Emin Çölaşan: Deprem bölgesinde Clinton

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

ABD Başkanı Clinton bugün deprem bölgesini gezecek. Gezeceği yerler haftalar önceden bakıma alındı, temizlendi, süpürüldü, ortalık düzeltildi. Hatta asfaltlandı, kaldırımları yapıldı, belki çiçekler ekildi.

Yani bir anlamda onu yanıltmak için ‘‘felaketin süslemesi’’ yapıldı.

Oysa şimdi elimizde yeni ve taptaze deprem bölgeleri var.

Bolu ve Düzce.

Clinton'ı makyajla düzeltilmiş bölgelere götürmek belki protokol açısından zorunludur... Çünkü gezi programı saptanırken son deprem olmamıştı. Ama kendisini mutlaka Bolu ve Düzce yöresine de götürüp depremin gerçek izlerini, deprem sonrasının gerçek görüntülerini göstermek de gerekmez mi?

Helikopterle yarım saatlik yoldur.

Birkaç gün önce yıkılmış binaları görsün, insanların yaşama koşullarına tanık olsun, kurtarma ve yardım çabaları hakkında bilgi alsın, adına ‘‘deprem’’ denilen felaketin hangi boyutlara vardığını taze taze izlesin.

Clinton böyle bir manzarayı yaşamı boyunca bir daha göremez.

Eğer gerçek depremi ve onun hemen sonrasını görmek istiyorsa, bugün mutlaka Bolu ve Düzce'ye gitmelidir. Aksi halde, bugün gideceği yer bir aldatmaca olacaktır.

Ama tahminim, Düzce'ye götürülmeyecektir... Çünkü gündeme onun güvenlik sorunu gelecektir. Clinton böylece, hayatının fırsatını kaçırmış olacaktır.

Makyajlanmış, düzeltilmiş, süslenip püslenmiş deprem bölgelerini gezmek Clinton açısından gerçekçi değildir, sadece göstermelik bir gezi olacaktır.

***

Sevgili okuyucularım, deprem felaketinin sömürüsü dinci basında yine devam edip gidiyor. Bunların Allah'tan korkmayan, kuldan utanmayan tipler olduğunu, yaptıkları yayınlarda bir kez daha görüyoruz.

Adamların gazetelerinde haber başlığı:

‘‘Milli Eğitim Bakanı Bostancıoğlu, Meclis'te sekiz yıllık eğitimi anlatırken Bolu ve Düzce'de deprem oldu.’’

Aynı utanmazlık yine sergileniyor: Depremin nedeni sekiz yıllık eğitim! Allah'tan korkun yahu!

Yine onların gazetelerinde haberler:

‘‘Deprem bölgesine ilk olarak Ankara ve İstanbul büyükşehir belediyeleri yetişti...’’

Ve fotoğraflar!.. Ankara'dan giden belediye ekibi koskoca bir pankart açmış. Üzerinde Ankara Büyükşehir Belediyesi yazıyor.

Bir felaket, yine oy avcılığına alet edilmek isteniyor.

Deprem bölgesine ilk olarak onlar ulaşmış! Hayır, tamamen yalan. Oraya ilk olarak asker ulaştı, Ankara ve İstanbul'dan yola çıkarılan cankurtaran araçları ve diğerleri ulaştı.

Deprem bölgesindeki sağlık personelini unutacak mıyız? Depremden hemen sonra birkaç gün boyunca, hem de yıkılmış Düzce hastanesinin bahçesinde yüzlerce, binlerce yaralıyı tedavi eden doktorlar ve hemşireler bir kenara bırakılacak ve Fazilet Partisi yandaşları, oy avlamak amacıyla gündeme getirilecek.

Bundan daha büyük bir ayıp, daha büyük bir felaket sömürüsü olabilir mi?

Bunlar bir süre sonra ‘‘7.2 yetmedi mi’’ diye pankart açarlarsa, hiç şaşmayın. Her şey beklenir bu tiplerden.

SAYIN DEPREM UZMANLARIMIZ

Deprem ciddi iştir. Deprem en büyük doğal felakettir, çünkü ne zaman, nerede ve nasıl vuracağını bilemezsiniz. Türk toplumu bunun şaşkınlığını ve paniğini 17 Ağustos gününden beri yaşıyor. İkinci yumruğu birkaç gün önce yedik. Aynen 17 Ağustos sonrasında olduğu gibi, Bolu-Düzce depremi sonrasında da, saygın deprem uzmanlarımız her saat ve her dakika tek tek medyada boy gösterip bizi aydınlatmaya çalışıyorlar.

Sağolsunlar. Ancak aralarında büyük çelişkiler var. Kimi fay hattının doğuda kırılacağını, kimi bunun batıda olacağını söylüyor. Bazıları örneğin İstanbul'da, Akyazı'da büyük bir deprem beklendiğini söylerken, diğerleri böyle bir şey olmayacağını savunuyor.

Hangisini gündeme getireyim, sayın uzmanların hemen her söylediği çelişkili. Aralarından birileri mutlaka doğruyu söylüyor da, acaba kim?

Ya şundadır ya bunda, helvacının kızında!

Bu durumda toplumda ilginç görüntüler ortaya çıkıyor. Örneğin bazıları ‘‘Ben Ahmet Bey'e inanıyorum’’ derken bazıları ‘‘Benim güvendiğim kişi Mehmet Bey. Öbürleri palavra’’ diyebiliyor.

Hangisine inanacağımızı şaşırdık.

Sanki Spor Toto, Sayısal Loto tahmini yapıyorlar! Sanki enflasyon tahmini yapıyorlar!

Deprem gibi böylesine duyarlı bir konuda her kafadan bir ses çıkarılmaz ki!

Acaba diyorum, bu sayın ve saygın deprem uzmanlarımız medyada kişisel gösteriler yapmak yerine bir araya gelseler, aralarında anlaşsalar ve halka tam anlamıyla tutarlı, gerçekçi ve doğru bilgileri verseler ve bu açıklamaları o sayın uzmanlarımızın da yer aldığı bilimsel bir kurul yapsa, daha doğru olmaz mı?

***

Deprem uzmanlarımız çanta ellerinde, o kanal senin bu kanal benim dolaşıp duruyorlar. Duvara haritasını yapıştıran, oturup ahkám kesmeye başlıyor.

Sonra bir diğeri çıkıp, öbürünün söylediklerinin tam tersini savunuyor ve olan, zaten deprem paniğine girmiş milyonlarca insanımıza oluyor.

Hayır, bu ciddiyetsizliğe bir son vermek gerekiyor.

Kimsenin ağzına gem vuramazsınız, ama bu bilim adamlarımızdan benim bilim adına istirhamım, lütfen ünlü olmak için bu kadar fazla konuşmasınlar.

Bir araya gelsinler, değerlendirmelerini ona göre yapsınlar ve bize daha tutarlı sözler söylesinler.

Kafalarımızı karıştırmasınlar, paniğimizi artırmasınlar.



Yazarın Tüm Yazıları