Emin Çölaşan: Oyun içinde IMF oyunu






Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

TÜRKİYE, birilerinin elinde oyuncak oldu. Artık ulusal onurdan falan söz etmek mümkün değil. Yakamızı paçamızı IMF'ye, Dünya Bankası'na ve AB'ye kaptırdık. Bunların elinde iki paralık olduk.

Geçmişte fakirdik ama onurlu bir ülkeydik. Sonra siyasetçilerin satışına geldik. Üzerimizden, her geçen gün biraz daha fazla geçiyorlar.

Türkiye utanç verici bir dönem yaşıyor. Bunun sorumlusu, son 25 yılda gelmiş geçmiş bütün siyasal iktidarlar, bütün muhalefet partileri, bürokrasinin üst düzeyine getirilen partili yeteneksizler.

Düzeni particilik üzerine, seçmene ve delegeye devlet kesesinden ulufe dağıtmaya göre kurdular. Ceplerinden bir kuruş çıkmadı. Hep devlet parasını çarçur ettiler. Ceplerinden para çıkması bir yana, hepsi de köşeyi döndüler.

* * *

Osmanlı döneminde başımızda bir kapitülasyon belası vardı. Avrupa, Osmanlı'yı avucunun içine almış ve her yerinden bağlamıştı. Devletin gelirleri, yabancılar tarafından yönetilen bir başka belanın, Duyun-u Umumiye denilen bir kuruluşun elindeydi. Bütçede önemli bir yer tutan tütün gelirine ve bu alanda elde edilen vergiye, yine yabancıların elinde olan Reji İdaresi el koyardı. Bu paralar Osmanlı'nın borcundan düşülür ve her aşamada binbir kazık yerdik.

Şimdi aynı oyun IMF, Dünya Bankası ve Avrupa Birliği eliyle oynanıyor. Adı resmen kapitülasyon değil ama öyle!

* * *

Şu son hadiseye bir bakalım. Bu işin içinde kesinlikle bir oyun var. Bir hükümet düşünün ki, Telekom isimli kuruluşa yönetim kurulu üyeleri atanacak ve aralarında sürekli kavga çıkıyor. MHP orayı ele geçirmiş, kadrolaşmış, ödün vermeye yanaşmıyor.

Öte yanda ise, hükümetteki IMF temsilcisi Bay Derviş, bu kadrolaşmaya karşı çıkıyor. Yaratılan inanılmaz kriz birkaç gün önce bitiyor ve çok şükür atamalar yapılıyor. Telekom paylaşılıyor.

Önceki gün IMF, 1.5 milyar dolarlık kredi dilimi için toplanacak! Fakat toplantının erteleneceği haberi Ankara'ya ulaşıyor. Başbakan, Cumhurbaşkanı'na rica ediyor, Emlakbank'ın tasfiye yasasını bir an önce imzalamasını istiyor. Aksi takdirde kredinin verilmeyeceğini söylüyor. Tam bir kapitülasyon manzarası.

Cumhurbaşkanı acele imzalıyor. Fakat aynı anda IMF açıklaması geliyor ve toplantı erteleniyor. Gerekçe: Telekom yönetim kuruluna atanan isimlere karşıyız! Ayrıca bankacılık alanında bazı eksikler var.

Bay Derviş bu sırada yurtdışında. Belli ki, bu durumu biliyor ve daha önce Ecevit'e bildirmiş. Ecevit o yüzden Emlakbank yasası için Çankaya'ya haber gönderiyor.

* * *

Açık konuşalım, acaba IMF'ye, Derviş'in de bilgisi dahilinde şöyle bir haber gönderilmiş olamaz mı:

‘‘Telekom yönetimine, bütün itirazlarıma rağmen çok ilgisiz adamlar seçildi. Maçı kaybettik. Bu atamalardan vazgeçirmek için tek çare, kredi bir süre ertelensin...’’

Bu sadece bir kuşkudur. Nitekim Derviş yurtdışında yaptığı açıklamada ertelemenin önemli olmadığını, birkaç gün içinde çözüleceğini söylüyor. Şimdi ABD'de IMF ile görüşecek. Sorun çözülürse, yani kredi serbest bırakılırsa o bir ‘‘kahraman’’ olacak!..

‘‘Gittim, sorunu çözdüm ve parayı aldım. Bunu yine ben başardım.’’

Belki IMF'den bir açıklama gelecek:

‘‘Derviş'e olan güvenimiz nedeniyle, kredi dilimini serbest bıraktık.’’

Üzerimizde bir oyun oynanıyor. Onlar açısından belki önemli olmayan, ama bizim açımızdan küçültücü bir oyun.

* * *

Sen bu kadar çalış çabala, bütün ev ödevlerini yerine getir, istenen yasaları tek tek çıkar ve elin oğlu sana ‘‘Yok kardeşim, Telekom'a yaptığın atamaları beğenmedim, bu yüzden krediyi erteliyorum’’ deyiversin! (Bu anlayışla gidilirse, adamlar ileride Türkiye'nin bütün atamalarına karışacak demektir.)

IMF, bu karar açıklandığında borsanın düşeceğinden, dövizin zıplayacağından, ekonomik programın yeni bir krize sürükleneceğinden ve kendi programının zora gireceğinden endişe etmez mi? Elbette eder. O halde bunu niçin yapar?

Sevgili okuyucularım, koskoca IMF, Telekom'a atanan isimler yüzünden krediyi erteliyor! Olacak şey midir, kim yutar bunu? Bu durumda 3 olasılık var:

1- Bazı Türk yetkililer, Türkiye'yi IMF'ye jurnal etti, Telekom atamalarının düzgün isimlerden oluşmadığını, bu nedenle bir gözdağı verilmesini istedi.

2- Telekom'da bizim hiç bilmediğimiz bir ‘‘tılsım’’ var. Bu kuruluş ileride, birileri tarafından fena halde kullanılacak ve Türkiye'ye büyük bir kazık atılacak. Onun için atamalar üzerinde bu kadar önemle duruluyor.

3- IMF resmen tehdit ve şantaj politikası uyguluyor. Kucağa düşen Türkiye'ye ölümü gösteriyor, hastalığa razı etmeye çalışıyor.

Hangisi olursa olsun, oyun içinde oyun oynanıyor.

Dış dünya istiyor, Anayasa değişikliği gündeme geliyor. Dış dünya istiyor, yasalar değişiyor. Bir yanda kendi kendimize hiçbir şey yapamıyoruz, öbür yanda ise ne yaparsak yapalım, dışarıya kendimizi beğendiremiyoruz.

Sonuçta hep biz küçük düşüyoruz, ulusal onurumuzu yitiriyoruz.

Tarih tekerrür ediyor. Ülkeyi yöneten beceriksiz ve avantacı kadrolar yüzünden, Osmanlı'nın son dönemindeki onursuzluğu bir kez daha ve aynen yaşıyoruz.

O çöküş döneminde ne demişti Osmanlı şairi:

‘‘Ne günlere kaldık ey gazi hünkár, katır mühürdar oldu, eşek defterdar.’’

Vallahi ne günlere kaldık!

Yazarın Tüm Yazıları