Kriz bir yılda her Türk'ün cebinden 860 dolar götürdü

Güncelleme Tarihi:

Kriz bir yılda her Türkün cebinden 860 dolar götürdü
Oluşturulma Tarihi: Kasım 22, 2001 02:04

Türkiye ekonomisinin 22 Kasım 2000'de yaşadığı, ve Şubat 2001'de ikinci ve daha büyük dalgası gelen kriz, bugün 1 yaşında. Zor geçen bir yıl, Türkiye'nin milli gelirini 71 milyar dolar azaltırken, her Türk vatandaşının cebinden de 860 dolar çaldı.

Bazılarına göre Türkiye'nin ‘en büyük’, bazılarına göre ‘en derin’ olan ekonomik kriz, birinci yılını doldurdu. Uluslararası Para Fonu (IMF) ile yaptığı stand-by anlaşması ve yürütülmekte olan programa rağmen dengelerin bozulduğunun ilk sinyalini veren Kasım krizinin üzerinden bir yıl geçmesine karşın, iç piyasa dinamikleri harekete geçmediğinden Türkiye hálá dış destekle ayağa kalkma yollarını peşinde. Krizle birlikte Türkiye'nin Gayrisafi Milli Hasılası 71 milyar dolar eriyerek 201 milyar dolardan, 130 milyar dolara, kişi başına geliri ise 860 dolar azalarak 3 bin 60 dolardan 2 bin 200 dolara indi.

Tarih 20 Kasım 2000, pazartesi: Dolar 683 bin 200, mark ise 298 bin 500 lira ile haftaya başladı. Borsa 682 puanlık kayıpla günü 11 bin 314 puandan kapattı. Bir süredir bankacılık sektörüne yönelik yapılan Kasırga Operasyonu'ndan duyulan rahatsızlık, ekonomik programa olan güveni sarsmaya başlayınca salı günü toplanan Liderler Zirvesi'nin ardından Başbakan Bülent Ecevit, ‘‘Tedirginlik ve belirsizlik havası var. Bu da hiç yoktan ekonomimize zarar veriyor. Bu da hiç yoktan ekonomimize zarar veriyor. Oysa ekonomi çok iyi durumda’’ açıklamasını yaptı. Ancak yetmedi, bir gün sonra ekonomi zirvesinden yapılan ortak açıklamalar da piyasaları tatmin etmeyince, 22 Kasım 2000 tarihi, ‘‘iyi-kötü krizsiz bir yılı geride bırakıyoruz’’ beklentilerinin gerçekleşmesine izin vermedi.

Piyasalara panik havası hakim oldu. Gecelik faizler yüzde 250'ye çıktı, yabancı yatırımcılar ellerindeki bonoları satıp, hızla dövize döndü. Merkez Bankası piyasaları sakinleştirebilmek için bir günde 1.5 milyar dolar satmak zorunda kaldı. Yılın başlangıcında düşen faizler, enflasyonda istendiği oranda olmasa da kaydedilen gerileme, tehlike sınırlarındaki dış açık rakamlarına, bankaların açık pozisyonlarına rağmen umut veriyordu. Ancak kasım ayı, Türkiye için ne zaman biteceği bilinmeyen bir kriz döneminin başlangıcı oldu. Gelişmeler ve söylentiler önce yabancı yatırımcıyı etkiledi. Buna bazı yabancı bankaların Türk bankalarına krediyi kestiğine ilişkin söylentiler, bankaların açık pozisyonlarını yıl sonunda kapatmak zorunda oluşları da eklenince, döviz ve TL sıkışıklığı bir anda piyasaları esir aldı. Dövize olan talep de patladı.

ATLATTIK MI?

Bu olayların üzerinden tam bir yıl geçti. ‘‘Kaynak geliyor’’ haberleriyle son bir haftadır yaşanan iyimserlik havası, dövizdeki düşüş ve borsadaki yükseliş moralleri biraz yerine getirdi. Ancak hálá hiç kimse ‘‘Türkiye krizi atlattı’’ deme cesaretine sahip değil. Kasım 2000'de başlayan kriz Şubat 2001'de yaşanan krizle birlikte sadece ekonomik programın değişmesine değil, tüm sektörlerde ağır tahribatlara yol açtı.

Altınok: Bir yılda 660.7 trilyon topladık

Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) kapsamında faaliyet gösteren bankaların el konulduğu sıradaki kredi alacaklarından, son bir yıl içinde toplam 660.7 trilyon lira tahsilat sağlandı.

TMSF bankaları Ortak Yönetim Kurulu Başkanı Tevfik Altınok, geride 2 katrilyon 815 trilyon liralık daha alacak bulunduğunu açıkladı. Altınok, göreve başlamalarından bu yana geçen bir yılı Hürriyet'e değerlendirdi.

