Emin Çölaşan: Mutluluk sporda

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

SEVGİLİ okuyucularım, Türkiye gibi kocaman ve güçlü bir ülke düşünün ki, mutluluğu sadece ve sadece sporda yaşasın. Olacak şey değildir.

Bunu bir yabancıya anlatmaya kalksanız mümkünü yok anlamaz ve anlamamakta haklıdır.

Bakınız, pek çok spor dalında bırakın Avrupa'yı, dünya çapına eriştik. Hem de bu olanaksızlık ortamında.

Türk sporcusuna sağlanan olanaklar örneğin Avrupa'da sağlananın dörtte biri olsa, inanın her dalda daha nice büyük başarılar elde ederiz.

Futbolda muhteşem gidiyoruz. Son yıllarda milli takım büyük başarılar elde etti.

Galatasaray bir dünya takımı olmayı başardı.

Beşiktaş önceki gece, dünya devlerinden Barcelona'yı tam 3 kez zıplattı.

Antalyaspor ve Gaziantepspor, uluslararası deneyimlerinin çok az olmasına karşın UEFA Kupası'nın ilk turunda çok iyi sonuçlar elde etti.

Futbolumuza artık güveniyoruz. Bazı futbolcularımız şimdi Avrupa'nın seçkin takımlarında oynuyor. Fatih Terim bir İtalyan takımını çalıştırıyor. Bunları birkaç yıl önce düşünebilir miydik?

Önceleri bu İtalyan, İngiliz, İspanyol ve bütün Avrupa takımlarının karşısına bacaklarımız titreyerek çıkardık. Maçın sonucundan çok, kaç gol yiyeceğimizi düşünür ve korkardık.

Bu korkaklığı kafalarımızdan henüz atabilmiş de değiliz. Örneğin Beşiktaş'ın önceki gece oynayacağı maçı arkadaşlarla konuşurken ‘‘Hezimete uğramasınlar yeter’’ diyordum. Maçın sonunda biraz utandım!

Bu yazıyı dün geceki Galatasaray maçından önce yazıyorum. Takımımızın yine yenmiş olmasını diliyorum.

* * *

Yakın zamana kadar uluslararası sporda sadece güreşte iddiamız vardı. Sonra bizim ata sporumuzu yabancılar da öğrendi. O zaman bizim karşımıza daha ciddi rakipler çıkmaya başladı.

Bu iddiamız sürüyor ama Yaşar Doğu, Celal Atik, Ahmet Ayık, Mahmut Atalay günlerini bazen yine özlüyoruz.

Halterde çok büyük başarılara imzamızı attık. Naim Süleymanoğlu ve Halil Mutlu ile büyük mutluluklar yaşadık.

Basketbolda artık bir Avrupa ülkesiyiz. Milli takımımızla, takımlarımızla ve her biri bir dev olan basketçilerimizle gurur duyuyoruz.

Voleybol öyle, boks öyle. Boksörlerimiz Sydney'de iyi sonuçlar alıyor.

Bütün Uzakdoğu sporlarında çok geliştik. Judoda Hüseyin Özkan Sydney'de altın madalya kazandı.

Ama gelin görün ki, sporların temeli olan atletizmde hiç yokuz. Diğer dallarda böylesine başarılı olup da atletizmde ‘‘sıfır’’ olmayı benim kafam gerçekten almıyor.

Sonuçta, millet olarak mutluluğu sadece sporda yaşıyoruz. Siyasette rezalet, ekonomide kepazelik, sosyal alanlarda felaket derken koskoca Türkiye ve milletimiz, mutluluğu sporda buluyor.

Ülkemiz adına yazık.

Adına ‘‘siyasetçi’’ denilen ekip A'dan Z'ye Türkiye'nin önünü tıkamış durumda. Türkiye kendi kendine büyüyor, yürüyor. Siyasetçi olmasa, daha doğrusu siyasetçi kimlik ve nitelik değiştirse, adam gibi siyasetçiler çoğunlukta olsa, inanın çok şey değişecek ve spordaki başarılarımızı her alanda elde edeceğiz.

Bir başbakan düşünün ki, Anayasa Mahkemesi kendi çıkardığı yasanın belli maddelerini iptal ettiğinde, önceki gece ‘‘Çok sevindirici bir gelişme’’ diyebiliyor! Sanki o yasayı başka bir hükümet çıkartmış gibi!

Sporcularımıza, onların hocalarına ve yöneticilerine Türkiye'nin şu ortamında çok büyük teşekkür borçluyuz.

Darısı siyaset kadrolarının başına. Amin.

AŞAĞI TÜKÜRSEN SAKAL...

Hükümet bugün belki çok önemli kararlar alacak. Bugün olmazsa bile birkaç gün içerisinde bu kararlar alınacak. En başta gelen, akaryakıt ürünlerine ve özellikle tüpgaza yapılacak zam.

Bu zamlar enflasyonu ister istemez azdıracak. Önüne gelen, kendi ürününe zam yapacak ve fiyat artışları hızlanacak.

Akaryakıt fiyatları uluslararası piyasada her gün artıyor. Avrupa bu artışları fiyatlara yansıttı ve olaylar patladı. En çok yüzde 3 enflasyonla yaşamaya alışmış Avrupa, yeni akaryakıt fiyatlarını hazmedemedi.

Bizde ise zam yapılmadı. Ancak bu yüzden, her gün milyonlarca doları cepten yemeye devam ediyoruz. Akaryakıta zam yapmıyoruz ama akaryakıt vergisini düşürüyoruz. Böylece devletin gelir kaybı korkunç rakamlara ulaşıyor.

Hükümet zamları bugüne kadar erteledi. Ama uluslararası piyasada akaryakıt fiyatları durulmadığı gibi, tam tersine daha da artıyor.

Aşağı tükürsek sakal, yukarı tükürsek bıyık.

Kırk katır mı, kırk satır mı?

İki ucu pislikli değnek.

Ne derseniz deyin ama vaziyetler pek parlak değil.

Zam rakamları hazır. Enflasyon yine tırmanışa geçecek. Ama itiraf edelim, bu seferki bizim hatamızdan kaynaklanmıyor. Bu bizim şanşsızlığımız.

Yazarın Tüm Yazıları