Emin Çölaşan: Çifte standartçılar

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

Sevgili okuyucularım, Amerika, Avrupa ve bizdeki bazı kesimin uyguladığı çifte standartları görünce içimden gülmek geliyor. Ama acaba gülmeli mi, yoksa ağlamalı mı!

HADEP'li üç belediye başkanı, PKK'ya yardım ve yataklıktan tutuklandılar. Avrupa kıyameti kopardı:

‘‘Vay efendim, bunlar halkın seçtiği insanlardır. Derhal bırakın.’’

Onların ölçülerine göre ‘‘seçilmişlere’’ bunu yapmak mümkün değildi. Suç işleseler bile!

Son Avusturya seçimlerinde Özgürlükçü Parti büyük oranda oy elde edip koalisyon ortağı oldu. Avrupa yine kıyameti kopardı. Bu parti ırkçılık yapıyordu, faşistti. Partinin başkanı olan Jörg Haider'den, hükümete girmeden önce güvence istediler, senet aldılar.

O partiyi de halk seçmişti! Demek ki Avrupa, işine geldiği zaman halkın seçtiğine müdahale ediyordu.

Avusturya'da halkın seçtiğine ‘‘Hop dedik’’ diyeceksin, hadise Türkiye'de olunca, terör örgütüyle işbirliği iddiasıyla tutuklanan belediye başkanlarına ‘‘Onları halk seçti’’ deyip arka çıkacaksın!

Hem de Avusturya'da üzerine gittikleri parti teröre bulaşmamış, terör yandaşlığına ve bölücülüğe soyunmamış.

Ne biçim çifte standart bu!

* * *

Amerikan hükümeti insan hakları raporu yayınlıyor ve Türkiye'yi Kürtlerle İslamcılara baskı yapmakla suçluyor.

Aynı Amerika, kocasını öldüren kadına verilen ölüm cezasını, gözünün yaşına bakmadan önceki gün Teksas'ta uyguluyor!

Kocasını öldüreni öldüreceksin, Türkiye on binlerce insanı öldüren Kürtçü ve İslamcı örgütlerin peşine düştüğünde ise eleştireceksin! Amerikalı kocanın canı can, bizimkiler patlıcan!

Ne biçim çifte standart bu!

* * *

Dünkü Star Gazetesi'nde Ziya Alptekin'in çok ilginç bir haberi vardı. Tutuklanan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı HADEP'li Feridun Çelik'i bugüne kadar kimler ziyaret etmiş, kimler görüşmüş? Lütfen dikkatle okuyunuz:

ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı, İsveç Dışişleri Bakanı, İsviçre, İngiltere, Almanya, Hindistan, Norveç, Fransa, İtalya, Hollanda, Avustralya, İspanya, Portekiz ve Finlandiya'nın Ankara büyükelçileri, ABD'nin Adana başkonsolosu, Avrupa Komisyonu 2. Sekreteri, Almanya ve diğer ülkelerden çok sayıda milletvekili, CNN televizyonu, Amerika, Fransa, Almanya, Kanada ve diğer ülkelerden gazete ve televizyon temsilcileri...

Bunlar belediye bülteninde açıklanan isimler. Bir de Diyarbakır'da Belediye, HADEP, İnsan Hakları Derneği ve diğer kuruluşlara yüzlerce yabancının yaptığı ziyaretler var ki, onlar gizli. O konuda bilgi verilmiyor. Diyarbakır'daki gazeteciler ‘‘Açıklanan liste, yabancılarla yapılan görüşmelerin belki yüzde 5'idir. Pek çoğu gizli tutuldu’’ diyorlar.

Doğrudur. Örneğin Feridun Çelik gözaltına alınmadan önce, makamında Kanada Büyükelçiliği heyetiyle görüşüyordu.

Şimdi soruyorum. Bu yabancı diplomat, gazeteci ve siyasetçilerden acaba kaçı, Ankara'da burunlarının dibindeki GATA'ya gidip sakat kalan ana baba kuzularından birini ziyaret etti, bir paket şekerleme hediye etti?

Kaç tanesi, Türkiye'deki binlerce belediyeden herhangi birine gidip de bir görüşme yaptı?

Bunları da bırakın bir yana, kaç tanesi deprem bölgesine gidip acılı insanlarımıza bir ‘‘Geçmiş olsun’’ dedi?

Ne biçim çifte standart bu!

* * *

Avrupa, Türkiye'ye bastırıyor:

‘‘Kürtçe serbest olsun. Kürtlere kültürel haklar...’’

Peki ama PKK'nın Almanya'da yayınlanan gazetesi ile diğer Avrupa ülkelerindeki gazete ve dergileri niçin Kürtçe değil de Türkçe çıkıyor?

Bir yanlışlık olmasın, yoksa Kürtçe, Avrupa ülkelerinde de yasak mı!

Apo'nun İtalya'da CIA görevlilerine yazdığı mektup Türkçe idi! Aynı Apo Kenya'da enselenmeden önce Yunan Büyükelçisi'nin konutunda Yunan hükümetine siyasi sığınma dilekçesi yazmıştı ve o da Türkçe idi!.. Çünkü bunların hiçbiri Kürtçe bilmiyordu.

Avrupa, alet olduğu bu ‘‘Kürtçe oyununun’’ farkında değil mi?

Ne biçim çifte standart bu!

* * *

Birkaç gün önce burada bir soru sormuştum. Şimdi yine soruyorum, çünkü çok önemlidir:

‘‘Türkiye'de PKK yandaşı parti, kişi ve kuruluşlarla görüşme kuyruğuna giren Avrupa takımı, acaba İngiltere gezilerinde IRA, İspanya'da ETA, Fransa'da ayrılıkçı Korsika örgütünü temsil eden kişi ve kuruluşlarla görüşüyorlar mı?..’’

Elbette hayır! Sıkar mı birbirlerine böyle oyun oynamaları?

Ne biçim çifte standart bu!

* * *

Ve bizim İslamcı medya! Toplumu ve şehit ailelerini tahrik etmek için haftalar boyunca ‘‘Apo derhal asılsın’’ yaygarası kopardılar. Şimdi Apo'nun adamları Avrupa'yla halvet oluyor, Avrupa ülkeleri altımızı oymaya kalkışıyor ve bizim İslamcı takımından tık yok! Tık olmadığı gibi, sırf ülkemizi yıpratmak için bu konuda devlete veryansın ediyorlar.

Bunların nasıl üçkáğıtçı, sapkın ve cumhuriyet düşmanı olduğunu da, bu güncel örneklerle bir kez daha anlıyoruz.

Ne biçim çifte standart bu!

İşte Türkiye üzerinde -içeriden ve dışarıdan- tezgáhlanın çifte standart oyununun bir bölümü. Tamamını siz düşünün.

Yazarın Tüm Yazıları