Stanley Fischer'in göremedikleri (2)

Güncelleme Tarihi:

Stanley Fischerin göremedikleri (2)
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 31, 2001 00:00

STANLEY Fischer ‘‘Bu program çalışır, ama siz çalışmasını isterseniz’’ diyor. Türkiye'de dalgalı kur rejiminden başka bir rejimi ne IMF'nin yönetim kurulu ne de IMF'nin büyük ortakları kabul etmezler demeye getiriyor. Kısacası, ‘‘Ağlasanız da, mızıldansanız da dalgalı kur rejimine alışacaksanız’’ diyor.Kendi konumunu ortaya bu kadar açıklıkla koyunca insanın konuyu tartışacak hevesi de kalmıyor. Öngörülebilir kur rejiminde Merkez Bankası'nın döviz rezervlerini kaybedeceğini düşünüyor. Açıkçası, ‘‘Başkasının parasıyla bu çeşit bir lükse sahip olamazsınız’’ diyor. Son haftalardaki Merkez Bankası'nın kurlara müdahale amacıyla yaptığı döviz satışlarını aşırı buluyor.ENFLASYONLA MÜCADELEÖngörülebilir kur rejiminin mutlaka Merkez Bankası'nın döviz rezervlerinin düşmesi anlamına gelmeyeceği savunulduğunda, öngörülebilir kur rejimi altında, 1990'ların ikinci yarısında görüldüğü gibi, enflasyonla mücadele edilemeyeceğini söylüyor. Bir cümle sonra da, eski demir perde ülkeleri hariç, dalgalı kur sistemi içinde enflasyonunu indirmiş hiçbir ülke olmadığını söylemeden de edemiyor.Uygulanan programın enflasyonla mücadele programı olmadığını unutuyor. Programın kamu borç stokunun çevrilebilir olmasına ve enflasyonla mücadele için gerekli altyapının hazırlanmasını hedeflediğini kabul ediyor. Ama, dalgalı kur rejimine alternatif olabilecek sistemlere enflasyonla mücadelede yetersiz olabileceği, rezervlerin tükeneceği gerekçeleriyle karşı çıkıyor. Biraz kendi içinde çelişiyor.Programın içinde bulunduğu riskleri galiba küçük görüyor. Örneğin, dalgalı kur rejimi nedeniyle artan risk primi sonucunda yüksek seviyelerde oluşan faizlerin Hazine'nin borçlanmasını zora sokabileceğini, hatta borçların çevrilmesini olanaksız kılabileceğini fazla düşünmek istemiyor. İç talebin beklenenin çok üzerinde daralmasının ve ekonomideki resesyonun tahammül sınırlarını zorlayacak kadar derinleşmesinin dalgalı kur rejiminden kaynaklanabileceğini fazla ciddiye almıyor. Normaldir deyip geçiyor. Ekonomideki küçülmenin banka bilançolarını tahrip ettiği üzerinde fazla durmuyor. Zaten yeni dayak yemiş bir sektörün bu çeşit sorunları da ‘‘iman gücüyle’’ aşabileceği yönünde bir beklentisi varmış gibi bir izlenim veriyor. Her şeyi güven unsuruna bağlıyor. Kendisini uygulanan programın her yönüyle çalışabilir bir program olduğunu savunmak zorunda hissediyor. Dolayısıyla, programın risklerini tartışmak yerine kendi konumunu biraz daha açmayı tercih ediyor. Programın teknik anlamdaki risklerini azaltmak için yapılabilecekleri konuşmaktan kaçınıyor.AYNI ŞEYGeldiğimiz noktada, Fischer ile yapılan toplantılardan dalgalı kur sistemi içinde başımızın çaresine bakacağımız anlaşılıyor. Yaşanan belirsizlikler içinde ekonominin daha da küçülmesi, finansal piyasaların daha da tedirgin olması şaşırtıcı olmayacaktır.Önümüzdeki günlerde yaşayacağımız deneyimler bizim ikna gücümüzü artırabilir. Belki de, IMF'nin bizim kaygılarımızı ciddiye alma eğilimi artar. Ama, mutlaka bir şeylerin yapılması gerekecek. Örneğin, dalgalı kur adı altında IMF sevmese de Merkez Bankası'nın kurlara müdahaleleri sıkça sürecek. Yani, olması gereken olacak, ama döviz rezervlerini gereksiz yere daha büyük risklerin içine atacağız.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!