Yücel: Ortadoğu'yla başbaşa kalmayalım

İstanbul Bağımsız Milletvekili Bahattin Yücel, alelacele ve iç politikada seçim yatırımı izlenimi veren ambargo ve üyelikten vazgeçme türünden yaklaşımların, Türkiye'yi Ortadoğu'da Baas rejimleriyle başbaşa bırakacak tehlikeli bir çizgi olduğunu söyledi. Yücel, ‘‘Lüksemburg Zirvesi'nin ardından ortaya çıkan durum, hükümet tarafından ayrıntılar gözden kaçırılmadan değerlendirilmelidir. Hükümet AB konusunda rekabetçi sektörlerin de görüşüne uygun davranmalı’’ dedi.

Rekabetçi sektörlerin başında yer alan turizm sektörünün, serbest piyasa kuralları açısından himayecilikten sıyrıldığını, Türk ortaklı tur operatörlerinin bugün Avrupa'da ilk on arasında yer aldığını hatırlatan Yücel, şunları söyledi:

TURİZME DİKKAT

‘‘Avrupa'da özellikle Yunanistan, 1997 yılında turist sayısı ve turizm geliri açısından ilk kez geçildi. Resmi ağızlardan çıkacak her sözün özenle seçilmesi gerekir. Aksi halde, Türkiye'ye yönelik karşı ataklar turimzde 1998 yılının beklenmedik sonuçlar doğurmasına yol açar, döviz geliri ciddi biçimde düşer. Hükümet tek taraflı olarak devlet destekli ticaret yapma rahatlığına alışmış sektörlerle değil, turizm gibi uluslararası rekabete açık sektörlerin de görüşlerini dikkate almalıdır. Bu belki iç politikada kısa sürede popolizm ölçüsünde etkili olmayabilir, ama görülecektir ki bir iki yıl içinde olumlu sonuçlara verecektir.’’

Zirve sonuçlarını hükümet ortaklarını tatmin etmemesinin doğal olduğunu söyleyen Bahattin Yücel, şöyle devam etti: ‘‘AB tam üyeliği konusunda iç politika eksenli beklentiler alabildiğine yükseltilince, zirve sonuçlarının hükümet ortaklarını tatmin etmemesi doğaldır. Ancak doğal olmayan, bu hükümetin bir kanadının geleneksel olarak AB oluşumuna karşı olduğunun unutulmasıdır. Ambargo ve tam üyelik başvurularının geri alınmasından sözetmek, AB topluluğunu Hristiyan kulübü olarak nitelemek, daha dün geçmiş hükümeti anti-laik olmakla suçlayan hükümet ortaklarını, bugün neredeyse Refah'ın da gerisine düşürebilir.’’