TÜSİAD: Takasın sonucu sevindiricidir

Güncelleme Tarihi:

TÜSİAD: Takasın sonucu sevindiricidir
Oluşturulma Tarihi: Haziran 19, 2001 00:00


TÜSİAD Başkanı Özilhan, takasın Hazine ve bankaları rahatlattığını belirtirken rehavete kapılmak için henüz erken olduğunun altını çizdi
Haberin Devamı

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan, takas işlemleriyle ilgili ekonomi yönetimini yürekten kutlamak istediklerini belirterek, hem Hazine'yi rahatlatan, hem bankaların açık pozisyon riskini azaltan bir sonuca ulaşılmış olmasının sevindirici olduğunu bildirdi.

Özilhan, "Ancak rehavete kapılmak için henüz erken, hem de çok erken" dedi.

Tuncay Özilhan TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi'nin (YİK) yılın ikinci toplantısının açılışında yaptığı konuşmada, daha önce yaptıkları olağan üstü toplantıdan bu yana zor bir çizgiyi korumaya çalıştıklarını, programın başarısı için paylarına düşen sorumluluğu hiç unutmadan, gelişmeleri ve düşünceleri kamuoyu ile açıkça paylaştıklarını dile getirdi.

Şubat krizinden sonra uygulanmaya başlanan ekonomik programın öncekilerden farklı bir program olduğunu söylemek gerektiğini kaydeden Özilhan, "Değerlendirmelerimiz ancak bu farklılığı doğru kavrarsak yerine oturacak" dedi.

Özilhan, güçlü ekonomiye geçiş programının ardındaki varsayımlar ve programın gerektirdiği uygulamaların, diğerlerinden farklı olarak Türkiye'nin ekonomisiyle, siyasetiyle, ekonomi-siyaset ilişkileriyle kökünden değişmesini öngördüğünü belirtirken, "Bu değişim bugünden yarına olmayacak elbette. Ama değişim başlatacak ve geri dönüşü imkansız kılacak adımlar bugün atılmak zorunda" diye konuştu.

"YAPILMASI GEREKEN SADECE YANGINI SÖNDÜRMEK DEĞİL"

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan, "yapılması gereken sadece yangını söndürmek değil, yeniden büyük iç ve dış borçlara başvurmayı gerektirmeyecek bir ekonomik ve siyasal yapının oluşmasını sağlamak ve bunun için de yapısal reformlarla programı desteklemektir" dedi.

Tuncay Özilhan, Şubat krizinin ortaya koyduğu tartışılmaz iki gerçekten birincisinin, kamu kesimi kamu açıklarının kapatılması için borçlanma yeteneğinin sınırına dayanılmış, ikincisinin ise ekonominin bugüne kadarki seyrinin mali sektörün çok tehlikeli biçimde zayıflamasına yol açmış olduğuna dikkat çekti. "Öyleyse program zorunlu olarak bir yangın söndürme operasyonuyla başlayacaktı" diyen Özilhan, şunları kaydetti:

"Ancak görüldü ki bu operasyon çok büyük bir maliyet getirmektedir ve bu maliyetin karşılanması için sağlanan dış kaynaklar Türkiye'ye son bir şans olarak verilmektedir. Demek ki yapılması gereken sadece yangını söndürmek değil, yeniden büyük iç ve dış borçlara başvurmayı gerektirmeyecek bir ekonomik ve siyasal yapının oluşmasını sağlamak ve bunun için de yapısal reformlarla programı desteklemektir."

Programdaki bu yapı farklılığının krize çare bulurken krizlerin tekrarlanmamasını sağlamayı da hedefleme zorunluluğundan kaynaklandığını dile getiren Özilhan, bu özelliğin programı ekonomik olduğu kadar siyasi bir program haline getirmekte olduğunu, bu anlamda hükümetin çok zor bir görevi üstlendiğini kaydetti. Özilhan, "Hükümetin bu zor görevin bilinci içinde hareket edeceğini umuyoruz" dedi.

REEL SEKTÖRÜN HAYATA DÖNÜŞÜ SAĞLANMALI

Tuncay Özilhan, TÜSİAD'a göre zorunlu yapısal reformların 3 ayağı bulunduğunu, bunların mali sistemin sağlığına kavuşturulması, kamu yönetiminin yeniden yapılanması ve reel sektörün hayata dönüşünün sağlanması olduğunu belirterek, "Hükümet programın yapısal boyutunda sadece birinci ayağa yoğunlaşmış durumda.

