Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti, bu yıl büyüme hızında bir yavaşlama olmakla birlikte, son 3 yılda sağlanan yüzde 26.9’luk reel büyümenin dünya rekoru olduğunu kaydetti.MERKEZ Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti, 2002 yılından bugüne kadar Türkiye’deki reel büyümenin yüzde 26.9 düzeyinde olduğuna dikkat çekerek, ‘Bu sanırım dünyada bir rekordur’ dedi. 2005 itibarıyla büyüme oranının ise program tahminlerine (yüzde 5) yakın gerçekleşmesinin beklentiğini anlatan Serdengeçti, büyümenin şu anda ‘yüzde 5.3 seviyesinde’ olduğunu kaydetti. ÖZEL SEKTÖRE DAYALI: Merkez Bankası, Dünya Gazetesi ve Kocaeli Sanayi Odası’nca düzenlenen ‘Para Politikaları’ konulu konferansta konuşan Süreyya Serdengeçti, ekonomideki büyümenin özel sektöre dayalı olduğunu ve en çok katkının da verimlilik artışından geldiğini, buna bağlı olarak dışa açıklılığın arttığını kaydetti. Serdengeçti, şunları söyledi: ‘2002 yılından itibaren bugüne kadar Türkiye’deki reel büyüme yüzde 26.9 mertebesinde. Bu sanırım dünyada bir rekordur. 1953 yılından beri Türkiye’de 3 yıllık bir dönemde bu oranda büyüme görülmemiştir. İstatistiklere baktık, tablo bu. Büyüme özel sektöre dayalıdır. En çok katkı verimlilik artışından gelmektedir. İhracatın önemli katkısı olmuştur. Türkiye ekonomisi giderek dünya ekonomisiyle bütünleşiyor.’ŞU ANDA YÜZDE 5.3: Serdengeçti, 2005 yılı ilk çeyreğinde büyüme sürecinin devam ettiğini, ancak 2004 yılının ilk yarısına oranla yavaşlama olduğunu belirtti. Şu andaki seviyenin yüzde 5.3 olduğunu belirten Serdengeçti, büyüme analizlerinde dikkat edilmesi gereken iki önemli unsurun baz etkisi ve mevsimlik etkisi olduğunu kaydetti. Serdengeçti, ‘bundan sonra ne olacağı’ konusunda ise şöyle konuştu: ‘Baz etkisi nedeniyle, 2005 yılı ikinci çeyreğinde yıllık büyüme oranları daha düşük çıkabilecektir. 2005 üçüncü çeyreğinden itibaren ise baz etkisinin ortadan kalkması söz konusu. Krizden çıkış sürecinin büyümeye yaptığı büyük katkı, 2004 yılının sonuna doğru sona ermeye başlamıştır. Güven endeksleri ve yatırım eğilimlerinde bir miktar gerileme ve duraklama gözleniyor. Sonuçta 2005 yılı itibariyle büyüme oranının, program tahminlerine yakın gerçekleşmesi bekleniyor.’CARİ AÇIK SORUN DEĞİL : Bu arada cari açığın tek başına kriz göstergesi olmadığını savunan Serdengeçti, ‘Bugün Türkiye ekonomisinin koşulları, geçmişten önemli ölçüde farklı. Bu yüzden cari açıktaki artışın, bugünkü koşullarda ve mevcut program uygulaması çerçevesinde krizle sonuçlanması beklenmemeli’ dedi. Hem toplam yurtiçi yatırımlar, hem de sıkı maliye politikası sayesinde kamu tasarruflarının arttığına dikkat çeken Sergeçti, diğer taraftan açığı finanse eden sermaye hareketlerinin yapısının değiştiğini kaydetti. 2005 yılı ilk yarısı itibariyle, IMF ve döviz rezervleri hariç yıllık kümülatif net sermaye girişinin 26 milyar
