Elle Macpherson sendromu

Geçen pazartesi okulun yolunu tutan birinci sınıfları saymazsak, asıl büyük gün iki gün sonra. 2012 model eğitim öğretim yılı başlıyor. Anlaşılan o ki, okulun ilk günü sadece öğrenciler için büyük gün değil. Anneler de en az onlar kadar heyecanlanıp hazırlık yapıyor. Yanlış anlamayın; çocukları değil kendileri için...

Haberin Devamı

Durumun teşhisi yapılmış, adı konmuş: Elle Macpherson sendromu. Çocuğunu okula götürürken, kendini podyumda sanan anneler için kullanılıyor.
47 yaşındaki eski süpermodel Elle Macpherson, bu işin kitabını yazmış bir isim; boş yere adını koskoca sendroma vermiyorlar. Tabii bu sendrom tıbben veya sosyologlar tarafından tanımlanmış değil, basının yakıştırması.
İngiliz basınında sürekli, Macpherson’ın oğlunun Notting Hill’deki okulunun kapısında şık şıkıdım çekilmiş fotoğrafları yayınlanıyor. Ama yani öyle böyle değil; her zaman yapılı saçlar, tasarımcı elinden çıkma kırmızı deri pantolonlar, stilettolar, kürk ceketler, Chanel çantalar, ne ararsanız var üstünde. Ve hep neşeli...
Haberler o kadar sık çıkıyor ki, kendini şöyle savunuyor: “Ama ben okul için giyinmiyorum, işe giderken oğlumu okula bırakıyorum. O yüzden şık giyinmiş oluyorum.”
Kendinizi çocuğu o okulda okuyan diğer annelerden birinin yerine koymayı deneyin. Ne büyük bir kederdir kim bilir. Kadın zaten genler tarafından kutsanmış: 1.83 boy, incecik bir beden, uzun bacaklar, 47 yaşa rağmen son derece güzel yüz hatları (Claudia Schiffer’in çocuğu da aynı okulda okuyor, belirtmek isterim).
Sizse sabahın köründe kalkmışsınız, kahvaltıyı hazırlamış, çocuğu giydirmiş (ki bunun ne büyük bir macera olduğunu herkes bilir), geç kalmamak için üstünüze geçirdiğiniz ilk şeyle okulun önüne gitmişsiniz. Benim gözümün önüne mandal tokayla tutturulmuş dağınık saçlar da geliyor ama haydi sahneyi daha fazla abartmayayım.
Okulun kapısına gittiğinizde ne görüyorsunuz? 1.83’lük bir sinir törpüsü. İnsan oradan kendini en yakın güzellik, oradan da alışveriş merkezine atmak ister.

ASLALAR LİSTESİ

Haberin Devamı

Ki zaten son yapılan bir anket çalışması, annelerin büyük bölümünün böyle yaptığını ortaya koyuyor.
İngiliz perakende zinciri Sainsbury’s, müşterisi olan iki bin anne arasında araştırma yaptı. Buna göre okulun ilk günü, her altı anneden biri saçını yaptırıyor, beş anneden biri yeni bir kesim deniyor, yeni bir elbise alıyor. Daha büyük bir bölümü bronzlaşmış olmayı tercih ediyor. Bunun için harcanan para ortalama 110 Sterlin. Anneler o sabah ortalama 25 dakikayı makyaj ve saç yapımına, ne giyeceğine karar vermeye ayırıyor. Çocuklarını bundan daha kısa sürede hazırlıyorlar. Yüzde 58’i, çocuğu okula bırakmaya ya da okuldan almaya makyajsız gitmeye cesaret edemeyeceğini söylüyor. İki gün üst üste aynı giysilerle de gitmiyorlar okula. ‘Aslalar listesi’nde kirli saç, sivilceli yüz ve ıslak saç da var. Her altı anneden biri, o gün iyi görünmüyorsa çocuğu kocasıyla yolladığını itiraf ediyor. İki bin kadının üçte biri, okulun ilk gününe hazırlanmak konusunda kendisi için çocuğuna olduğundan daha fazla endişelendiğini söylüyor. 10 kadından yedisi, diğer annelerin kendisi hakkında ne düşündüğünü dert ediyor. 10 kadından sekizi, çocuğunu sabahları kendi başına hazırlanması yönünde teşvik ediyor ki, kendine daha fazla zaman kalsın.
Çekilir çile mi bu? Ve sormak isterim, aklınızı peynir ekmekle mi yediniz?
Ben erkeklerin böyle dertleri olduğunu hiç duymadım. Akıllarından mesela şöyle şeyler geçiyor mudur: “Hasan Bey saçını nerede kestiriyor acaba?” “Alp Bey’in cildi bugün ne güzel parlıyor.” “Kemal Bey dün de aynı kravatı takmamış mıydı?” Onlar olsa olsa birbirlerinin son model otomobillerini incelerler o kadar.
Siz şimdi yazıyı okurken “Aman canım, bunlar elin İngilizinin dertleri, bize ne, bizde böyle şeyler olmaz” dersiniz diye sordum soruşturdum. Elde ettiğim gayri resmi sonuçları açıklıyorum: Bizde de annelerin böyle bir derdi var.
Şöyle söyleyeyim, silikon ameliyatını veli toplantısı öncesine denk getirenini bile duydum. Görünen o ki, okul şıklığı anneler arasında karşı koyulması zor bir salgın ya da mahalle baskısı diyelim. Diğer anneler kadar şık giyinmezlerse okul yönetimi tarafından veya diğer veliler arasında ciddiye alınmayacaklarını ve en önemlisi çocuklarının kendilerinden utanacağını düşünüyorlar. Ya da çocuk baskısını gereksiz şıklığın mazereti haline getiriyorlar: “Ay şekerim valla ben eşofmanlarla çıkıyordum ki, oğlum-kızım ‘Anne böyle mi geliyorsun’ deyince dayanamadım. İki dakikada üstümü değiştirdim.”
İşiniz gücünüz mü yok kuzum?

 

 

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları