Emin Çölaşan: İstanbul ve Ankara

Sevgili okuyucularım, burada daha önce de yazdım. 18 Nisan günü özellikle İstanbul ve Ankara belediyelerini bugünkü çağdışı kafalardan kurtarmak gerekiyor. Bu iki belediyenin elinde korkunç kaynaklar var. Yüzlerce trilyon. Bu paraların önemli bir bölümü, ülkemizi içten yıkmaya çalışan şeriatçı çevrelere hortumlandı. Eğer önümüzdeki 18 Nisan seçimlerinde biz aklımızı başımıza toplamazsak, oylarımızı bölersek, bu bölünmeden yararlanan çağdışı kafalar bu belediyeleri yine kazanabilir. Ama burada seçmenin yapacağından daha önemli olan, özellikle üç partinin, yani DSP, CHP ve ANAP'ın bu konuda benimseyeceği tutum olacak. İzmir'de böyle bir sorun yok. Fazilet orada nasihat alır. Ama İstanbul ve Ankara'da durum farklı.Geçenlerde burada DSP ve CHP'ye çağrıda bulundum, Ankara ve İstanbul konusunda bir anlaşmaya varmalarını istirham ettim. Bunun su üzerine yazı yazmak, olmayacak duaya amin demek olduğunu elbette biliyordum. Nitekim her iki partiden de en ufak bir ses gelmedi. Ama sorun İstanbul ve Ankara'nın değil, Türkiye'nin sorunudur. Beklerdim ki bu iki parti, yanlarına belki ANAP'ı da alarak ve üçüncü bir büyük kentimizi, örneğin İzmir, Adana veya Bursa'yı da kapsayacak biçimde bir uzlaşmaya varsınlar.Bilinçli seçmen bu davranışı ayakta alkışlar ve oyunu ona göre kullanırdı. Şimdi bir düşünün, örneğin Ankara'da iki pırıl pırıl isim, Murat Karayalçın ve Doğan Taşdelen kafa kafaya gelip tokuşacaklar ve oy bölünmesinden yararlanan çağdışı yaratıklar ve cumhuriyet düşmanları yine aradan fışkıracak.***İstanbul ve Ankara belediyeleri, Türkiye genelinde seçim kazanmak kadar önemlidir. Bu iki kente egemen olmak, Türkiye nüfusunun yaklaşık dörtte birini yönetmektir. Tren henüz kaçmadı. Üç parti buna bir çözüm bulsunlar. İstanbul ve Ankara ile birlikte belirleyecekleri üçüncü büyük kentte birbirlerinin adaylarını desteklesinler.Aksi halde, sadece ve sadece oy bölünmesinden yararlanan Fazilet Partisi bu belediyeleri küçücük farklarla yine kazanırsa iş işten geçkmiş olur ve bu yazdıklarımızı kendilerine anımsatırız. Biz bunları 1994 yerel seçimlerinde aynen yaşadık. Refah Partisi bu bölünme nedeniyle bu kentleri ele geçirdi.***Şimdi diyeceksiniz ki ‘‘Yav kardeşim, senin bir araya gelmesini istediğin bu partiler Allah bir demekte anlaşamıyor. Senin önerini ciddiye alıp da bu konuda anlaşmaları hiç mümkün olur mu’’...Haklısınız ama ben bir gazeteci ve vatandaş olarak görevimi yerine getiriyorum. Ne yazık ki elimden ancak bu kadarı geliyor. Yapılacak iş gayet basittir. Seçmene bir çağrı yapılacaktır:‘‘Ey seçmen, biz aramızda anlaştık ve falanca kentteki adayımızı onurla, gururla çektik. Şu kentte şu partiye, bu kentte bu partiye yöneliniz...’’Geçtiğimiz salı gecesi Uğur Dündar'ın Arena programında bu kafalardan bir bölümünün konuşma bantları yayınlandı. Necmettin Erbakan, İbrahim Halil Çelik, Şevki Yılmaz, Ömer Vehbi Hatipoğlu, Şevket Kazan, Oğuzhan Asiltürk, Hasan Hüseyin Ceylan vesaire...Bunları izlerken yüzümüz kızardı, utandık.O bantların her biri, bir ibret belgesiydi. Bu kafaların Türkiye'yi nereye götürmek istediğinin somut göstergesiydi. Adam hiç utanıp sıkılmadan, Güneydoğu'da vatan bekçiliği yapan güvenlik güçlerimize, Türk ordusuna bile hakaret yağdırıyordu. O Necmettin hocaefendi değil miydi bundan bir süre önce Meclis kürsüsünde ‘‘Kanlı mı geleceğiz, kansız mı’’ diyen!***Ey Bülent Ecevit, ey Deniz Baykal, ey Mesut Yılmaz, Türkiye'nin başkentini ve en büyük kentini beş yıl için bu kafalara yeniden bırakmayı içinize sindirecek misiniz? Bu açıdan yapacağınız bir işbirliği sizin için küçültücü mü olur?Hayır, tam tersine yücelirsiniz. Gelin şu önerimi bir kez olsun dikkate alın, kamuoyunun tam kadro yanınızda olacağını göreceksiniz. Ayakta alkışlanacaksınız, belediye seçiminde oylar sizin tercihinize göre yönlenecek.Genel seçimde ise herkes kendi partisine oy verecek.***Ey Ecevit, Baykal ve Yılmaz, İstanbul ve Ankara'da belediyelerin elindeki yüzlerce trilyonluk kaynakların beş yıl boyunca kimlere hortumlandığını görmediniz mi? Önümüzdeki beş yıl boyunca neler olacağını, hangi rezaletlerin yaşanacağını tahmin edemiyor musunuz? Büyük kentlerin bu kafalara yeniden, hem de bölünmeden kaynaklanan küçücük oy farklarıyla emanet edilmesinin hangi anlama geleceğini kestiremiyor musunuz? Ey sayın genel başkanlar, bu işin şakası yok. Aranızda anlaşın, bir çözüm bulun. Bu öneriyi yabana atmayın. Son pişmanlık fayda vermez sayın genel başkanlar.Seçmen sizi affetmez, tarih sizi affetmez.Copyright 1999   Hurriyet| ana sayfa | son dakika | haber indeksi | gündem | ekonomi | dünya | olay | spor | yaşam | yazarlar | tv programlari | fal | | hava durumu | kelebek | istanbul | | | insan kaynaklari | gösteri dünyasi | | teknonet | | | | | seri ilanlar | e-mail | | |
Yazarın Tüm Yazıları