Kıskanırım

* * *

Beşikte yatan kuzundan
Hem oğlundan hem kuzundan
Ben seni senin gözünden
Sakınırım kıskanırım

Ozan Ali İzzet Özkan’ın dizeleri… Zeki Müren yorumuyla dinlemenizi öneririm.
Ancak buradaki öylesine güçlü bir sevgi ve sahiplenme ki, sevdiğini sevdiğinden ve hatta kendisinden bile kıskanıyor.
Psikolog bir arkadaşımla sohbet ederken, fonda çalan şarkının sözlerine dikkat kesildik ve “Böyle bir vaka gelse hemen tedaviye alırız” dedi.
Böylesi bir sevgi ve kıskançlık kimseye mutluluk getirmez…
Geçen hafta yazdığım ‘Kıskançlık Zehri’ yazıma o kadar çok tepki geldi ki… Fırsatını bulursam birkaç tanesine yer vermek isterim. İşlerini, hayatlarını ve hatta eşlerini değiştirmek zorumda kalanlar vardı aralarında. Pek çoğu kıskançlıkla nasıl mücadele edeceğini bilemiyordu. Kardeşinden kendisine yönelen kıskançlık nedeniyle bütün hayatı suçluluk duygusu ve bir adım geride durayım önlemiyle geçmiş insanlar vardı.
İnsan kendinden yanadır hep. Böyle olması da son derece normaldir.
İyi olanı önce kendisi için istemesi de doğaldır. Söz konusu ‘iyi olan’ bir başkasına gidince bunu kıskanması da doğaldır.
İşin sırrı, bu duygu belirdiği an, onu bertaraf etmeyi bilmekte.
Bu da belli bir zihinsel ve duygusal olgunlukla mümkün ancak.
Uzakdoğu öğretilerinin pek çoğu, kıskançlığın insan doğasında olduğunu kabul eder ve terbiyelerden biri de o duyguyu yok etmeye yöneliktir.
Şiirdeki gibi kıskançlığınız patolojik bir hale gelmeden, onu yenmeye bakın.

Köpekler de kıskanıyor

BBC’de köpeklerin de insanlar gibi kıskançlık duygusuna sahip olduğuna dair bir araştırmaya yer verildi.
California’da yapılan bir araştırmada, kıskançlığın sadece insanlara özgü olmadığına, köpeklerin de kıskandığına işaret edilmiş. Söz konusu deney, köpekler üzerindeki ilk kıskançlık araştırmasıymış.
Bilim insanları, sahipleri oyuncak köpekleri sevdiğinde, köpeklerin kıskançlık belirtisi gösterdiklerini tespit etmiş.
Pek çok köpek sahibi, bunu zaten biliyor olabilir.
Yazıda kıskançlığın ‘sosyal üçgen’de tezahür eden karmaşık bir duygu olduğu belirtilip, ‘mütecavüzün’ (istismar eden) önemli bir ilişkiyi tehdit etmesi durumunda ortaya çıktığı anlatılıyor. Altı aylık bebeklerin kıskançlık gösterdiği araştırmayı temel alan deney kapsamında, 36 köpeğin evlerindeki davranışları izlenmiş. Köpekler, sahipleri çok gerçekçi görünen oyuncak köpekleri severken görüntülenmiş.
Köpeklerin dörtte üçünden fazlası, oyuncak köpekleri sevdikleri anda sahiplerini itiyor ya da onlara dokunuyor.
Köpekler, sahiplerini oyuncak köpeklerden, diğer nesnelere kıyasla üç kat daha fazla kıskanmış. Bu hayvanlardan üçte biri sahibiyle oyuncak köpeğin arasına girmeye çalışırken, dörtte biri de oyuncak köpeğin üstüne atlamış.
California Üniversitesi'nden Prof. Christine Harris, "Araştırmamız, köpeklerin sadece kıskançlık göstermekle kalmayıp sahibiyle rakibi arasındaki ilişkiyi de bozmaya çalıştığını gösterdi" diyor.
Yazıda dehşete düşüren bilgi ise şu: Kıskançlığın birçok kültürde, en yaygın üçüncü cinayet nedeni olduğu belirtiliyor.

6 aylık bebekle oyuncağın rekabeti

TEKSAS Üniversitesi 2012 yılında yaptığı bir araştırmada 6 aylık bebeklerin de kıskançlık gösterdiğini tesit etmişti.
Söz konusu araştırmada 6 aylık bebekler, annelerini oyuncak bebeklerden kıskanmıştı.
Dediğim gibi bu duygu doğamızda var.
Özellikle kendi ilişkimizi tehdit altında hissettiğimizde, bu duygu ortaya çıkıyor.
Bebekler ve köpekler üzerindeki deneylerin bize gösterdiği sonuç bu.
İlk tepkiler sahip olduğumuz, bizim olduğunu düşündüğümüz kişinin dikkatini çekmeye yönelik. Bunu başarsak da başarmasak da ardından gelen tepki, diğer üçüncü kişiyle arasını bozmak olabiliyor.