dolar olduğunu belirten Serdengeçti şöyle konuştu: ‘Dalgalı kur rejimi uygulanmakta. Bunun şok emici özelliği var. Finans sektörü daha kuvvetli. Bankacılık sektörünün açık pozisyon miktarı çok daha az. Kısa vadeli sermaye teşvik edilmemekte, döviz rezervleri rekor seviyede. YTL suni olarak değerli tutulmamaktadır. Merkez Bankası 2002’den bugüne kadar 29.1 milyar ABD doları döviz alımı yaptı. Sıkı maliye politikaları uygulanmaktadır.’Sahte para yakalanıyor diye üzülmeyin, sevininMERKEZ Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti, piyasada dolaşan sahte paralarla ilgili bir soruyu yanıtlarken, ‘Türkiye’de
Euro’dan fazla sahte YTL yok. Sahte parayla mücadele devam ediyor. Sahte para yakalanıyor diye üzülmeyin, yakalanmazsa üzülün’ dedi.Rezerv sağlam, sıcak paradan korkmayın MERKEZ Bankası,
altın ve döviz rezervlerinin yüzde 99.3’ünün kullanılabilir rezerv niteliÄŸinde bulunduÄŸunu ve her an kullanıma hazır olduÄŸunu, net dış varlıklarının düzeyinin kısa vadeli sermaye hareketlerine karşı yeterli sayılabilecek bir büyüklüğe ulaÅŸtığını söylemenin mümkün olduÄŸunu bildirdi. Merkez Bankası, ÅŸefaflığı artırmak amacıyla ilkini 2003 yılında yaptığı ‘Merkez Bankası’nda Rezerv Yönetimi’ baÅŸlıklı çalışmayı güncelledi. Çalışmada döviz rezervinin büyük bir kısmının kullanılabilir nitelikte olduÄŸu her an ihtiyaç duyulduÄŸunda nakde çevrilerek, amaçlara uygun biçimde kullanıldığına dikkat çekildi. Kullanılabilir rezervi tutarı hesaplanırken, toplam döviz rezervi rakamlarından çıkarılan tek kalemin 333 milyon dolarlık ‘Türk Savunma Fonu’ portföyü olduÄŸu vurgulanan çalışmada, dolayısıyla altın dahil toplam döviz rezerlerinin yüzde 99.3’ünün kullanılabilir rezerv niteliÄŸinde olduÄŸu ve her an kullanıma hazır bulunduÄŸu belirtildi. Ä°nanmadığımız bir enflasyon oranı yakaladıkMERKEZ Bankası BaÅŸkanı Süreyya Serdengeçti, ekonomik politikaların kararlı uygulanmasının önemini vurgularken, elde edilen sonucu şöyle deÄŸerlendirdi: ‘Ekonomik politikalar kararlı uygulandığı zaman, ne sonuç alındığı biliniyor. 35 yıl sonra tek haneli enflasyonu pekala görebiliyoruz. Buna inanmıyorduk hiçbir zaman, o kadar ki yine inanamadığımız bir ÅŸeyi yakalıyoruz. Sadece bu olmadı, bütün bu dönem boyunca beklenenin çok üzerinde büyüme de saÄŸlandı Türkiye ekonomisinde. Yine diÄŸer bir sorun olan kamu borcunun milli gelire oranında azalma saÄŸlandı. Demek ki ekonomik politikalar kararlı uygulanırsa, bu neticeleri almak mümkün oluyor.’Kur-borsa-faiz üçgeninin dışına çıkmak lazımTÃœRKÄ°YE ekonomisinin geleceÄŸinin, ‘Nihai amaçlarına ne zaman ve ne ÅŸekilde ulaÅŸabileceÄŸi, yapısal deÄŸiÅŸim sürecini hangi oranda ve ne hızla gerçekleÅŸtirebileceÄŸine’ baÄŸlı olarak deÄŸiÅŸeceÄŸini anlatan Süreyya Serdengeçti, bu yüzden tartışmaların, gerçek iÅŸlevi dışında, sadece kısa vadeli bir bakış açısı ile ‘yükseldi-düştü’ ÅŸeklinde yapılan ve kısır döngüye dönüşmüş bulunan ‘kur-borsa-faiz’ üçgeninin dışına çıkması gerektiÄŸini söyledi. Serdengeçti, ‘Türkiye ekonomisinin, orta ve uzun vadede fiyat istikrarı, sürdürülebilir istihdam artışı ve sürdürülebilir büyüme çerçevesinde, bundan sonra neler yapılması gerektiÄŸine odaklanması gerekiyor’ diye konuÅŸtu.Â
button