Diğer ikisiyle ilgili ne yapılacağı konusunda ayrıntılı bir plan ortaya konmuyor. Bu yüzden yeterince inandırıcı olunamıyor, güven ortamı yaratmak zorlaşıyor" dedi.

Mali sektör konusunda önemli adımlar atıldığını gördüklerini ifade eden Özilhan, her şeyden önce devletin kısa dönemde borç ödeme güçlüğü içine düşmeyeceğinin kesinleştirilmiş durumda olduğunu söyledi.

IMF ve Dünya Bankası'ndan sağlanan kredinin Hazine'nin kullanımına verilen kısmının Türkiye'nin bu yılki dış borç yükümlülüğüne eşit olduğunu belirten Özilhan, "Başarılı geçen takas işlemi de iç piyasalarda bu yönde oluşmuş olan endişeleri giderecek mahiyettedir" dedi.

YÜREKTEN KUTLAMA

Özilhan, kamu bankalarının özerk ve tek elden yönetilmesi için atılan adımlar ve tasfiye sürecinin başlatılmış olmasının Türkiye ekonomisinde bir devrimin kapısını araladığını ifade ederek, tarım süvansiyonlarıyla ilgli yeni yaklaşımın da bu nitelikte bir adım olduğunu belirtti. Tuncay Özilhan, ayrıca Fon bankalarının tasfiye öncesi yeniden yapılandırma çalışmalarının da umut verici olduğun kaydetti.

TÜSİAD Başkanı Özilhan hafta sonu tamamlanan takas işlemiyle ilgili olarak da ekonomi yönetimini yürekten kutlamak istediklerini ifade ederek, şöyle konuştu:

"Gerçekten de hem Hazine'yi rahatlatan, hem bankaların açık pozisyon riskini azaltan bir sonuca ulaşılmış olması sevindiricidir. Ancak rehavete kapılmak için henüz erken, hem de çok erkendir.

Mali sektördeki rahatlama kısmi bir rahatlamadır. Bu sektörde yapılması gerekenler henüz tamamlanmamıştır. Takasın faizlerin düşüşünü olumlu etkileyecği açıktır, ama tek başına bizi hedeflenen faiz düzeylerine taşıması beklenmemelidir.

Bankalardaki tasarruf mevduatı hala çok kısa vadelidir. Çalışmaları başlatılmış olan uzun vadeli mevduatı özendirici önlemlerin acilen tamamlanmasına ihtiyaç vardır. Öncelikle mevduat faizleri üzerindeki stoplajların artan vadeye göre azalan oranda uygulanması sağlanmalıdır. Ayrıca bankaların sermaye yapılarının güçlendirilmesi için gayrimenkul ve iştirak satışlarından elde edilen kazancın sermayeye eklenen kısmı vergi dışı tutulmalıdır."

"TÜSİAD OLARAK İŞİN KOLAYINA KAÇMADIK"

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Muharrem Kayhan, Nisan ayı başında yapılan olağanüstü YİK toplantısının Türkiye çok kritik bir döneme girerken gerçekleştirildiğini belirterek, "O zaman yükselen tüm kamuoyu tepkisine karşın TÜSİAD olarak işin kolayına kaçmadık. (Bu hükümet yapamadı gitsin başkası gelsin) demedik" dedi.

Kayhan, hükümet gitsin yerine, "Krizlerimize yeni bir kriz katmayalım. Yeni programın başarısı sistemin yapısının değişmesine bağlıdır. Bunu da en iyi kaderi bu programın başarısına bağlı olan mevcut hükümet yapabilir" dediklerini söyledi.

Programın desteklenmesiyle hükümetin desteklenmesini birbirinden ayıramayacaklarını, eleştiri ve uyarıları da kamuoyu önünde açık biçimde yapacaklarını belirttiklerini vurgulayan Kayhan, "TÜSİAD'ın bir yandan programın başarısı için destek ve çabasını sürdürürken bir yandan da gördüğü eksik ve yanlışları hiçbir kaygıyla üzerlerini örtmeden kamuoyu önünde açıkça ortaya koymaya devam edeceğini söyleyebiliriz" diye konuştu.

BATI DÜNYASINA ENTEGRASYON

Cumhuriyet tarihinin en büyük dönüşüm projesinin sıkıntısının yaşandığını anlatan Kayhan, "Son 20 yıldır üzerinde yoğunlaşılan ama bir türlü sonuçlandırılamayan bu projeyi bir bütün olarak Türkiye'nin gelişmiş Batı dünyasına entegrasyonu olarak tanımlayabiliriz" dedi.

