Sopasız olmayacak mı?

Güncelleme Tarihi:

Sopasız olmayacak mı
Oluşturulma Tarihi: Ocak 22, 2004 00:00

YENİ yılın ilk haftasında bütçe delindi. Normalde sonbahara kadar işi idare edip eylül ya da ekim ayları civarında ek bütçe çıkarılırdı. IMF'nin gözlerinin üzerimizde olması işleri değiştirdi.IMF zaman kaybetmeden ek bütçe çıkarılmasını ve ek önlemler alınmasını istiyor. İsteğinin arkasında iki neden var. Birincisi, ek harcamaların ek borçlanma ihtiyacı yaratmaması için ek gelirlerin bulunmasının zorunluluğu. İkincisi ise kamu finansmanında şeffaflığın sağlanması. Harcama kısıcı yaklaşım gerçekçi değildir. Çünkü, bütçede kısılacak bir harcama kalmadı.MALİYETGeçen yıl, bütçedeki faiz dışı fazlanın milli gelirimize oranının yüzde 5.2 olması hedeflenmişti. Bu oranın yüzde 5'in altında kaldığı yönünde işaretler var. Yani, bütçedeki faiz dışı fazla hedefinde geçen yıl kısa kaldık. Tüm kamu kesimi için hedeflenen yüzde 6.5'lik faiz dışı fazlanın milli gelirimize oranı da geçen yıl tutmadı. Aynı 2002 yılında olduğu gibi hedeflerin gerisinde kalındı.Faiz dışı fazla hedefi, kamu borçlarının döndürülebilmesinde sorun olmaması amacıyla konulan bir hedefti. Hedefi tutturamadık. Ama, döviz kurlarının ve faizlerin tahminlerin ötesinde düşmesi nedeniyle borç dinamiği olumlu yönde değişti. Sorun yaşlanmadı.Borç dinamiğinden kaynaklanan bir sorun yaşanmaması işlerin doğru gittiği anlamına gelmiyor. Siyasetçilerimiz afacan çocuklar gibi davranıyor. Büyüklerinin kendilerini izlemediği bir anda hemen bir muzurluk yapıyorlar. Biraz boş kalınca, harcama içgüdüleri depreşiyor.Her muzurluğun bir maliyeti oluyor. Hesapta olmayan harcamalar yapılacaksa, hesapta olmayan gelirlerin elde edilmesi gerekiyor. Bunun anlamı yeni vergiler getirmek ya da olan vergilerin oranlarını artırmaktır.Harcamaları kısamadığınızda, gelirlerinizi artırmaya çalışmanız esastır. Ama, bunun da birkaç yönden maliyeti vardır. Yeni vergiler geldikçe ya da vergi oranları arttıkça, vergiden kaçınma ve vergi kaçırma artmaktadır. Yani, verginin etkinliği azalmaktadır.Özel tüketim vergisi ve katma değer vergisi gibi dolaylı vergilere yüklenildiğinden ekonomide göreli fiyat yapısı yapay olarak değiştirilmektedir. Kaynak dağılımı daha az iktisadi olma yönünde etkilenmektedir.HAYAT TARZIHükümetlerin sevmediği bir şekilde, dolaylı vergilerden kaçamayan kesimin maliyetleri arttığından, üretim ve talep olumsuz etkilenmektedir. Yani, ekonomik büyüme zorlaşmaktadır. İktisat kuralları çalışmaktadır. Daha büyük devlet daha az ekonomik büyümeye neden olmaktadır. Bu da, bazı kesimleri sevindireyim diye yola çıkan hükümetlerin tüm ekonomi üzerine yarattığı yükle daha az büyüme ve daha çok işsizlik yoluyla ödeyeceği maliyettir. Devletin göreli büyüklüğünün ne olacağına karar vermek seçimle iş başına gelmiş siyasetçilerin sorumluluğundadır. Ama, bu konuda karar alındıktan sonra, kararın sonuçları iktisadi bir olgudur.IMF'nin ek bütçe ve ek önlemler diye bastırmasının sonuçları ekonomik istikrarı bozmadan hükümete yaptıklarının maliyetini ödettirmektedir. Eskiden, ekonomik istikrar hükümetlerin önünde bir kısıt değildi. Şimdi, IMF'nin gözünün üzerimizde olması nedeniyle bir kısıt haline geldi.Bütün bu gelişmelerden şu sonuç çıkarılabilir: Henüz istikrar içinde yaşamayı bir hayat tarzı olarak benimseyebilmiş değiliz. Bu hayat tarzını benimseyemediğimiz sürece de, IMF'siz ve istikrarlı bir Türkiye ekonomisi yaratabilmek zor görünüyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!