Piyasalardaki denge kalıcı olabilir mi?

Güncelleme Tarihi:

Piyasalardaki denge kalıcı olabilir mi
Oluşturulma Tarihi: Ocak 27, 2002 00:00

ÇOK ilginç ve nazik bir dönemden geçiyoruz. Mali piyasalarda gözlenen bazı dengeler tek başlarına anlaşılabilir dahi olsalar, bir bütün olarak bakıldığında, dengelerin kalıcı olabileceğini düşünmek çok zor.Döviz kurlarının düşmesi o denli şaşırtıcı değil. İleride, kurların artması da şaşırtıcı olmayacak. Şaşırtıcı olan, bir ay vadeli döviz mevduatı faizinin neredeyse LİBOR seviyelerine düşmesi ve hálá döviz mevduatlarının artıyor olması. Dolar mevduatı faizi yıllık yüzde 4'ün altında. Döviz mevduatları çözüleceğine artıyor.DÖVİZ BOL VE UCUZBankalarımız iyi müşterilerine yüzde 5.5 civarında faizlerle dolar kredisi vermek istiyorlar. Amerika'da bankalar en iyi müşterilerine yüzde 5 ile kredi kullandırıyorlar. Yani, Türkiye'de dolar kredi faizi neredeyse Amerika'dakiyle aynı. Şaşırtıcı değil mi?İki aydır döviz kurları düşüyor. Hazine faizleri ise çok az düştükten sonra yüzde 70'ler düzeyinde takıldı. Hazine'nin borçlanma maliyeti döviz bazında oldukça arttı. Örneğin, 9 Ocak 2002 tarihinde vadesi dolan devlet iç borçlanma senedinin dolar bazındaki gerçekleşen getirisi 8 Ağustos 2001'de satılanlar için yüzde 29, 10 Ekim 2001'de satılanlar için yüzde 38.5 oldu.Dolar bazında bu denli yüksek bir getiri düzeyi dahi ne yabancı ne de yerli yatırımcıları eskiye göre Hazine bonosuna çekiyor. Yani, yerli yatırımcıların dövizden çıkmaları için ve yabancı yatırımcıların Türkiye piyasasına girmesi için bu faizler henüz yeterli görülmüyor. Belli ki, yatırımcıların risk algılaması henüz bu faiz seviyelerini yeteri kadar cazip yapmıyor. Nefret ettiğimiz sıcak para gelmiyor. Bu da şaşırtıcı değil mi?Sermayelerinin önemli bir bölümünü yitirmiş olsalar da, bankalarımız oldukça likit. TL ve döviz varlıklarını çok kısa vadeli yatırımlarda değerlendiriyorlar. Çok iyi müşterileri dışında kredi vermeye yanaşmıyorlar. Kimi bankalarda yeni kredi vermek için mevzuat engel oluyor, kimilerinin kredi vermeye iştahları yok. Bu durum Hazine'ye borç vermeyi daha cazip kılıyor. Aksi takdirde, bankalar topladıkları mevduatları değerlendirecek alan bulamayacaklar. Bu ortamda, Hazine'nin iki yıl vadeli borçlanması çok kolay oluyor.MEMNUN DEĞİLİZBütün bu gelişmeler çeşitli mali yatırımcılardan oluşan yelpazede beklentilerin yeknesak olmadığı ve risk algılamasının farklı olduğu konusunda ipuçları veriyor. Piyasalar bölünmüş, ayrışmış durumdalar. Ekonomik ve siyasi alanlarda birbiriyle çelişen haberler, beklentilerin farklılaşmasını daha da artırıyor.Örneğin, bankalara devletin destek vermesini ve zor durumdaki şirketleri kurtarmayı düzenleyen yasanın akıbeti konusundaki belirsizlikler piyasaları olumsuz etkiliyor. Aynı şekilde, Avrupa Topluluğu ile tam üyelik müzakerelerine başlamak için yapmamız gerekenler belli olduğu halde, hükümetten gelen çatlak sesler ya koalisyonda sorunlar çıkacağı ya da Avrupa hayalimizin suya düşeceği izlenimini yaratıyor. Yaptıklarımızdan ve yapacaklarımızdan memnun olmadığımız gibi bir izlenim veriyoruz. Başka bir seçeneğimiz olmadığını kavrayamıyoruz. İşin en tehlikeli yanı da bu.Halbuki, çok nazik bir dönemden geçiyoruz. İçinde yaşadığımız ekonomik krizden çıkmanın en önemli şartlarından biri, kısa dönemde beklentilerin yeknesaklaşması ve olumluya dönmesidir. Mali piyasalar ancak beklentiler düzeldiğinde kalıcı bir dengeye oturacaklardır. Şu anda bildiğimiz tek şey, bugünkü dengelerin kalıcı olamayacağıdır.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!