Tekel puroları dünya çapında

Güncelleme Tarihi:

Tekel puroları dünya çapında
Oluşturulma Tarihi: Mart 17, 2000 00:00

Haberin Devamı

Dünyada üretilen puroları kıyaslayabilecek durumdaki Tuğrul Şavkay'ın tüketicilere tavsiyesi

Samsun sigarası 1959 yılında filtreli olarak 300 kuruştan satışa sunuldu. Filtreli sigara, Türk tütününün kaliteli olduğu ve sağlığa zararlı olmadığı iddiasıyla eleştiri bombardımanına tutuldu.

Tekel, cumhuriyet döneminde, elle sigara sarmaya alışık tüketiciyi, fabrika ürünü sigaraya çekebilmek için, bol çeşit sundu. Elle sarmanın bir standardı olmadığı için, herkes kendi becerisi ve zevkine göre farklı farklı biçimlerde sarıyordu. Bu farklılaşmanın getirdiği tüketim alışkanlıklarını, fabrika üretimi sigaraların da karşılaması gerekiyordu. Sigaranın biçimiyle ilgili dikkat çekici bir özellik de, pek çok sigara çeşidinin uçlu versiyonunun olmasıydı. Sigara paketleri de çeşitlilik gösteriyordu. 500 sigaralık paketlerden 10 sigaralık paketlere kadar oldukça geniş bir aralık vardı. Bir diğer özellik de, üretilen sigaraların ince-kalın, yassı-yuvarlak gibi değişik biçimlerde üretilmesiydi.

Zaman içinde pek çok değişikliğe uğrasa da Birinci ve Bafra, Tekel'in en eski sigaralarından. Filtresiz sigaralar döneminin en ilginç sigaralarından biri Çeşit'tir. Oldukça gözalıcı bir kutu içine, değişik türden kaliteli sigaralar konularak hazırlanırdı. Ev sahibi misafirlerine bu sigaralardan ikram ederek seçim şansı tanımış olurdu.

GAZİ SAMSUN OLDU

Teneke kutuda satılan Gazi sigarasının ambalajı 1935 yılında değiştirildi, selofan bandajlı olarak Samsun adıyla piyasaya sürüldü.

İlginç sigaralardan biri de İkiz'dir. Tam paket alamayanlar için düşünülen bu sigara, adından da anlaşılacağı gibi açık olarak ve ikisi bir arada satılıyordu.

Filtresiz sigaraların kaliteli ve pahalı olanları, karton kutularda satışa sunuluyordu. Sigaralar kutulara elle yerleştiriliyor ve kutuların üzerine dolumu yapan işçiyi tanımlamak için numara yazılıyordu. Eğer kutuda bir eksiklik ya da bozukluk olur, tüketici şikayet ederse, numaradan gidilerek işçi bulunuyor ve para cezası kesiliyordu.

Filtresiz sigaralar, filtreli sigaraların üretildiği 1959 yılından sonra, 1970'li yıllara kadar önemini korudu. 1977 yılında Yeni Harman sigarasının üretimine son verilince tiryakiler büyük hayal kırıklığına uğradılar. 1960 ve 70'li yıllarda solcu üniversite öğrencileri için birinci sigarası, paketinin taşıyabileceğinin çok ötesinde anlamlarla yüklüydü. Koyu tütünlü, içenin boğazını yakan Kulüp sigarası, bitirim delikanlıların gövde gösterisi aracıydı.

FİLİTRELİYE TEPKİ

Samsun sigarası 1959 yılında filtreli olarak 300 kuruştan satışa sunuldu. Filtreli sigara, Türk tütününün kaliteli olduğu ve sağlığa zararlı olmadığı iddiasıyla eleştiri bombardımanına tutuldu. Filtrenin, sigaranın kalitesini bozacağı öne sürüldü. Oysa filtreli sigara dönemi, halkın sağlığını korumak amacıyla değil, kaçak olarak getirilen filtreli yabancı sigaraların yarattığı talebi karşılamak için çıkartılmıştı. Samsun'un en ciddi rakibi Maltepe, 10 yıl sonra piyasaya çıktı.

