Emin Çölaşan: Kocatepe olayı

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

Bugün 20 Temmuz. Bundan tam 25 yıl önce ordumuz Kıbrıs'a ayak basmış ve orada yaşayan 100 bin dolaylarında soydaşımızı Yunan cuntasının saldırısından kurtarmıştı... Ve bugünkü Kıbrıs haritası işte o günden sonra oluşmuştu.

Kıbrıs Barış Harekátı'nın Türkiye'de en çok tartışılan yönü, Kocatepe muhribinin kendi uçaklarımız tarafından yanlışlıkla bombalanarak batırılması ve 60 dolaylarında şehit vermemizdir. Bu olay 21 Temmuz günü oldu.

Neydi bu hadise? Kendi gemimizi yanlışlıkla nasıl batırdık?

Bu konuyu en yetkili kişilerle konuşup irdelemiş bir gazeteciyim. Geçmiş yıllarda Hürriyet'te yayınlanan söyleşilerimde olayı, içinde yaşayan kişilerin ağzından dile getirdim.

1- Kocatepe'nin yanındaki Adatepe muhribi ikinci komutanı binbaşı Mehmet Kolburan.

2- Kocatepe'yi bombalayan pilotlardan binbaşı Zeki Kılıç.

3- Harekát sırasında Ankara'da savaş harekát merkezinde görevli hava kurmay albay Behçet Tamuroğlu.

Bu söyleşileri daha sonra Sor Bakalım isimli kitabımda da yayınladım.

***

Şimdi bir Kıbrıs haritasını önünüze açın. Harekátın ertesi günü, 21 Temmuz sabah saatlerinde bir istihbarat geliyor. Rodos tarafından bir Yunan konvoyu, Kıbrıs'ın Baf limanına askeri malzeme götürmektedir.

Bunun üzerine Girne önlerinde bulunan üç muhribimiz, Adatepe, Kocatepe ve Mareşal Çakmak, Girne'den Baf'a doğru ve bu konvoyu önlemek amacıyla yola çıkıyor.

Akdeniz'in ortasında, öğle saatlerinde gemilerimizin tepesinde uçaklar görünüyor. Uçaklardan üç gemiye bombalar yağıyor.

Kocatepe batıyor. Adatepe yara alıyor ve Anadolu sahiline doğru, zikzak çizerek kaçmaya başlıyor. Mareşal Çakmak da yara alıyor.

Bu sırada Kocatepe'nin komutanı, daha sonra Deniz Kuvvetleri Komutanı olan albay Güven Erkaya.

***

Peki nedir bu olay? Bu yanlışlık nasıl yapıldı? Kendi gemimizi nasıl batırdık?

Gayet basit. Olaya Deniz Kuvvetleri ile Hava Kuvvetleri arasındaki kopukluk neden oluyor. Havacılar, Baf yakınlarında savaş gemileri olduğunu görüyorlar ve Deniz Kuvvetleri'ne soruyorlar. Deniz, o noktada Türk gemileri olmadığını belirtiyor. Uçak pilotları ile gemiler arasında geçen konuşmalar Türkçe. Ancak pilotlarımıza orada Türk gemisi olmadığı bildirilmiş durumda. Türk gemilerini, kendilerini Türkçe konuşarak aldatmaya çalışan Yunan gemileri zannediyorlar ve iki kez saldırıyorlar.

Mehmet Kolburan anlatıyor:

‘‘Uçaklar üzerimizde rahatça dolaşıyordu. Türk uçakları olduğunu tahmin ediyorduk çünkü Yunan uçakları havada o kadar kalamazdı. Bizim Adatepe yara aldı. Kocatepe ilerimizde hareketsiz kalmış, batmak üzereydi. Onun yardımına Mareşal Çakmak muhribi gitti. Tam o sırada uçaklar yeniden belirdi ve hareketsiz duran Kocatepe ile onun yanına ulaşan Mareşal Çakmak'a bir kez daha bomba yağmaya başladı. Çakmak, Kocatepe'yi terk eden mürettebatı kurtarmak üzere iken oradan uzaklaşmak zorunda kaldı. Biz ertesi gün tek kazanla Mersin'e ulaşabildik. Sonra Mareşal Çakmak geldi, o da delik deşik olmuştu...

Bence hata savaş karargáhına aittir. İki kuvvet arasında kopukluk olmuştur.’’

***

Pilot binbaşı Zeki Kılıç anlatıyor:

‘‘Baf bölgesini savaş sahası ilan etmiştik. Oraya dost veya düşman gemisi girmemesi gerekirdi. Ankara'dan havalandık. Bize verilen emir, o bölgede görülen bütün yüzer cisimleri batırmaktı. Bombaladık. Fakat bu sırada bir istasyondan bizim gemilerin bombalandığı anonsunu duyduk. Geri dönmemizi söylüyordu. Parola sorduk, bilmiyordu. Bunun bir Yunan oyunu olduğunu düşündük. Hatta ben adama telsizden ağır küfürler yağdırdım. Biraz bekle, senin de..... orospu çocuğu diye bağırdım. Gemiyi batırdık ama içimize kuşku düşmüştü. İkinci kalkışımız sonrasında gerçeği öğrendik ama iş işten geçmişti. Çok dövündük...

Bence hata, bize gemilerinin yerini bildirmeyen ve ayrıca gemilerine hava irtibat subayı koymayan Deniz Kuvvetleri'ne aittir.’’

***

Ankara'da Savaş Harekát Merkezi'nde görevli hava kurmay albay Behçet Tamuroğlu anlatıyor:

‘‘Yapılan plan uyarınca bizim gemilerimiz Baf'a yaklaşmayacak ve uçaklar buna göre düşman gemilerini vuracaktı. Uçaklar kalktı, vuruş başladı. Biz merkezde izliyoruz. Dört dakika sonra bir albay içeri girip kendi gemilerimizi vurduğumuzu söyledi. Genelkurmay Başkanı Semih Sancar, Hava ve Deniz Kvvetleri komutanlarına döndü ve ‘‘Eyvah’’ dedi... Bizim üç muhribimiz, maalesef kendilerine emir verilen yerde değildi. Yasak bölgeye girmişler, hedefin tam ortasına oturmuşlar. Belki de amaçları o puslu havada Yunan konvoyuna baskın yapıp zaferi havacılara bırakmamaktı...’’

Bu konuşmaları çok özetle verdim.

***

Nedeni ne olursa olsun, ortada bir hata vardı. Kendi gemimizi batırmış, diğer iki gemimizi yaralamıştık. Ayrıca hemen belirteyim, Baf limanına gittiği iddia edilen o Yunan konvoyu yoktu. Belki yanlış istihbarattı, belki de bir elektronik aldatmacaya kurban gitmiştik.

Kocatepe mürettebatından kurtulanlar, denizde sal üzerinde yaklaşık bir gün geçirdiler. Komutan Güven Erkaya ile personelini bir İsrail balıkçı gemisi kurtardı ve İsrail'e götürdü.

Kocatepe olayı, Kıbrıs Barış Harekátı'nın en tartışmalı konusu olarak tarihte yerini aldı.



Yazarın Tüm Yazıları