Eksik de var, yanlış da...

Oktay EKŞİ
Haberin Devamı

Bazı konular yazana da, okuyana da bıkkınlık verir. Ama o konu eğer hayati derecede önem taşıyorsa yazar, istese de istemese de değinmek gereğini duyar. Gerisi artık okuyucuya kalır.

Aylardır üzerinde yazıp durduğumuz sekiz yıllık zorunlu ve kesintisiz temel eğitim meselesinin yeterince tartışılmayan bir yeri kaldı:

Yasadan çıkartılan dördüncü madde yerine yapılan düzenleme önce, ‘‘doğru'' mu, değil mi? Sonra da eğer doğruysa yeterli mi, değil mi?

Bu soruların yanıtını hepimiz vermeye mecburuz.

Yıllardır ülkemizde binlerce ‘‘Kuran kursu'' var. Bunlardan 6158 adedi Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından açılmış. Yani resmi kurslar.

Yine herkes biliyor ki, bunların ihtimal iki yahut üç katı sayıda da çeşitli tarikat ve cemaat kursları var.

Ama her köyde ve her mahallede muhtarı, her ilçede kaymakamı, her ilde valisi, üstelik binlerce polis ve jandarma karakolu bulunan bu ülkede devlet, her ne hikmetse bunların yerini de tespit edemez, sayısını da bilemez.

Şimdi hükümet Diyanet İşleri Başkanlığı'na bağlı kurslarla ilgili yönetmeliği değiştirdi. Böylece zorunlu temel eğitimini tamamlamamış, yani ilköğretim okulunun sadece ilk beş yılını okumuş çocuklarla yetişkinlere Diyanet İşleri Başkanlığı'nın açtığı kurslara devam etme olanağı sağladı.

Daha önce de yazdığımız gibi biz, Kuran kurslarının Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından açılmasını doğru buluyoruz. Gerçi Başkanlığın böyle yasal bir yetkisi yok ama bu kursları ne idüğü belirsiz cemaatlerin eline bırakmaktansa Diyanet İşleri'ni yetkili kılmak daha doğru olur.

Ama önemli bir nokta var:

Yürürlükte bulunan yönetmelik ve yeni yapılan değişiklik bu kurslarda kimlerin -hangi nitelikte kişilerin- öğreticilik yapacaklarına ilişkin tek kelime söylemiyor. O yüzden bu kurslar en kötü niyetli rejim düşmanlarının bile ‘‘Kuran öğretme'' bahanesiyle oralarda her türlü melaneti örgütlemelerine adeta izin veriyor.

Sonra bu kurslarda verilen bilgiler ve müfredat hakkında Milli Eğitim Bakanlığı'nın hemen hiçbir yetkisinin olmaması fevkalade büyük bir eksik.

Dahası... Yeni değişiklikle Milli Eğitim'e tanınan ‘‘denetleme yetkisi'' de aslında göstermelik olmaktan ileri bir anlam taşımıyor. Çünkü Bakanlık müfettişi raporunda faraza, ‘‘Bu kursta laik cumhuriyete ve Atatürk'e düşmanlık aşılayan dersler veriliyor'' dese... Ne olacak, sorumlulara ne yapılacak, bunu belirleyen hiçbir hüküm yok.

Bunlardan da önemli bir husus var:

Çeşitli cemaatlerin sözde kaçak olan Kuran kursları ne olacak? Bunlar her türlü denetim dışı faaliyetlerine devam edecekler mi? Hükümetten bu konuda da bir ses çıkmıyor.

Keza özellikle Süleymancılar tarafından sözde yoksul ortaokul ve lise öğrencilerini barındırmak amacıyla açılan, ama aslında çocuklara laik rejim ve Atatürk düşmanlığı aşıladığı bilinen yurtlar böyle devam edecek mi? Hiçbir şey söylenmiyor. Bunlara hükümet karışmazsa kim karışacak?

Yazarın Tüm Yazıları