Hisar sigarasının çıkışındaki amaç, sos olarak adlandırılan esansı Türk tütününe katmaktı. Beğenilen iki esans karışımıyla isimsiz deneme sigaraları hazırlandı. Fabrika çalışanları ile yabancı sigara içen denizcilerle havacıların beğenisine sunuldu. Sonuç, rapor halinde Genel müdürlüğe sunuldu. Dönemin bakanı radyoda ‘‘Bayramda size Amerikan tipi sigara içireceğim’’ diye demeç verdi. Bayrama bir aydan kısa süre vardı. Eldeki esans miktarı sınırlıydı. Talebi karşılamak için sigaraya konulan esans azaltıldı. Sigara bayrama yetiştirildi. Sonuç hiç de beklendiği gibi değildi. Sigara ustaları, esanslı tütünün nemini, esans katılmamış tütünde uyguladıkları düzeyde ayarlayınca, ortaya çıkan sigaralar çok sert oldu. Piyasaya hızlı giriş yapan Hisar'ın tüketimi giderek azaldı ve 1973 yılında piyasadan çekildi.

O GÜNLERİN HEYECANI

Türkiye'de ilk puro imalatı 1933 yılında başladı. Avrupa'dan getirilen 22 kilo havana tütünüyle 4 bin puro üretildi. Amerika'dan örnek olarak gönderilen tütünler arasından çıkan 450 gram koyu Virginia tütünü ile bin adet küçük Toscani tipinde sigarillos üretildi. 1930'lu yıllar yokluk içinde mucize yaratmanın, yeni her şeyi denemek için her aşamadaki çalışanın çok heyecan duyduğu ilginç yıllardı. Sadece yarım kilo ya da 22 kilo tütünle yeni bir şeyler üretmek ve bunu satışa sunmak ancak o günlerin heyecanı ile açıklanabilirdi.

1935 yılından itibaren piyasaya çıkan Türk puroları ve sigarillosları, ithal rakiplerinin satışlarını olumsuz etkiledi. 1935 yılında yerli sigarillos satışları, ithal sigarillosların önüne geçti.

İNCİR VE DUTTAN RAKI

Birinci Dünya Savaşı'ndan önce rakı, çok ilkel bir şekilde şarap imalatından artan cibrelerin damıtılması ile üretiliyordu. Savaşın getirdiği yokluklar, rakı imalatında yaş üzüm cibrelerinin yerine kuru üzüm kullanılmasına yolaçtı. Hatta bazen kuru incir döküntüleri ve dut meyvesinden de rakı yapımında kullanılan suma üretildi.

İnhisar İdaresi rakı üretimine 1929 yılında başladı. O dönemde özel sektör de rakı üretiyordu. Rakı çeşitleri Fevkala*de, Aliyülala* ve Ala*'ydı. Bu dönemde rakılar, 10, 15, 25, 50 ve 100 santilitrelik şişelerde satılırdı.

Rakının sadece Tekel tarafından üretildiği tarih 1944 olarak belirtiliyor. Aynı yıl iki litrelik şişelerde rakı piyasaya sürülerek, rakı tüketilmesinin azaltılması planlandı. 1946 yılında halkın ispirto içmesini engellemek için rakı fiyatları bir ara ucuzlatıldı.

İHRAÇ ŞARABA PRİM

İspirto ve ispirtolu içkiler İnhisarı, tutuculuğun yarattığı nedenlerle şarap üretiminden kaçışı engellemek, bu üründe tekelleşmeye gitmedi. 1928 yılından itibaren belli düzeyde şarap imal edenlere ikramiye olarak bedelsiz araç ve gereç dağıtımı yapıldı. İhraç edilen şaraplara da prim verilmesi kararlaştırıldı. Üreticileri ödüllendirmeye yönelik şarap yarışmaları düzenlendi. 1930 yılında başlayan şarapçılık faaliyetleri, ülke bağcılığını olumlu yönde etkiledi. 1940'lı yıllarda kurulan şarap deneme evlerinin sayısı 1946 yılında 28'e çıktı. 1938 yılında elma şarabı üretimi için de çalışma yapıldı ama başarılı olmadı.

