Eksik de olsa iyi ama...

Oktay EKŞİ
Haberin Devamı

Mesut Yılmaz tam tabiriyle ‘‘sazı eline almış’’ ve önceki gece Başbakanlık Konutu'nda ANAP'lı bakanlarla ANAP Başkanlık Divanı üyelerine 5 saat boyunca, pek çok konudaki düşüncelerini anlatmış.

Beş saatlik bir toplantıda geçen her şeyi kısa bir haberin içine sığdıramazsınız. O nedenle umuyoruz ki, Şükrü Küçükşahin'in bugünkü Hürriyet'te yayınlanan haberinde yer almayan konulara da değinilmiştir.

Haberi okuyunca göreceksiniz: Sayın Başbakan ekonomiden, özellikle enflasyondan çok dert yanmış. Önümüzdeki altı ayı reformlara ayıracağını ve 1 yılda Türkiye'ye çağ atlatacağını söylemiş. Hatta ‘‘Özal'dan bile ileri gitmekten’’ söz etmiş.

Ve en önemlisi, Susurluk olayının çözülmesi yolundaki çabaların ‘‘Kurumlar ve devlet yıpranır’’ gerekçesiyle engellenmek istendiğini açıklamış. O arada ilginç bir de söz vermiş. ‘‘Biz de bütün kurumlara savaş açacak değiliz. Bu işin devlet işi değil, kirli iş olduğunu gösterip, mahkeme önüne çıkaracağız’’ demiş. Yani birilerine ‘‘endişe etmeyin’’ mesajını vermek zorunluğunu duymuş.

Şöyle diyor:

‘‘Halk, bizim bu sorunu çözmemizi istiyor ve haklı. Kurumlar da bir dönem işin içine çekilmiş, zaman zaman bu işler vatan için yapılmış. Ama öyle bir dönem gelmiş ki, menfaat, para ve çete için yapılmış. Zorluk da burada. Dokundun mu ‘vatan için' diyor. Oysa aynı adam bazen para için, bazen vatan için yapmış. Yani zor iş.’’

Sayın Yılmaz’ın enflasyonla mücadelede, reformların gerçekleşmesinde ve Susurluk konusunda kararlı görünmesi kuşkusuz çok iyi bir şey.

Hele Başbakan'ın siyasi baskılar altında yapılan tayinlerden şikâyet etmesi çok güzel. Ama biz söze devam etmeden bir tavsiyede bulunalım:

Sayın Başbakan ANAP örgütünün bu konularda nasıl çirkin ve iğrenç bir kampanya yürüttüğünü, çok değerli ve başarılı bürokratların iş hayatını nasıl zehir ettiğini öğrenmek istiyorsa, Türkiye Kömür İşletmeleri'ne bağlı Ege Linyitleri İşletmesi üzerindeki ANAP baskılarını incelettirsin. Eğer lütfeder ilgi gösterirse, biz ek bilgiyi verebiliriz.

Ama bize kalırsa Sayın Yılmaz'ın toplantısıyla ilgili haberde geçmeyen hususlar daha az önemli değil:

Örneğin, anlaşılan Yılmaz, Susurluk muammasını da çözecek kadar önemli olan Yargı Reformu'ndan hiç söz etmemiş. Oysa yargıyı bağımsız hale getirmedikçe savcıları ve yargıçları tam anlamıyla teminata kavuşturmadıkça, Susurluk olayı çözülemeyeceği gibi, hukuk devleti de hiçbir zaman kurulamayacaktır. Çünkü adalet diye dağıtılan şeyin gerçek adalet olup olmadığı hep kuşkulu kalacaktır.

Keza Yılmaz, demokratikleşmeden de hiç söz etmemiş görünüyor. Oysa Sayın Yılmaz'ın kurduğu bu hükümetin öncekinden en önemli farkı, demokratikleşme -özellikle ifade özgürlüğü- konusundaki vaatleriydi. Dahası... Yılmaz bu vaatlerini temmuz ayında, yabancı gazetecilere de çok açık bir dille tekrarlamıştı. Ama o tarihten beri bir tek adım atılmadı.

Değindiği konularda kararlı bir Yılmaz elbet çok iyi. Ama dediklerini yapması şartıyla.

Yazarın Tüm Yazıları