Projenin 4 cephesi olduğuna değinen Kayhan, bunları ekonomide ve siyasette liberalizasyon, kamu yönetiminde yeniden yapılanma ve Avrupa Birliği'ne (AB) tam üyelik olarak özetledi.

Altı yüzyıl mutlakiyetle yönetilmiş doğu imparatorluğunun son yüzyılda bir ulus devlete dönüşmesinin, hem de batılı çağdaş bir toplum olmasının akıl almaz mücadeleleri gerektirdiğini vurgulayan Kayhan, şöyle devam etti:

"Türkiye aynı yüzyılın içine büyük sanayileşme hamlesi ile çok partili demokrasiyi de sığdırmaya çalıştı. Bununla da yetinmedik, dünya pazarlarında rekabeti ve AB'ye tam entegrasyonu hedefleyen bir büyük projeyi daha önümüze koyduk.

Bu büyük ulusal dönüşüm hamlelerinin acısız gerçekleşmesi beklenemezdi. Bu mücadelelere kısa dönemli olarak baktığımızda gördüğünüz çoğunlukla değişime karşı büyük dirençler eskiye geri dönüş mücadeleleri, bezginlik ve hayal kırıklıklarıdır.

Oysa toplumun tarihine baktığımızda Türk toplumunun tüm unsurlarıyla bu dönüşümü benimsediğini, gereklerini kavradığını ve onu başarıyla gerçekleştirmekte olduğunu görürsünüz."

GÜMRÜK BİRLİĞİ SINAVINDAN ALNIMIZIN AKIYLA ÇIKTIK

Topu topu 30 yıllık geçmişi olan ithal ikamesine dayalı sanayileşme politikaları çerçevesinde gelişmiş bir sanayinin kısa sayılacak bir süre içerisinde ithalatta ve kambiyo rejiminde liberalizasyona uyum sağladığına dikkat çeken Kayhan, iç pazara dönük biçimde örgütlenen işletmelerin dünya pazarlarında kendine yer açtığını ve ülke ekonomisinde sürükleyici bir rol aldığını kaydetti.

Muharrem Kayhan, "Dünya devlerinin rekabetine göğüs germek demek olan Gümrük Birliği başlı başına bir sınavdı. Türk özel sektörü bu sınavdan da alnının akıyla çıktı, rekabeti göğüsledi" dedi.

"PARTİLERİNDEN GELEN DİRENİŞE RAĞMEN PROGRAM YERİNE GETİRİLMELİ"

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Muharrem Kayhan, "Hükümet ortaklarının partilerinden gelen mevzi direnişe rağmen bu programın gereklerini yerine getirmeye devam edeceği hususundaki umudumuzu koruyoruz" dedi.

Kayhan, partiler arası uzlaşma komisyonunun eksikleri olsa da alkışlanmaya değer bir anayasa değişikliği teklifi hazırladığını belirterek, "Umarız liderler bu alkışlarımızı boşa çıkarmaz, partiler aynı uzlaşma performansını seçim ve partiler yasasında da gösterir" diye konuştu.

YİK toplantısında konuşan Kayhan, büyük dönüşümün evresinde TÜSİAD'ın rolünü ve üstlendiği misyonu iyi değerlendirmek gerektiğini, TÜSİAD'ın ortaya attığı görüşlerin birçok toplum kesimi tarafından benimsendiğini izlediklerini söyledi.

Muharrem Kayhan, "Elbette bunun olumsuz sonuçlarını da yaşadık. Suçlamalara saldırılara muhatap olduk. Önde giden yanlız kalır, TÜSİAD olarak bunu biliyor ve yaşıyoruz. Ama üstlendiğimiz sorumluluk, yolu bildiğimiz halde geri durmamıza engeldir" diye konuştu.

20 yıldır üzerinde yoğunlaşılan dönüşüm sürecinin tamamlanmasının Türkiye için vazgeçilmez bir zorunluluk olarak ortaya çıktığını, bu zorunluluğun yerine getirilmesinde görev ve sorumluluk üstenmenin iş dünyasının başlıca misyonlarından biri olduğunu kaydeden Kayhan, TÜSİAD'ın bu bilinçle yanlız ekonomi alanında değil, siyaset alanında da düşünce üreterek toplumsal projenin gereklerinin yerine getirilmesi için çaba sarfettiğini vurguladı.

