Emin Çölaşan: Devlet bakanlarına hortum soruları

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

TÜRKİYE'de hırsızlığın, yolsuzluğun, torpil ve vurgunun en büyüğü, kamu bankalarında oluyor. Başta hangi iktidar partisi, hangi koalisyon ortağı olursa bu durum hiç değişmiyor. Koalisyon ortakları önce kamu bankalarını aralarında paylaşıyor. Geçmişte de öyleydi, bugün de öyle.

‘‘Ziraat senin, Emlak benim, Halkbank öbürünün, Vakıf şunun...’’

Gerçi Vakıf görüntüde özel banka ama aslında kamu tarafından yönetiliyor.

Bu bankaların paylaşımı, iktidar ortaklarının ve partililerin karşılıklı hortumlaşmasında en önemli etkenlerden biri. Para musluğu her seferinde bunların arasında bu yöntemle pay ediliyor.

Kamu bankalarının iktidardaki partilere peşkeş çekilmediği bir dönem hiç yaşanmadı Türkiye'de.

Eğer aksini iddia eden varsa, çıksın ortaya konuşsun. Kimse konuşamaz.

***

Şimdi gelelim Murat Demirel olayına. Ancak biz kaç zamandır Murat Demirel'e yoğunlaştık. Diğer banka vurguncularını unutuyoruz. Bunu hiç akıldan çıkarmayalım, hortumlanan diğer bankaları, onları hortumlayanları ve kirli ilişkilerini gözden kaçırmayalım...

Çünkü bu vurgunun tek sorumlusu Murat Demirel değil.

Öbürleri nerede?

***

Murat Demirel banka alacak milyonlarca doları nereden buldu?

İşin püf noktası işte burada yatıyor.

Biz işin sadece polisiye yönüyle ilgileniyoruz. Oysa Murat ve benzeri banka hortumcularında bu sorunun yanıtı aranmalı.

Arandığında görülecek ki, pek çoğunun ardından kamu bankaları çıkacak. Bunları ben kafadan söylemiyorum. Elimde bu konuda hazırlanmış Bankalar Yeminli Murakıpları, Başbakanlık Teftiş Kurulu, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu raporları ve Savcılık yazıları var.

Murat Demirel'in düzmece şirketleri 1990'lı yılların başlarından itibaren kamu bankalarından haksız kredi alıyor. Bu krediler geri ödenmiyor. Raporlarda bu durum vurgulanıyor. Sonra suç duyuruları yapılıyor.

Bu paranın tutarı benim elimdeki rakamlara göre 150 milyon doları geçiyor.

Çocuk aldıkça götürüyor, götürdükçe alıyor...

Ve devletten, yani bizim cebimizden götürdüğü paralarla banka sahibi oluyor. Dünyanın hiçbir yerinde böyle kepazelik olmaz. Buna izin vermezler, yapandan ve yaptırandan hesap sorarlar.

Ama bizde durum farklıdır. Herkes tuhaf bir ‘‘gizlilik perdesi’’ arkasına sığınmıştır!

‘‘Efendim Bankalar Yasası'nın bilmem kaçıncı maddesine göre kime ne kredi verildiği, kimin ne kadar tokatladığı, kimin borç taktığı, kimin hangi üçkáğıdı yaptığı, devleti kimin dolandırdığı gizlidir.’’

***

Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu raporlarını açıp okuyun. Diğer raporları okuyun. Onlardan alıntı yapamıyorum çünkü sığmaz. Bir bölümünü bugün Süleyman Demirkan'ın haberinde zaten okuyacaksınız. Ama bu banka vurgunları birdenbire olmuyor. Bağıra bağıra, kanırta kanırta geliyor.

Bunlar bu günün işi de değil. Taaa 1981 yılından beri bankalar soyuluyor ve ceremesi devlete yükleniyor.

***

Bugünkü paylaşımda kamu bankalarının durumu şöyle:

Halk: DSP'li Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan.

Vakıf: ANAP'lı Devlet Bakanı Yüksel Yalova.

Emlak: MHP'li Devlet Bakanı Faruk Bal.

Şimdi ben bu üç bakana burada açıkça soruyorum ve kendilerinden gelecek açıklamayı size aynen iletmeye söz veriyorum:

1- Murat Demirel ve şirketlerinin size bağlı bankadan bugüne kadar aldığı kredi miktarı nedir? (Geçmişte ve sizin döneminizdeki rakamlar.)

2- Bu krediler bu şahsın hangi varlığına güvenerek verilmiş?

3- Ödenmeyen kredi miktarı (size bağlı kamu bankasına) nedir?

4- Bu paraları bu saatten sonra nasıl alacaksınız? Yoksa üzerine bir bardak soğuk su mu içeceğiz?

5- Hortumlama olayı hangi yıllarda, hangi iktidarlar, genel müdürler ve yönetimler döneminde yapılmıştır?

6- Önünüzde bu bankaların genel müdürleri ve üst yönetimleri hakkında, örneğin Halkbank Genel Müdürü Yenal Ansen hakkında bu konularda yapılmış suç duyuruları ve diğer raporlar var mıdır? Varsa kaç adettir ve bunları işleme koydunuz mu? Koymadınızsa niçin? Savcılıktan gelen ve onaylamadan sümen altında tuttuğunuz suç duyuruları var mıdır? Kaç adettir?

***

Sevgili okuyucularım, bu soruların yanıtını her üç bakandan da bekleyeceğim. Yanıt gelmezse, yazdıkça yazacağım...

Çünkü Türkiye'de büyük bir soygun süreci yaşıyoruz.

Ama bir kez daha söylüyorum, bu sürecin tek sanığı Murat Demirel değil. Onun gibi daha niceleri var ve bu kafilenen tümü, birileri tarafından korunup kollanıyor.

Hırsızlığı ve usulsüzlüğü ayyuka çıkmış bir kamu bankası genel müdürünü ilgili bakana şikáyet ediyorsunuz. O da biliyor ama şu yanıtı veriyor:

‘‘At sahibine göre kişner.’’

Her partinin, her iktidarın, her koalisyonun, Anayol'un, Refahyol'un, bugünkülerin ve geçmişteki diğerlerinin hep kendi hırsız kadrosu var.

Laik, dinci, sağcı, solcu hiç fark etmiyor. Bal tutan parmağını yalıyor. Açlıktan parmağını yutan bile oluyor!

Türkiye bankalarla soyuluyor, biz yukarıdaki sorulara yanıt bekliyoruz.

Daha çoook bekleriz!

Yazarın Tüm Yazıları