Popülizm pırıltıları

Güncelleme Tarihi:

Popülizm pırıltıları
Oluşturulma Tarihi: Ocak 11, 2002 00:00

DAHA yılın ilk ayını bitirmeden siyasetçilerimiz tribünlere oynamaya başladılar. Üç yıllık stand-by düzenlemesi yürürlüğe girmeden gelecek paraların nasıl harcanacağının kavgası başladı. Belki, siyasetçilerimizin böyle bir niyeti yok. Ama, verdikleri izlenim ekonomik bunalımdan çıkışın birinci şartı olan beklentilerin düzeltilmesine hiç yardım etmiyor. Aksine, beklentileri olumsuz etkiliyor.PARA YEMEK2002 yılında devlet gelirlerini artırmaya yönelik olarak doğalgaz tüketiminden alınmasına karar verilen akaryakıt tüketim vergisi dört ay ertendi. Şimdi, doğalgaz satışından alınan KDV'nin indirilmesi tartışılıyor. Yani, doğalgaz tüketiminin maliyetinin azaltılmasına yönelik olarak devlet bazı gelirlerinden feragat ediyor.Gelir kaybının nasıl telafi edileceğini ise kimse tartışmıyor. Doğal olarak, ‘‘IMF'den gelecek paraları daha gelmeden yemeye mi başladık?’’ sorusu akıllara geliyor.Bankacılık sektörünü ayağa kaldırmak için tasarlanan ‘‘devlet desteği’’ reel sektörün bankalar tarafından desteklenmesi şartına bağlanmak isteniyor. Elma ile armut birbirine karıştırılıyor.Bankaların devletin desteğine ihtiyaç duymasının en büyük nedenlerinden biri, reel sektörün bankalara kredilerini ödeyememesidir. Reel sektör aldığı kredileri bankalara ödeyebilecek durumda olsa, zaten bankacılık sektörünün bir kısmının söz konusu desteğe ihtiyacı kalmazdı. Yani, devlet, bankacılık sektörüne vereceği destekle reel sektörün bankalar üzerindeki yükünü hafifletmeye çalışıyor.Tribüne oynayanlar ise hálá devletin desteğinin reel söktöre aktarılmasını savunuyorlar. Bağcıyı dövmekle üzümün iyisini yiyeceklerini sanıyorlar. Son derece teknik bir konuyu siyasi çıkarlarına alet ediyorlar. Anlamsız tartışmaların içinde kafası karışan kamuoyu ise neyin doğru neyin yanlış olduğunu anlamakta zorluk çekiyor. Dolayısıyla, umutla başladığımız 2002 yılında asıl yoğunlaşmamız gereken alanlar gözden kaçıyor.ERKEN BAŞLADIKTürkiye ekonomisi son derece zor bir dönemden geçiyor. Doların düşmesi, borsanın çıkması moralleri düzeltebilir, ama tek başlarına ekonomiyi düzeltemezler. Ekonomiyi düzeltecek olan mali disiplinin korunması ve bankacılık da dahil olmak üzere yapısal reformların zaman kaybedilmeden tamamlanmasıdır. Bu çerçevede, ileriye dönük beklentilerin olumluya dönmesi için hükümetin inandırıcılığı ve kararlılığı önkoşuldur.Popülizm pırıltıları saçarak bu inandırıcılığın sağlanması mümkün değildir. Çok erken gevşeme sinyalleri vermeye başladık. Bu görüntüyle, 2002 yılında da çok doğru şeyler yapıp fakat ekonominin daha da kötüye gitmesinin nedenlerini merak eder duruma düşeriz. Bu açıdan 2001 yılının özellikle siyasetçilerimize önemli dersler vermiş olması gerekir.Yalnızca IMF'nin dediklerini yaparak bu ekonomiyi bataktan kurtaramayız. IMF'nin dediklerini nasıl yaptığımız da çok önemlidir.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!