Yılmaz'ı da Fon kurtardı

Güncelleme Tarihi:

Yılmazı da Fon kurtardı
Oluşturulma Tarihi: Ocak 18, 1999 00:00

Haberin Devamı

18 Nisan seçimleri için meydanlara çıkıldığında ANAP Lideri Mesut Yılmaz belki de halka, ‘‘Bakın Çiller üç bankayı batırdı, mevduat sahiplerini perişan etti. Bizim dönemimizde böyle birşey olmadı’’ diye seslenecek. Yılmaz'a bu avantajı, Mevduat Sigorta Fonu sağladı. Yani, Fon sadece üç bankayı değil, Yılmaz'ı da ‘‘Banka batıran Başbakan’’ olmaktan kurtardı.

Merkez Bankası Mevduat Sigorta Fonu'nun, Bursa Bağımsız Milletvekili Cavit Çağlar'a ait Interbank'a el koymasının ardından, Fon'un bu şekilde kullanımıyla ilgili büyük tartışma yaşandı...

Özellikle Türkiye'nin iki büyük grubuna ait bankaların yöneticileri, arkasından da hem Koç Ailesi'nin, hem de Sabancı Ailesi'nin fertleri, ‘‘Batan batsın, Fon banka batıranları kurtarmasın’’ açıklamaları yaptılar.

Gerek Hazine, gerekse Merkez Bankası, dünyada ekonomik krizler dalga dalga yayılırken, Türk ekonomisi de kritik günler yaşarken, elbette herhangi bir bankanın kapısına kilit vurmaya cesaret edemiyor.

ÇİLLER'İN SİCİLİ

Şimdi işin bir de başbakanların ‘‘banka batırma sicili’’ yönüne bakalım.

Türkiye'nin son dönemlerinin iki genç başbakanı Tansu Çiller ve Mesut Yılmaz.

Önce Tansu Çiller'e bakalım. Çiller, Türk ekonomisinin 1994 krizini yaşadığı günlerde Başbakan'dı. Zaten, Türkiye'nin bu krizi yaşamasında Çiller ve ekibinin icraatları etkiliydi.

Sonuçta Çiller'in siciline ‘‘Üç banka batıran Başbakan’’ yazıldı. Çünkü, TYT Bank, Marmarabank ve İmpexbank, Çiller'in Başbakanlığı döneminde kapandı. Bu bankaların tasfiye çalışmalara dört yılı aşkın bir süredir devam ediyor. Söz konusu bankalarda parası kalan mevduat sahipleri ilk günlerde aldıkları 150'şer milyon liralarının haricinde paralarına ulaşmak için umutla bekliyorlar.

YILMAZ'IN SİCİLİ

Gelelim Mesut Yılmaz'ın siciline... Türk Ticaret Bankası, ‘‘içi boşalmış olarak’’ bir anlamda Mesut Yılmaz ve ekibinin kucağına düşmüş oldu. Yani, Anasol-D Hükümeti göreve geldiğinde Türkbank sorunu zaten yaşanıyordu.

Ancak, Türkbank, Merkez Bankası Mevduat Sigorta Fonu'nun ‘‘banka hastanesi’’ne ilk düşen bankaydı. Hastane modelinde hedef, buraya düşen bankayı kısa sürede iyileştirip, güçlü müşterilere satmaktı.

Yılmaz Hükümeti, tam ‘‘Türkbank'ı 600 milyon dolar gibi iyi bir paraya sattık’’ derken, Korkmaz Yiğit-Alaattin Çakıcı kasetleri patladı. Sonuçta, Türkbank Fon bünyesinde kaldığı gibi, beraberinde Yiğit'in bankası Bankekspres'i de götürdü.

Böylece Fon bünyesindeki banka sayısı bir anda ikiye çıktı. Bankacılık sektörü daha ‘‘Bu bankalar kısa sürede satılamaz’’ı tartışırken, 10 gün önce de Interbank Mevduat Sigorta Fonu'nun eline geçti. Böylece, Fon bünyesindeki banka sayısı da üçe yükseldi.

ASLINDA ÜÇ-ÜÇ GİBİ

Aslına bakılırsa, bankaların sorunlar yaşaması, sonuçta kapanma veya el konulma noktasına gelinmesi açısından Çiller'le Yılmaz ‘‘üç-üç berabere’’ sayılabilir. Ama, işe bankalarda mevduatı olan tasarruf sahipleri açısından bakıldığında, tabii ki bankaların Fon'a devredilmesi daha sağlıklı bir yol. Çünkü, böyle bir durumda hiçbir tasarruf sahibi zarara uğramıyor, ‘‘Paramı bir an önce çekeyim, kurtarayım’’ telaşına kapılmasına gerek kalmıyor. Vadesi geldiğinde paralar yüksek faiziyle birlikte çekiliyor. Bu formül, Mesut Yılmaz'ı en azından tasarruf sahibinin gözüyle, ‘‘Banka batıran başbakan’’ görüntüsünden kurtarmış oluyor.

Fon, borçluların tepesine biniyor

Zora giren bankaların Merkez Bankası Mevduat Sigorta Fonu kanalıyla ‘‘devletleştirilmesi’’ birçok uzman tarafından doğru bulunmuyor. Bazı bankacılar, bu durumu kendilerine karşı ‘‘haksızlık’’ olarak niteliyor. Ancak, zora giren bankaların Fon desteğiyle ayakta tutulmasının mevduat sahibini kurtarmasının yanısıra, bir de borçluların tepesine binilmesi açısından iyi yanı bulunuyor. İmpexbank, Marmarabank ve TYT Bank'a kredi borcu olan birçok kuruluş ve işadamı, tasfiye süreci uzun sürdüğü için borçlarını ödememe yolunu seçti. Oysa Fon'un el koyduğu üç banka için böyle bir durum söz konusu değil. Türkbank, Bankekspres, Interbank eski sahipleri de dahil, çatır çatır haciz kararları aldırıyor, paraları zamanında toplayabilmek için her türlü yasal yolu zorluyor.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!