EKONOMİDE LİBERALİZMİ TÜRK İNSANI YAPACAK

TÜSİAD'ın ekonominin ve siyasetin ötesinde toplumsal altyapının gelişmesine katkıda bulunmak için eğitim, sosyal güvenlik, kamu yönetimi, yargı gibi alanlarda da görüşlerini hükümetlere ve kamuoyuna iletmekte olduğunu hatırlatan Kayhan, şöyle devam etti:

"Türk özel sektörü son 20 yılda yanlızca fabrikalar, ticari işletmeler kurmamıştır. Çok sayıda vakfa, derneğe kaynak aktarmış, sivil insiyatifleri, kuruluşları desteklemiştir. Bunun nedeni devletin bu en temel faaliyet alanlarındaki sorumluluklarını yerine getiremez hale gelmiş olması ve bunları adeta kendi kaderlerine terketmiş olmasıdır. Ekonomide ve siyasette liberalizmi ve AB'ye entegrasyonu asıl gerçekleştirecek olanın çağdaş, laik, bilgili, yaratıcı Türk insanı olduğuna yürekten inanmış olmamızdır."

TEKNEYİ DEVİRMEMEK İSTİYORUZ

Yönetim enstitüsü IMD tarafından hazırlanan rekabet gücü raporuna göre, Türkiye'nin 49 ülke içinde 44'üncü sıraya yerleştiğini, Slovakya, Solvenya, Filipinler ve Güney Afrika'nın Türkiye'nin üzerinde olduğunu anlatan Kayhan, sıralamadaki yerimizin son 5 yılda 35'ten 44'e doğru gerilediğine dikkat çekti.

Aynı dönemde devlet yönetiminde etkinlikte de benzeri bir gerileme kaydedildiğini ifade eden Kayhan, rekabet gücünü etkileyen faktörlerden birinin de eğitime ayrılan pay olduğunu kaydetti. Kayhan, "Bu potansiyeli heba etmeye hakkımız yok. Bu yüzden zamanı iyi kullanmak, açık denizin sakin sularına ulaşmaya çalışırken bu azgın çayda tekneyi devirmemek istiyoruz" dedi.

PİYASA EKONOMİSİ EGEMEN KILINMALI

YİK Başkanı Kayhan, piyasa ekonomisini tüm kurum ve kurallarıyla egemen kılmak zorunluluğu olduğunu söyledi.

Demokrasi ve hukuk düzenini çağdaş batı ülkelerinin seviyesine yükseltmek gerektiğini kaydeden Kayhan, "Kamu yönetimimizi yeniden yapılandırmak zorundayız. AB'ye entegre olmak zorundayız ve bütün bunları bir bütün halinde ve şimdi yapmak zorundayız. Kimisini kısmen yapıp kimisini hiç yapmazsak, bir piramit inşaa edelim diye yola çıkıp bir taş yığını yapmış oluruz"dedi.

HÜKÜMET ORTAKLARINDAN BEKLENTİLER

Ortada bu kadar sorun varken ve devletin üzerine düşen asgari görevleri bile yerine getirmekten bu kadar uzaktayken herkesin siyasetle ekonomiyle ilgilenmesini kaçınılmaz değil aynı zamanda sağlıklı bulduklarını da kaydeden Kayhen şöyle devam etti:

"Zaten kriz sonrası uygulamaya konan yeni program da eksikleri bir yana ekonomik olduğu kadar siyasi sonuçlarıyla da sistemi kriz üretmekten uzaklaştırmaya çalışıyor. Dolaylı olarak siyasetin bütçe ve fon imkanlarıyla, kamu bankalarıyla değil politikaların başarısıyla beslenmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Hükümet ortaklarının partilerinden gelen mevzi direnişe rağmen, bu programın gereklerini yerine getirmeye devam edeceği hususundaki umudumuzu koruyoruz.

Yeri gelmişken partiler arası uzlaşma komisyonunun eksikleri olsa da alkışlanmaya değer bir anayasa değişikliği teklifi hazırladığını belirtmeliyiz. Umarız liderler bu alkışlarımızı boşa çıkarmaz. Partiler aynı uzlaşma performansını seçim ve partiler yasasında da gösterir."

Türk toplumunun geçirdiği nice büyük dönüşüme uyum göstermedeki başarısıyla, piyasa ekonomisinde, demokraside, kamu yönetiminde sağlanacak çağdaş gelişmelere ve AB ile entegrasyona en iyi şekilde uyum gösterecek olgunluğa sahip olduğunu defalarca kanıtladığını kaydeden Kayhan sözlerini, "Türkiye'yi yönetenler Türk toplumuna güvenmek zorundadır" diye tamamladı. (İstanbul-aa)

  • Özilhan: Hükümetin varlığı programın başarısına bağlı
  • Koç: Piyasalarda olumlu gelişmeler var

  • Haberle ilgili daha fazlası:

    BAKMADAN GEÇME!