Opel'in gitmesi bize ne öğretti?

Güncelleme Tarihi:

Opelin gitmesi bize ne öğretti
Oluşturulma Tarihi: Aralık 23, 2000 00:00

Deniz SİPAHİOPEL'in Türkiye'deki üretimini durdurması adeta şok etkisi yarattı. Bizler montaj ağırlıklı olarak kurulan Opel'in daha fazla üretime dönük yeni yatırımlar yapmasını beklerken; tam aksi bir kararla karşı karşıya kaldık. Opel'in Türk ekonomisine getirdiği katkıyı; Ege Bölgesi'ne sunduğu fırsatları anlatmak istemiyorum. General Motors, Opel Türkiye ile kablo, koltuk kılıfı gibi büyük çaplı komponent ihracatının yolunu açtı. Ne yazık ki; üretimini artırıp Ford, Tofaş, Renault gibi ihracata dönük bir fabrika yerine bu piyasadan tamamen çekilmeyi, ithalata dönük bir büyümeyi tercih etti. Doğal olarak Egeli oda başkanları, işadamları tepki gösterdiler. Hatta Ege Bölgesi Sanayi Odası Başkanı Atıl Akkan, General Motors'un merkezine bir mektup yazarak kararın gözden geçirilmesini rica etti. Özellikle İzmir'de tüketicinin tercihinin Opel'den yana kullanılmaması yönünde telkinlerde bulunuldu. Bütün bu tepkileri ben duygusal, yorumları da sübjektif buluyorum. Dünya hızla değişiyor; rekabet her geçen gün zorlaşıyor. Ayakta kalacak birkaç otomotiv üreticisinden biri olarak gösterilen General Motors da makro planlar yapıyor, rakiplerine göre stratejiler üretiyor. Olaylara gerçekçi yaklaşmayan; geleceğe dönük tehlikeleri ve riskleri hesap edemeyen firmaların yaşama şansı artık bulunmuyor. Yabancı yatırımcılarla işbirliği yapanlar çok iyi bilir ki; kararlar hızlı alınır ve yarınlar düşünülenerek hareket edilir. Bizler kabul etmesek de, General Motors'un karar kendi içinde tutarlıdır. Opel, ithal araçlar arasında hala en fazla satan markadır. Opel'in Türkiye fabrikasını kapatması yabancı yatırımcıyı etkiler mi? Hayır... Birincisi bu tesis büyük ölçekli üretime dayalı değildir. İkincisi kapanma kararı Türkiye'nin genel durumuna göre alınmamıştır. * KARŞI karşıya kaldığımız durum bana göre farklı bir konu üzerinde yoğunlaşmamızı gerektiriyor. Gelecekte birçok firma bu tehlikeyle karşı karşıya kalacak. Hemen her sektörde üretimleri büyük ölçeklere varmayan ve ihracatı düşünmeyen firmalar, hiç beklemedikleri anda kapılarına kilit vurabilirler. Acı ama gerçek... Sağlam temellere dayalı yatırımları bulunmayan, uzun vadeli üretim stratejileri olmayan, iç pazarda olduğu kadar dışarıda da kendini kabul ettiremeyen ve marka olmayı başaramayan işletmeler bu finali yaşamak zorunda kalacaklar. Avrupa Birliği süreci Türkiye için hiç de kolay olmayacak. Açılmalar, kapanmalar, el değiştirmeler bir biri ardına olacak. Hayal kırıklıklarını, büyük mutlulukları aynı anda yaşayacağız. Ama sonunda evrensel düşünüp, yerel uygulamayı başaracağız. Bunu da hep birlikte yapacağız.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!