Bir yıl önce göreve geldiklerinde, sayısı 13 olan Fon bankalarından, bugüne kadar 440.5 milyon dolar tahsil ettiklerini kaydeden Altınok, tahsil edilemeyen 2.8 katrilyon liralık alacak dosyalarını ise yeni kurulan Tahsilat Birimi'ne devrettiklerini açıkladı. Altınok, ihtilaflı banka alacaklarını, ‘sulhen’ çözmeye öncelik verdiklerini ve bu alanda büyük adımlar attıklarını belirtti.

Bir yılda neler oldu?

Son bir yılda yaşanan iki ekonomik krizin ardından yapılan reformlar ve dış destekle ayağa kalkmaya çalışan Türkiye ekonomisinde, o günden bu yana yaşananlar özetle şöyle oldu:

EKONOMİ YÖNETİM DEĞİŞTİ:

Geçen yıl Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Recep Önal, Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel, Hazine Müsteşarı Selçuk Demiralp, BDDK Başkanı Zekeriya Temizel'di. Bugün ise bu isimlerin yerinde sırasıyla Kemal Derviş, Süreyya Serdengeçti, Faik Öztrak ve Engin Akçakoca oturuyor.

YENİ PROGRAM DEVREDE:

Dönemin Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel'in 9 Aralık 1999 tarihinde açıklayarak büyük destek aldığı programının yerini, 14 Nisan 2001 tarihinde Devlet Bakanı Kemal Derviş tarafından açıklanan program aldı.

KUR DALGALANDI:

İlk yılını tamamlamasına bir ay kala ciddi bir sınavdan geçen para ve kur politikası 2001 yılında çöpe atıldı. Birkaç ay sonra baş gösteren ikinci krizin ardından 22 Şubat 2001'de kur serbest bırakılarak, dalgalı kur sistemine geçildi.

BORSA ANCAK TOPARLANIYOR:

2000 yılını dolar 675 bin, mark 321 lira ile bitirdi. İMKB-100 endeksi yılın son işlem gününde 9 bin 437 bin lira oldu. Bugün ise, doların 1 milyon 500 bin liranın altına inmesi, borsanın da 12 binlere yükselmesi moral verici gelişmeler olarak kabul ediliyor.

ENFLASYON ESKİSİ GİBİ:

‘‘Türkiye enflasyonu yeniyor’’ sloganıyla mücadele edilen enflasyonun yıl sonunda TEFE'de yüzde 20, TÜFE'de ise yüzde 25 olması hedeflendi. Ancak TEFE yüzde 32.7, TÜFE'deki yüzde 39 olarak gerçekleşti. Yine de 2000 yılı enflasyon 1986 yılından bu yana en düşük seviyede gerçekleşti. Bu yıl ise enflasyon daha ekim ayında yüzde 80'leri aştı.

DARALDIK:

ÊYüzde 4.5 olarak hedeflenen büyüme hedefi 2000 yılında yüzde 6.1 olarak gerçekleşti. Bunda uygulanan mücadele programına karşın devletin kemerleri sıkmayıp harcamalarını yüzde 7.1 artırması, düşen faiz oranların cazibesine kapılan tüketicinin harcamalarını 6.4 artırması etkili oldu. Ancak daralma sürecine giren ekonomi bu süreçten henüz çıkamadı. Yüzde 3 küçülme hedeflenmişti, ancak bu rakamın yıl sonunda yüzde 7'leri aşacağı bekleniyor.

REEL SEKTÖR DİPTE:

Mali sektörde başlayan krizin etkisinden bir türlü kurtulamayan reel kesimde önce üretim geriledi. Yaşanan yüksek oranlı devalüasyon sonrası ihracat umut oldu. Ama DİE (Devlet İstatistik Enstitüsü) verilerine göre eylül ayında sanayi üretim endeksi bir önceki yıla göre yüzde 9.2 geriledi. Küçülerek krizden kurtulamayan, pekçok işletme ise kapanma yolunu seçti.

BEYAZ YAKALILAR SOKAKTA:

Bunların sonucunda işsizliğin boyutları da ciddi seviyelere yükseldi. DİE verilerine göre Türkiye'deki işsiz sayısı 1.5 milyon civarında. Ancak krizle birlikte, başta bankacılar olmak üzere pekçok beyaz yakalının işsiz kalışı, yani eğitimli işsizlerin sayısındaki artış önemli bir sıkıntı.

DAHA DA FAKİRLEŞTİK:

Önce devalüasyon, ardından artan işsizlik ve yapılan zamlarla Türk insanın alımgücü giderek eridi. Kişi başına düşen milli gelir de 3 bin dolar seviyelerinden 2 bin dolara geriledi.

KAMU BANKA ZENGİNİ:

Mali sisteme dönük operasyonlar, el konulan bankaların sayısını da artırdı. Krizin ilk faturası Halit Cıngıllıoğlu’na ait Demirbank'a çıktı ve bankaya 6 Aralık 2000 tarihinde Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından el kondu. 2000 yılı başında Fon'daki banka sayısı 8 iken, şimdiye kadar devredilen banka sayısı 18'e ulaştı. Ancak yapılan birleştirme ve satışların sonucunda Fon'daki banka sayısı yine 8'e geriledi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!