Emin Çölaşan: Oynanan oyun

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

Dün Diyarbakır'dan bir gazeteci arkadaşımla telefonda konuşuyorum. Haberleri gazete ve televizyonlarda yayınlanan, yörenin yerlisi, bölgeyi en iyi bilen gazetecilerden biri. Son HADEP olayını biraz irdelemesini istiyorum. Söyledikleri aynen şöyle:

‘‘Burası bugün gayet sakin. Üç belediye başkanının tutuklanması sonrasında gösteri falan yok. Zaten birkaç günlük gösterilere de en çok bin kişilik bir kalabalık katıldı. Halk iş ve aş istiyor. Böyle konularla ilgisi yok. Son aylarda Diyarbakır büyük gelişme sergiledi. İnsanlar bu huzurun bozulmasını istemiyor. Ayrıca bölgedeki HADEP'li belediye başkanlarından da herkes şikáyetçi. Bunlar belediyecilik adına hiçbir şey yapmadılar, zamanlarını hep Avrupa'da siyaset yaparak geçirdiler. Halk buna büyük tepki gösteriyor.’’

Belediye başkanları DGM tarafından tutuklandı. Şimdi yetkililere düşen bir görev var. Bunların tutuklanmasına neden olan somut bilgi ve belgeleri derhal kamuoyuna açıklamak, bazı kafalardaki kuşkuları böylece gidermek ve Avrupa'nın ateşini biraz düşürmek.

***

HADEP ve İnsan Hakları Derneği'nin PKK ile bağlantılı olduğunu bizzat Apo açıklıyor. İnsan hakları, kutsal bir kavramdır. Öyle vatan millet düşmanlarına, terör örgütü yardakçılarına bırakılmayacak kadar ciddi bir iştir.

Bizdeki insan hakları kuruluşları ise ne yazık ki, terör örgütüyle içli dışlı durumda. Bunların gerçek insan haklarını savunmakla uzaktan yakından ilgisi yok. İşleri, Türkiye Cumhuriyeti'ni dışarıya jurnal etmek.

Avrupa'da kendilerine bir yer bulmuşlar. Türkiye'ye resmi ziyarette bulunan tüm Avrupa takımı önce bunların ayağına geliyor, bunları dinliyor. Kapalı kapıların ardında ne konuştuklarını, Türkiye'yi hangi abartılı yalanlarla şikáyet ettiklerini bilmiyoruz. Gizli tutuyorlar!

Biz bu sözde insan hakları savunucularını çok uyardık. Terörde can verenlerin yakınlarıyla, sakat kalanlarla, her konuda haksızlığa uğrayanlarla, işkence gören sıradan insanlarla da ilgilenmelerini çok istirham ettik. Ama oralı bile olmadılar...

Çünkü onlar için her şey PKK terörüne ve bölücülük olaylarına endekslenmişti. Türkiye'de yıllar boyu PKK'nın yan kuruluşu olarak çalıştılar ve çalışmaya devam ediyorlar.

Onların ‘‘insan hakları’’ olarak tanımladığı kavram sadece teröristler için var! Terörün kara toprağa verdiği on binlerce insanımız, onların yakınları, kurşun yiyenler, mayına basanlar, kolu bacağı kopup sakat kalanlar, evinden köyünden olanlar, işsiz kalanlar, terör yüzünden açlığa sürüklenenler, bizim insan hakları soytarıları için ‘‘Yok’’ hükmünde!

Dünyanın hiçbir ülkesinde bu kavram böyle ayaklar altına alınmadı, onursuzca çiğnenmedi, tek taraflı kullanılmadı, vatan millet düşmanlığına alet edilmedi.

Türkiye hariç!

***

İsveç Dışişleri Bakanı Türkiye'ye geliyor, önce HADEP ve İHD ile görüşüyor. Sonra verdiği demeçte ‘‘Biz PKK'nın terör örgütü olduğunu biliyoruz ve kınıyoruz’’ diyor.

Sağol madam! Bunları söylüyorsun ama öte yanda onun yan kuruluşları ile masaya oturup halvet oluyorsun, dolduruşa geliyorsun!

Çelişkiye, çifte standarda bakar mısınız!

Biz ülkemize gelen Avrupa takımından beklerdik ki, eğer gerçekten insan haklarını savunuyorlarsa, bir ziyaretlerinde GATA'ya gitsinler, orada kolu bacağı PKK mayınlarıyla koptuğu için sakat kalan ana baba kuzularına da bir ‘‘Geçmiş olsun’’ desinler... Nitekim bugün Uğur Ergan'ın haberinde okuyacaksınız, Ecevit önceki gün, aynı oyunu oynayan Lüksemburg Dışişleri Bakanı'na benzer şeyleri söyleyip uyarıyor.

***

Ve aklımdaki bir soru:

Bu sayın Avrupa yetkilileri, acaba İngiltere, İspanya, Fransa gibi ülkelere gittiklerinde, onların PKK eşdeğeri olan IRA, ETA, Korsika ayırımcıları gibi bölücü terör örgütlerini, ya da onların destekçisi olan yan kuruluşları muhatap alıp görüşüyorlar mı?

Hemen belirteyim, o ayrılıkçı örgütler, o ülkelere PKK'nın bize maddi ve manevi yönden verdiği zararın milyonda birini bile vermediler.

Örneğin, ormanlarını cayır cayır yakmadılar, çarşı pazar bombalayıp, köyleri basıp nice masum insanı öldürmediler.

Yoksa adına Avrupa Birliği denilen bu topluluk, borusunu sadece Türkiye'de mi öttürmeye mi çalışıyor?

***

Türkiye'de hiç kimse, suç işleme ayrıcalığına sahip değildir. Buna HADEP'li belediye başkanları da dahildir. Ama bir bakıyoruz, bu kesim suç işleyip gözaltına alınınca, tutuklanınca, yaygara kopuyor. Sırtlarını dayamışlar Avrupa'ya ve bizim entel-liboş medya kesimine, gel keyfim gel! Kapitülasyon artıkları!

Şunu hiç kimse unutmasın:

Anadolu nice ihanet çemberinden geçti. Tarihimiz bu iç ve dış ihanetlerle doludur. Ama biz bunlara karşı şerbetliyiz, aşılıyız. En zayıf dönemlerimizde bile bu ihanet şebekelerine karşı durup başarıya ulaşmışız.

Biz Mustafa Kemal Atatürk'ün evlatlarıyız.

Bu saatten sonra baş eğmemiz mümkün mü?

Yazarın Tüm Yazıları