Emin Çölaşan: Demirel

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

Geçmiş yıllarda Süleyman Demirel'den nefret ederdim. Çok büyük hataları vardı. Örneğin dini siyasete alet ederdi. 1970'li yıllarda kurduğu Milliyetçi Cephe hükümetleri Türkiye'ye en büyük zararı vermişti.

Çok yanlış sözleri de vardı. Anarşi döneminde şu sözü unutulmaz: ‘‘Bana milliyetçiler cinayet işliyor dedirtemezsiniz.’’

Şili'de faşist darbeyle öldürülen Cumhurbaşkanı Allende için ‘‘İyi oldu’’ demişti.

Bunlar saymakla bitmez.

Ama şimdi bakıyorum, yılların geçmesiyle karşımızda farklı bir Demirel var. Eski hatalarını yapmayan, geçmişteki saplantılarından kurtulmayı başaran, genelde doğruları gören bir Demirel.

Olgunlaşmış, eski siyasi hatalarını anlamış, ülke çıkarlarının nerede olduğunu görmüş, din sömürüsünün Türkiye'ye nelere mal olduğunu kavramış bir Demirel.

Bu sürece sanırım 1993 yılında cumhurbaşkanı olmasıyla birlikte girdi. Belki oturup geçmiş hatalarını düşündü ve onlardan sıyrılmayı bildi.

Belki ülke koşulları onu bu noktaya getirdi.

Kendisiyle herhangi bir muhabbetim, yüz yüze veya telefonla konuşmam olmadığı için bilemiyorum. Olsaydı belki ben de haftanın üç günü onun peşinde dolanır, ‘‘Baba bana dedi ki... Baba bu konuda şöyle düşünüyor’’ diye yazılar döşenip sizi aydınlatırdım!

Ama kim ne derse desin, Demirel bu cumhurbaşkanlığı görevinde fazla aksayıp teklemedi, büyük yanlışlar yapmadı.

Her şeyi dört dörtlük müydü?

Elbette hayır.

Gereksiz bazı işlere müdahale etti. Örneğin ihaleye fesat karıştırdığı, kamu paralarını yobazlara aktardığı iddiasıyla DGM tarafından gözaltına alınan İ. Melih'i, bir yerlere telefon edip serbest bıraktırdı.

Aslında yakasından hiç düşmeyen bir de ‘‘talihsizliği’’ var.

Bazı yakınları, akrabaları ve saireleri.

Bunlar Demirel'in üzerinde, bütün siyasi yaşamı boyunca yük oldular. İnşallah bundan sonra olmazlar.

Bir başka eleştirim, çok gezmesi ve çok heyet kabul etmesi.

Bence bir cumhurbaşkanının Ankara'da da yapacağı işler vardır. Oysa Demirel hafta sekiz gün dokuz, ver elini Türkiye'nin dört bir yanı!..

Böyle şey olmaz. Devlet işlerini nasıl, nerede ve nasıl bulup izlediğini doğrusu anlayabilmiş değilim.

Bir de heyet kabulleri!.. Acaba her gün saatler boyu Çankaya'da olur olmaz heyetleri kabul etmenin anlamı nedir? Halkın indinde sevgi kazanmak mı, mesaj vermek mi? İyi de, bunu bu kadar sık yapmanın anlamı ne?

***

Cumhurbaşkanlığı görevini tarafsız yürüttüğüne inanıyorum. Bununla da kalmadı, devletin tepesinde iyi bir uyum sağladı... Çünkü Demirel, eski Demirel değildi. Çok olay yaşamış, darbeler, ihtilaller, muhtıralar atlatmış bir siyasetçiydi. Onlardan ders aldığını gösterdi.

Tepedeki uyum Türkiye'de önemlidir ve kurulması kolay değildir. Kendisini sevelim veya sevmeyelim, Demirel bunu başardı, gerektiğinde kişisel ağırlığını kullandı.

Ülkemizin ekonomisini, büyük projelerini en iyi bilenlerden biri olarak kendisini görüyorum. Yurtdışında, özellikle Balkanlar, Kafkasya ve Türk cumhuriyetlerindeki ağırlığını inkár edemeyiz.

***

Aylardan beri karşımızda, yılan hikáyesine döndürülen bir cumhurbaşkanlığı seçimi var. Medyada Demirel'e saldırılar yoğunlaştı. Önüne gelen Demirel'e vuruyor.

Bizim medyamızda zaman zaman belli modalar oluşur! Şimdi moda Demirel'e vurmak. Bu iş en kolay yoldur. Karşınızdaki kişi size tek tek yanıt veremez. Yazdığınız yanınıza kár kalır.

Ama bu vuruşları yapanlar, buna siyasetçiler de dahil, nedense hiçbir karşı seçenek gösteremiyor.

***

Ülkemizde cumhurbaşkanlığı, çok önemli bir görev. Pek çok yetkilerle donatılmış bir makam. Benim bütün endişem, zamanı geldiğinde bu makama sadece ve sadece siyasi hesap ve oyunlarla ilgisiz birinin seçilmesi...

Çünkü hem ortam ve hem de parlamentonun yapısı buna uygun.

Halkın seçmesini isterseniz, o ortamda meydanları bir düşünün! Din sömürüsü gırla gidecek, her aday nabza göre şerbetler dağıtacak, hepsi belli partilere sırtını dayayacak, her şey karışacak ve o takdirde nasıl biri seçilecek?

Gerçi şu anda gündemden düştü ama kafamda çok ciddi kuşkular var. Cumhurbaşkanını halkın seçmesi Türkiye'ye inanılmaz boyutta maddi ve manevi külfet bindirecek, ülkeyi yeniden kamplara ayıracaktır.

***

Bütün bu nedenleri kafamda tarttığımda, Demirel'in bir dönem daha cumhurbaşkanı seçilmesini arzu ediyorum.

Ama bir kez daha vurguluyorum:

Bunları yazan gazeteci Demirel'in adamı değil.

Bugüne kadar kendisinden bir beklentim, çıkarım olmadı, hayatımda bir kez olsun özel bir görüşmem olmadı. Geçmişte çok uzun yıllar kendisinden nefret ettim ve haklıydım. Yıllar içinde biz onun çizgisine değil, o bizim çizgimize geldi. Ama geldi.

Dolayısıyla, ben önümde yıllar öncesinin Demirel'ini değil, günümüzün Demirel'ini görüyorum...

Ve bugünkü ülke koşullarında onun bir dönem daha Çankaya'da olmasını arzu ediyorum.

Yazarın Tüm Yazıları