GAZOZ DA ÜRETTİ

Meyve suyu piyasasına girmek için çalışmalar yapan Tekel, Ankara Bira Fabrikası'nda gazoz ve soda da üretti Ancak bu piyasadan 1940 yılında çekildi. Tekel ürünleri arasında kolonya da yeralıyor.

Tekel, kanyak üretimine 1930 yılında başladı. Bir Fransız uzmanının uygun bulduğu, Lapseki'de yetişen Karasakız üzümünden yapılan kanyak, 5 yıl fıçılarda dinlendirildikten sonra 1935 yılında satışa sunuldu. piyasaya sürüldü. Çanakkale'deki konyak tesisinde, Fransa'daki Remi Martin ve Marten konyaklarının üretim prosesine yakın bir yöntem uygulanıyor. Beş yıldan daha genç kanyaklar Truva adıyla asla şişelenmiyor. Üç yıllık kanyaklar ise Tabii Kanyak adı altında satışa sunuluyor.

Türkiye'de ilk puro imalatı 1933 yılında başladı. Avrupa'dan getirilen 22 kilo havana tütünüyle 4 bin puro üretildi. Amerika'dan örnek olarak gönderilen tütünler arasından çıkan 450 gram koyu Virginia tütünü ile bin adet küçük Toscani tipinde sigarillos üretildi.

Şarap üretiminde davul zurna teknolojisi

Tekel'in Gaziantep Şarap Üretim Ünitesi devreye girmiş. Milletvekili Raif Karadeniz, Gaziantep ziyareti sırasında fabrikayı da geziyor. Tam yaş üzümlerin alındığı dönem. O günlerde presler yok. Üzüm, büyük teknelerde çiğnenerek sıkılıyor. Dönemin fabrika müdürü, kıllı bacaklı bir sürü adamı teknenin içine sokmuş. Üzümü çiğneyip şırasını çıkartıyorlar. İşçiler iyi çalışsın diye bir de davul zurna ekibi tutmuş müdür bey. Manzarayı gören milletvekili İstanbul'da İnhisar Umum Müdürü'nü telefonla aratıyor. Bağırıyor umum müdüre: ‘‘Bağa bah, umum müdür, burada bir müdür vardır, zurna çaldırıyordur, işçiyi teknenin içinde oynatıyordur. Bu ne pohtan iştir.’’ Umum müdür de ‘‘Muhterem vekilim sen de bağa bah’’ diyor. O da Karadenizli. ‘‘İstihsal icap ettiriyordur, müdür de çaldırıyordur zurnayı.’’

Tuğrul Şavkay tavsiye ediyor

Tuğrul Şavkay, dünyada üretilen en kaliteli puroları bilen bir kişi olarak, Tekel'i puro üreticiliğinde çok başarılı buluyor. Ona göre, Tekel puroları, dünyanın en iyi puroları arasında. Aynı şekilde, uluslararası bir karşılaştırma yaparak, Tekel ürünü likörleri de en iyiler grubuna sokuyor. Bunu Tekel'in dünyada pek az kullanılan bir yöntemle, esans yerine doğrudan meyve ile likörü üretmesine bağlayan Şavkay, Tekel'in ürettiği likörü, dünya pazarlarında yeterince tanıtıp hak ettiği yeri almadığı için eleştiriyor.

Tuğrul Şavkay, Türkiye'de ortalama şarap kalitesine bakıldığında, Tekel şaraplarının da en iyiler arasında olduğu değerlendirmesini yapıyor. Şavkay, sigara konusunda da ilginç bir değerlendirme yapıyor:

‘‘Sigarayı laf olsun diye için ya da sıradan bir tiryaki olanlar dışında, tütünden keyif almak için içen kişiler, Samsun ya da Maltepe sigarasını kullanmaktadırlar.’’

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!