Ekranda pek güzeldiler!

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

Tansu-Özer ikilisini önceki gece Refah'ın yayın organı olan televizyon kanalında izledik. Pek şirindiler, pek güzeldiler! Ama okudukları masallar hiç de inandırıcı değildi.

O söyleşiyi yapan Nazlı Ilıcak bizimle aynı meslektendir. Kusura bakmasın ama böyle konularda soru sorulan kimselere çanak tutulmazsa daha iyi olur.

Onlara sorulması gereken bin tane soru var. İnsan birini olsun sormaz mı?

Ama ben bir yerde Ilıcak'a da hak veriyorum. Tansu-Özer ikilisiyle danışıklı dövüş yapmadan onları ekrana çıkarması mümkün değildi. Bu yüzden soruları bu ikiliye önceden vermiş ve bir anlamda şike yapmıştı.

Şimdi ben Tansu ve Özer'den bir kez daha istirham ediyorum. Biz dört gazeteci arkadaş, her salı gecesi NTV ekranında bir sohbet programı yapıyoruz. Gelsinler, bir akşam bizim karşımıza otursunlar.

Süreyi de uzatalım. Hatta isterlerse sabaha kadar uzatalım ve şike falan yapmadan, çanak tutmadan gerçek anlamda bir söyleşi yapalım. Biz belgeleri çıkaralım, sorular soralım ve onlar yanıt versinler.

Bu çağrıyı dün gece NTV ekranından yaptık.

Eğer o söyleşiden alınları açık, yüzleri ak çıkarlarsa, onlara helal olsun. Ben kendi adıma onlardan özür dilerim ve söylediklerimin hepsini birden geri alırım.

* * *

Önceki gece yayınlanan söyleşide izledik. Bunlar her şeyi saptırıp kendilerine göre yontuyorlar.

Örneğin Tansu birkaç kez açıkça söyledi. Eğer yolsuzluk dosyaları nedeniyle yargı önüne çıkarsa, adalete güvenmiyor! Kendisi hakkında siyasi bir karar verileceğini vurguluyor.

Tansu, özellikle başbakan yardımcısı ve başbakan olduğu dönemdeki yolsuzluk dosyalarının hesabını yargı önünde verecek. Ama o hesap sadece yolsuzlukları kapsamayacak.

Örneğin örtülü ödenek rezaletleri de gündeme gelecek.

Ortalıktan yok olan 500 milyar lira, örtülü ödenekten nereye harcandı?

Örtülü ödenekten 5.5 milyar lira, dolandırıcılara nasıl kaptırıldı?

* * *

Özer, vergi konusunda ekrandan ahkâm kesiyor... Ve cin gibi gazeteci Nazlı Ilıcak'ın aklına şu soruyu sormak nedense gelmiyor:

‘‘Sayın beyefendi, siz örneğin 1990 yılından bu yana gerek Amerika ve gerekse Türkiye'de ne kadar vergi ödediniz?..’’

İşin püf noktası işte burada. Bu sorunun yanıtını almadan herhangi bir sonuca varılır mı?

İstanbul'da Bizim Vadi kooperatifini bu ikili kurdu. Ortaklar, kendilerini dolandırdıkları iddiasıyla bunlar hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundular. Bilirkişi raporlarında bu dolandırıcılık iddiaları doğrulandı.

Bütün belgeler elimde.

Peki sonra ne oldu bu dosyalar?

Aynen İstanbul Bankası olayında olduğu gibi, ya zaman aşımına uğratıldılar, ya da başka şeyler oldu!

Özer'in avukatı anlatıyor:

‘‘Bunların davasını izliyordum. Ertesi gün duruşma vardı. Bana dediler ki: ‘Sen yarın mahkemeden beraatimizi iste...' Davanın henüz o aşamaya gelmediğini söyledim... ‘Sen iste, gerisine karışma' dediler. Ertesi gün mahkemeye çıktım, beraat istedim. Dava karar aşamasında değildi. Bir de baktım, hâkim beraat kararını açıkladı. Çok şaşırdım. Başbakan olmanın avantajını yaşıyorlardı...’’

* * *

Bizim Özer bir zamanlar İstanbul Bankası Genel Müdürü idi. Bu banka battı. Bugünün değerleriyle trilyonlarca batık parayı devlet şakır şakır ödedi.

Bankalar yeminli murakıpları tarafından hazırlanan bütün raporlarda Özer Uçuran Çiller'in yolsuzluklarından söz ediliyor ve bu şahsın yargılanması gerektiği vurgulanıyordu. Belgeler elimizde.

Bir süre sonra Tansu başbakan oldu.

Ne oldu o davalar? Ne oldu? Hepsi kaynadı gitti.

Şimdi çıkmışlar Refah Partisi'nin televizyonuna, karı koca şecaat arz ediyorlar, yolsuzluk yapmadıklarını savunuyorlar.

Beklesinler, dosyalar birbiri ardına patlayacak. Yeter ki bugünkü hükümet uyumasın, uyutmasın.

* * *

Oynadıkları oyunun bir yanına daha dikkatinizi çekmek istiyorum. Kendilerine ‘‘Marksist’’ diyen bazı tipler, entel ve liboş takımı bu ikiliye şimdi bütün güçleriyle destek verirken, bunlar aynı zamanda MHP ve ülkücüleri de kullanmaya kalkışıyorlar.

Tansu ile Özer'in servet bekçiliğini yapmak MHP ve ülkücüleri rencide etmiyor mu? İnsan kendini bu kadar kullandırır mı?

Bunlar Refah'a muhtaç duruma düştüler, iyi ama ülkücüler bu oyuna nasıl geliyor?

Tansu-Özer ikilisi şunu iyi bilmelidir: O inanılmaz servetin hesabı öyle birkaç saatlik düzmece televizyon programlarında verilmez.

O programlar, örneğin Amerika' daki malın mülkün parasının nasıl transfer edildiğini açıklamaya bile yetmez.

Burada dün de yazdım. İddia ediyorum, Özer Konut'ta otururken bürokraside üst düzey atamaları yapıyordu. MİT'ten brifingler alıyordu. Şimdi inkâr ediyor, 25 metrekarelik bir odada işsiz güçsüz oturduğunu söylüyor.

Dünkü yazımda dedim ki: ‘‘Hodri meydan, açıklama göndersin, bunları inkâr etsin ve kendisine iftira attığımı söylesin...’’

Tık yok!.. Çünkü kanıtlayacağımı biliyor!

Yazarın Tüm Yazıları