Hepsine helal olsun. Afiyet olsun!

***

Emin Çölaşan'ın notu: Dün akşam saatlerinde, bu yazıyı bitirdikten sonra Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş aradı ve aynen şunları söyledi:

‘‘Devlet bankalarıyla ilgili yazılarınızı okuyoruz. Başbakan Mesut Yılmaz bundan bir süre önce Halk Bankası, Emlak Bankası ve Vakıflar Bankası'nın incelenmesi konusunda emir verdi. Yüksek Denetleme Kurulu, Bankalar Yeminli Murakıpları Kurulu ve Başbakanlık Teftiş Kurulu mensuplarından oluşan üç ayrı grup, bu bankalarda tespitler yaptılar.

Çıkan sonuç doğrultusunda, derhal soruşturulması gereken hususlar bulundu. Başbakan soruşturma başlatılması için yeni bir onay verdi.

Üç banka, bu onay doğrultusunda şimdi yeniden inceleniyor. Verdikleri krediler, inşaatlar, yurtdışında kurdukları bankalar ve diğer işlemleri hakkında gereken yapılacak.’’

Kutlu Savaş'a teşekkür ediyorum. Bu bankaların içi maalesef boşaltılmış. Bunlar birilerine peşkeş çekilmiş. Sorumluların derhal adalet önüne çıkarılması gerekiyor.

Şimdi soruşturmanın sonucunu bekleyelim.

Yazarın Tüm Yazıları