Emin Çölaşan: Ah İsveç ah!






Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

İSVEÇ'in Göteborg kentinde yapılan AB toplantısını protesto etmek amacıyla birkaç bin kişi toplanıyor. Bunlar örgüt mensubu falan değil. Ayrıca ellerinde silah da yok.

Göstericiler polisi taşlıyor, birkaç yerde ateş yakıyor, bazı vitrin camlarını indiriyor. Örgütsüz, bilinçsiz bir topluluk...

Ve İsveç polisi bunların üzerine tabancayla ateş açıyor. Birkaç gösterici yaralanıyor.

Böyle basit olaylarda ateş açmak var mı?

İsveç polisi yaparsa var! Çok normaldir! Ama Türkiye'de olursa kıyameti koparırlar!.. O zaman insan hakları çiğnenmiş olur! Hatta bu işin mağdurları Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurur ve Türkiye büyük tazminatlar ödemeye mahkûm edilir.

* * *

Avrupa cam fanus içinde yaşıyor. Onlar terörün ne olduğunu bilmiyor. Terörle nasıl başedileceğini hiç bilmiyor. Hadiseye fanusun içinden bakıp Türkiye'ye tavır koyuyor.

Ülkemizin PKK teröründen yıllar boyu çektiğini düşünün. Silahlı, bombalı, mayınlı on binlerce PKK mensubu dağlarda ve kentlerde yaklaşık 15 yıl boyunca topluma kan kusturmuş. Terörle mücadele için en az 100 milyar dolar harcamışız. Doğu ve Güneydoğu'nun kalkınmasına harcanması gereken parayı ne yazık ki mermiye, bombaya, silaha, helikoptere yatırmak zorunda kalmışız.

Yaklaşık 35 bin insanımız can vermiş, binlerce insanımız sakat kalmış, köyler boşaltılmış, yakılmış, belki yüz binlerce insanımız yerinden yurdundan, baba ocağından kopmak zorunda kalmış.

Terör örgütleri cezaevlerini ele geçirmiş, oralarda egemenlik kurmuş. Olanları hep birlikte yaşadık. Anlatmakla bitmez.

* * *

İsveç'te yaşanan protesto olayları bireysel. AB toplantısı sırasında saman alevi gibi parladı ve bitti.

Ama İsveç polisi, sadece taş atan bu amatör göstericilerin üzerine ateş etmekten çekinmedi. Demek ki, böyle olaylarda her ülkenin güvenlik güçleri, kendini savunmak için ateş bile edebiliyormuş.

İsveç'te yaşanan olaylar, Türkiye'de sergilenen terörün yanında solda sıfır kalır.

Ama yine de, Türkiye'den bir parlamento heyeti mutlaka İsveç'e gitmeli, bu olayları insan hakları açısından ayrıntılı bir biçimde inceleyip kınama raporları yazmalıdır!

Tabii ki şaka yapıyorum. Biz böyle bir öneride bulunsak, adamlar bir yerleriyle gülerler... Çünkü onlar ne yaparsa doğru, biz ne yaparsak yanlıştır.

Türkiye'de bunca olay yaşamışız, 35 bin insanımız can vermiş, Avrupa için hiç önemli değildir.

Onlar için önemli olan, terörün ve teröristin Türkiye'ye karşı korunup kollanmasıdır.

Teröristin ‘‘insan hakları’’ vardır ama onun öldürdüğü askerin, polisin, masum sivillerin yoktur.

Avrupa Birliği, Türkiye'ye işte bu gözle bakıyor. Bu gerçekleri iyi bilelim. Kucaklarına oturmadan önce, üzerimizde oynanan oyunları durdurmaya çalışalım. Hiç değilse terör konusunda gerçekleri görsünler.

Birkaç bin kişilik amatör gösterici grubunun üzerine ateş açmak zorunda kalanlar, Türkiye'nin durumunu biraz olsun anlamaya çalışsınlar.

‘‘Tavşana kaç, tazıya tut’’ siyasetinden artık vazgeçsinler. Bu kadarı ayıp oluyor, Türkiye'ye hakaret oluyor.

BATAN GEMİNİN MALLARI

Batık bankaların malları apar topar, açık arttırma yöntemiyle satılıyor. Villalar, iş hanları, arsalar, tablolar, bilgisayarlar, aklınıza ne gelirse satışta.

Bu satışların ‘‘profesyonelleri’’ vardır. Malı ucuza kapatırlar. Ayrıca, daha önceden aralarında anlaşıp şike yaparlar.

Dahası, şu kriz ortamında her şeyin fiyatı en düşük düzeyde. Acaba satılan mallar gerçek değerine yaklaşıyor mu, yoksa kapanın elinde mi kalıyor?

Diyeceksiniz ki ‘‘Satmasınlar mı?’’... Doğrudur, satılsın ama örgütlenme iyi yapılsın. Satış zamanı ve yeri, geniş kitlelere en iyi bir biçimde duyurulsun. Bankalar yağmalandı, hiç değilse batan gemilerin mallarını başka yağmacılara kaptırmayalım.

AÇIKLAMA

l6 Haziran tarihli ‘‘Bu Reklamın Parası Ödendi mi’’ başlıklı yazımda değindiğim Melih'in afişleri konusunda Ankara Vali Yardımcısı Orhan Kırlı imzasıyla dün bir açıklama geldi:

‘‘15 Haziran tarihli valilik oluru ile konunun incelenmesi ve araştırılması İl Mahalli İdareler Kontrolörleri tarafından başlatılmıştır. İlan basım ve reklam giderlerinin belediye veya bağlı ilgili şirketlerden ödendiği tespit olunursa, yasal gereği yapılacaktır.’’

Teşekkür ederim de, ya hiç ödeme yapılmadıysa ne olacak? Valilik bu konuyu bir telefonla öğrenip bildiremez miydi! Parası ödendiyse faturayı fakslasınlar, onu yazacağım. Ama ödenmediyse, ortada bir rezalet var.

İçişleri Bakanlığı bugün yanıt verecekmiş. Başkentin dolarla kiralanan bütün ilan panolarını kendi kişisel siyasi propagandasıyla donatan bizim Melih'ten ise henüz tık yok!

Yazarın Tüm Yazıları