Nilgün Karataş: Kriz 2001'de denize girecek

Güncelleme Tarihi:

Nilgün Karataş: Kriz 2001de denize girecek
Oluşturulma Tarihi: Aralık 26, 2000 00:00

Nilgün KARATAŞ
Haberin Devamı

Asya krizinin etkilerinin silineceği ümidiyle bu yıla başlayan denizcilik sektörü, bu kez yeni yıla karamsar giriyor. Son 10 yıldır istenen gibi olmasa da önemli bir gelişim gösteren denizcilik sektörü, 10 milyon DWT'nu aşan kapasitesini daha da artırmayı planlarken, şimdi küçülme dönemini konuşur oldu.

Yılın ilk aylarını olumlu bir havada geçiren denizcilerin, yıl ortasında ham petrol fiyatlarının yükselmesi ve doların euroya karşı değer kazanmasıyla planları alt üst oldu. Gerçi sektör yıllardır yakındığı navlun sorunu bu yıl aşıldı, ama bu yıl yaşananlardan sonra beklenen sıçrama da yapılamadı. Deniz Ticaret Odası Meclis Üyesi Eşref Cerrahoğlu, 2000 yılında krizden çıkan sektörün 2001 yılında, özellikle ilk 6 aydan sonra yeniden krize gireceği beklentisinde. Cerrahoğlu'na göre, bunun en önemli sinyali ise ham petrol fiyatları ve dolardaki artış. Dünya ticaret hacminde 2001 yılında en az yüzde 2'lik bir düşüş beklendiğine dikkat çeken Cerrahoğlu, denizcilik sektörünün de bundan ciddi boyutlarda etkileneceği görüşünde. 2001 yılı beklentileri olumsuz olan Cerrahoğlu'nun tahminleri, hem dünya ticaretindeki daralmanın, hem de Türk ekonomisindeki dalgalanmaların sonucunda sektörün kapasitesinin yüzde 25 düşeceği yönünde. Rakamsal olarak ifade edildiğinde bu halen 8 milyon DWT olan denizcilik filosunun 5.5 DWT'na düşmesi anlamına geliyor. Bu da pazardan 2 milyar dolar pay alan yabancı bayraklı gemilerin payının artması demek.

AHIRKAPI SERBEST OLSUN

Denizcilerin gelinen bu noktada hükümetten beklentilerinin başında ihracatçı sektörler için acil önlem alınması yer alıyor. Endişe, sektörün pekçok özel sorunun önüne geçen ihracata ilişkin birşeyler yapılmazsa sıkıntıların büyüyeceği. ‘‘Türkiye'nin bugün en önemli sorunu enflasyon ve ihracattır’’ diyen Cerrahoğlu, dünya ticaretinde beklenen küçülmenin de hesaba katılarak bu konuya öncelik verilmesi gerektiğini kaydetti.

Denizcilerin yıllardır en çok üzerinde durdukları konulardan biri bankaların bu sektöre yeterince kredi vermemesi. Ancak mevcut durum nedeniyle bu konunun üzerinde pek durulmuyor. Ahırkapı'nın serbest bölge olması, büyük kamu kuruluşlarıyla uzun vadeli sözleşmeler yapılması gibi talepler sektör temscilcilerinin uzunca bir süredir dile getirdiği istekler. Bunun yanı sıra, tersanelerin yeterince kullanamaması da dikkat çekilen bir nokta.

3. dünya ülkelerine yöneldik

Deniz Ticaret Odası Meclis Üyesi Eşref Cerrahoğlu:

Son 10 yılda yaşadığımız gelişmeler bizi 12 DWTa ulaştırdı. Asya kriziyle 8 milyona düştük, şimdi de 5.5 DWT düşeceğiz. Filonun düşmesi bir yana yabancı bayraklı gemilere ödenecek döviz miktarı da 5 milyar dolara varacak. Tedbirlerin alınması şart. Yapılacak çok basit işler var, mesela TÜPRAŞ, Ereğli Demir Çelik, İskenderun Demir Çelik gibi kuruluşların armatörlerle uzun vadeli mukaveleler imzalaması lazım. Dünyanın her yerinde bu tip şirketler hep 10 yıllık mukaveleler yaparlar biz de ise bu iş seferlik. Bunu yıllardır anlatamadık, bu nedenle Türkiye'yi bıraktık artık üçüncü ülkeler arasında savaş veriyoruz. Gönül isterdi ki Yunanistan gibi filomuzun büyüklüğü 150 milyon DWT olsun, o zaman okyanusları kontrol edebilelim. Ama biz Türkiye'de uzun vadeli iş bulamadığımız, Türkiye'nin dış ticaretinden ümidi kestiğimiz için üçüncü ülkelere kaçtık.

Lojistik gelişim içinde

Son yıllarda adından söz ettiren lojistik sektörü, büyük sermayenin ve çok uluslu firmaların da ilgisiyle gelişimine devam ediyor. Gelişen teknoloji ve değişen iş anlayışlarından büyük katkı sağlayan sektörün bugünkü büyüklüğü 4 milyar dolar olarak tahmin ediliyor. Hedef ise rakamı katlayarak büyümek. Gerçi özel söktördeki durgunluk bu sektöre hemen yansıyor ama gelişiminin başında olan lojistik, hizmetlerini outsourche eden firmaların sayısının artmasıyla bunu telafi edebiliyor.

İnşaat, büyük depremi atlatamadı

Birkaç yıldır gerileme sürecine giren inşaat sektörü, bu yıl da aynı trendi devam ettirdi. Deprem sonrası beklenen hareketliliği bulamayan inşaat sektörü ve buna bağlı sektörler 2000'de önemli ivme kaybetti. Yılın ilk aylarında önemli düşüşler yaşayan bu sektörler, bahar aylarından itibaren canlanma beklerken 10 Nisan'da yayınlanan kararname ile belirsizliğe yönlendi. 10 Temmuz'a kadar ruhsat yasağı getiren kararname bu süreç içinoe yapı denetim kurullarının oluşturulmasını hedefliyordu. 10 Temmuz'da yayınlanan sigorta tebliği 6 ay ertelenmesine rağmen denetim kurulları ancak kasım ayından itibaren faaliyete geçebildi.

İzinlerin ve yapı yönetmeleiğinin gecikmesinin de etkisiyle inşaat sektöründe 10 ayda yüzde 11'lik düşüş yaşandı. Deprem konutlarının yapımı da sektörün kayıplarını karşılamaya yetmedi.

İnşaat sektörüne en büyük girdiği sağlayan çimento sektörü de benzer bir gelişim çizgisi gösterdi. Çimento Müstahsilleri Derneği'nin verdiği bilgilere göre, 1999 yılında üretimin yüzde 7.1, iç satışların 7.6 azaldığı sektörde, bu yılın ilk 9 ayında üretimde yüzde 0.9, iç satışlarda ise yüzde 5.2 düşüş görüldü. Sektörün moral bulduğu yer ise yüzde 27.7 artışın yaşandığı ihracat oldu.

İnşaat ve çimento da 2001'in yeni düzenlemelere uyum yılı olacağı belirtilirken, yine de bu yıla göre hareketli olması bekleniyor. Ancak, geçmiş yılların düzeyine ancak 2002'den sonra ulaşılması ümit ediliyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!