Salyangoz pazarının yüzde 40 Türkiye'nin elinde

Güncelleme Tarihi:

Salyangoz pazarının yüzde 40 Türkiyenin elinde
Oluşturulma Tarihi: Aralık 01, 2005 12:35

Hazır yemek olarak tereyağlı salyongoz hazırlayan Adana'da kurulu bir firma, başta Fransa olmak üzere AB ülkeleri ve ABD'ye yılda 250 ton ihracat gerçekleştiriyor. Dünya salyangoz pazarının yüzde 40'ı Türkiye'nin elinde bulunuyor.

Haberin Devamı

Pakyürek Tarım Sanayi ve Ticaret Yönetim Kurulu Başkanı Behiç Pakyürek, yaptığı açıklamada, yaklaşık 14 bin metrekare kapalı alanda 1975 yılından bu yana su ürünleri ihracatı yaptıklarını, üretimin tamamını yurtdışına gönderdiklerini belirtti.

Canlı ve taze ürünlerin yanı sıra dondurulmuş mamullerin de çeşitli soslarla hazırlanarak Avrupa sofralarına sunulduğunu anlatan Pakyürek, bir bankanın ve yurtdışındaki tanıdıklarının tavsiyesiyle başladıkları su ürünleri işinde önemli gelişmeler sağladıklarını söyledi. Pakyürek, ISO 9001-2000 sertifikasının bulunduğunu, HACCP programı uygulamalarında eğitimli ve deneyimli personele sahip olduklarını ifade etti.

Hammadde temini açısından sıkıntı yaşamadıklarını, Avrupalı tüketicilerin damak tadına uygun ürünleri rahatlıkla bulduklarını dile getiren Pakyürek, şunları kaydetti: “Çok çeşitli deniz, tatlı su ürünlerinin en kalitelilerine rahatlıkla ulaşıyoruz. Ayrıca, salyangoz konusunda da Türkiye ciddi bir pazar payına sahip. Dünya salyangoz pazarının yüzde 40'ı Türkiye'nin elinde. Biz de salyangoz üretimine önem veriyoruz. Avrupalı müşterilerin isteğine göre özel soslarla salyangoz hazır yemekleri hazırlıyoruz. Derin dondurulmuş salyangoz eti, soslu pişirilmiş, kabuğun içine konulmuş salyangoz etinin yanı sıra kabuğun içine hazırlanmış üstü sarımsaklı tereyağlı sosla kapanmış salyangoz da ihraç ediyoruz. Salyangoz ihracatımızın yüzde 80'lık bölümünü Fransa pazarı oluşturuyor. Geriye kalanı da diğer AB ülkeleri ve ABD'ye gönderiliyor.”

Pakyürek, salyangoz pazarında Bulgaristan, Romanya, Macaristan, Arnavutluk, Litvanya, Letonya ve Estonya'nın rakip olduğunu, bu ülkeler karşısındaki en önemli avantajın ise istenilen kalitede ürünlerin Türkiye'de bulunması olduğunu söyledi.

Salyangozun çok küçüğünün de çok büyüğünün de talep edilmediğini ifade eden Pakyürek, dağlardan taze toplanmış orta boy canlı salyangozların pazarda yer bulduğunu vurguladı. Pakyürek, protein açısından yüksek, kolesterol açısından düşük değerlere sahip olan salyangozun, Mart ayının sonları ile Mayıs ayı sonları arasında toplandığını anlattı.

Salyangozun yanı sıra işlenmiş, taze ve dondurulmuş olarak deniz ve tatlı su ürünlerini de ihraç ettiklerini dile getiren Pakyürek, şöyle devam etti: “Özellikle pastörize yengeç eti ABD, Kanada ve AB ülkelerinde tercih edilen su ürünlerinin başında geliyor. Ayrıca, marina deniz ürünlerinde dondurulmuş tüm, taze halde ahtapot, içi temizlenmiş yılan balığı, kalamar, karides ihracat ürünleri arasında yerini alıyor. Su ürünlerinin yanı sıra doğal mantarlar ihraç ediyoruz. Taze, kurutulmuş, dondurulmuş ve salamura olarak kuzugöbeği, bolet, girole, trompet cinsi mantarı da Avrupalı müşterilerin beğenisine sunuyoruz. Ayrıca, füme ürünlerimiz de yoğun talep görüyor.”

Pakyürek, yıllık 8 milyon dolar ihracat gerçekleştirdiklerini, gelecek yıllarda bunu 10 milyon dolara çıkarmayı hedeflediklerini, bu amaçla yeni pazar arayışlarını sürdüklerini belirtti. Gelecek yıl Eylül ayında Rusya'daki bir fuara katılacaklarını anlatan Pakyürek, kapasite artırımıyla ilgili çalışmalarında devam ettiğini, ürün işleminde yeni teknolojilerden de yararlandıklarını söyledi.

DENİZCİLİK BAKANLIĞI İSTEĞİ

Pakyürek, su ürünleri konusunda Türkiye'de önemli bir potansiyel olmasına karşılık, yaşadıkları sorunlarla ilgilenecek yeterli birimlerin bulunmadığını vurguladı. İzlanda, Norveç ve Yunanistan'da balıkçılıkla doğrudan ilgili bakanlıkların bulunduğunu anlatan Pakyürek, şöyle konuştu:  “Türkiye'de balıkçılıkla ilgili Tarım ve Köyişleri Bakanlığı bünyesinde bir daire başkanlığı ilgileniyor. Ancak, buradaki kişiler sektörle ilgili yeterli bilgiye sahip değiller. Türkiye'de de Denizcilik Bakanlığı'nın kurulması gerekir. Mevcut bakanlığın kasaplar, balıkçılar hem de çiftçilerle aynı anda ilgilenmesi mümkün değil. Sorunlarımıza yerinde ve zamanında müdahale yapılamıyor. Su ürünleri sektörü olarak rekabet edemez hale geldik. Ancak, kimse bunun farkında bile değil. Girdi maliyetleri çok yüksek, döviz kuru da çok düşük. Bu tablo bizi daha da zora sokuyor.”

Pakyürek, yurtiçinde ve ihracat sırasında yaşadıkları sorunlarla doğrudan ilgilenecek bir bakanlığın olmasının sektörün ve ekonominin geleceği açısından çok önemli olduğunu söyledi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!