İstanbul finans Merkezi olursa istihdam 450 bini bulur

Güncelleme Tarihi:

İstanbul finans Merkezi olursa istihdam 450 bini bulur
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 27, 2010 16:53

Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince, İstanbul'un uluslararası finansal merkezi olmasına ilişkin strateji ve uygulama planının hayata geçirilmesi halinde sektörde istihdamın 450 bin kişi, şube sayısının 25 bin adet olabileceğini bildirdi.

TBB'nin 53. genel kurul toplantısında “Ekonomik gelişmeler ve bankacılık sistemi” konulu bir konuşma yapan Özince, kriz sonrasında uluslararası düzenlemelerin kredi piyasasını çok daha fazla disipline edeceğini, bunu sadece bankacıların değil reel sektörün ve tüm kredi kullananların da dikkate alması gerektiğini, düzenlemelerin olası yansımaları arasında sermayenin daha pahalı hale gelmesinin de bulunduğunu belirtti.

Uluslararası düzenlemelerin gelişmekte olan ülkeler ile sermayenin kıt ve aracılık maliyetlerinin yüksek olduğu Türkiye'yi olumsuz etkilemesinin muhtemel olduğuna dikkati çeken Özince, düzenlemelerin ihtiyatlı bir yaklaşımla izlenmesi, ekonomi ve bankacılığa olan uzun dönemli etkilerinin doğru analiz edilmesi gerektiğini söyledi.

Küresel krizden ilk aşamada ciddi etkilenen Türkiye ekonomisinde toparlanmanın kısa sürede başladığını, finansal sektörün başarılı performans izlediğini vurgulayan Özince, bankacılık sektörünün büyümeye devam ettiğini, mevduat, kalkınma ve yatırım bankalarının toplam aktiflerinin ilk çeyrek itibariyle geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 14 büyüyerek 826 milyar lira olduğunu hatırlattı.

“TAHSİLİ GECİKMİŞ ALACAKLARIN KREDİYE ORANI YÜZDE 5'E DÜŞTÜ”

Sektörün hem kamuya hem reel sektöre finansal destek sağlamayı aralıksız sürdürdüğünü vurgulayan Özince, kredi riskinin beklenenden daha düşük kaldığını, tahsili gecikmiş alacakların kredilere oranının 2009 sonunda yüzde 5,7'ye yükseldikten sonra Nisan sonu itibariyle yüzde 5'e düştüğünü ifade etti.
Türkiye'de bankacılık sisteminin 2009 yılını güven içinde geçirdiğini, kamuya sorun yaratmadığını, yük olmadığını ifade eden Özince, sermaye yeterliliği oranı kredi hacminin daha da büyümesini destekleyecek düzeyde olan sistemin, aynı risk yapısında ve sermaye yeterliliği yüzde 12 olmak koşuluyla 300 milyar liranın üzerinde yeni riskler alabilecek durumda olduğunun altını çizdi.

Özince, sektörün 2009'da hem yurt içinde hem yurt dışında Türkiye'nin başarı hikayesi olarak anlatıldığını ifade etti.

“ÇALIŞAN SAYISINDA 174 BİN 500 KİŞİYLE REKOR KIRDI”

Sektörün bu dönemde istihdamını da artırmaya devam ettiğini vurgulayan Özince, “Sektör, çalışan sayısında 2010 Mart sonunda 174 bin 500 kişiyle rekor kırdı. Ben bu kürsüde üzüntüyle krizde sürekli 50 binin üzerinde çalışan kaybettiğimizi söylemiştim. Şimdi böyle zor bir dönemde sektörümüz istihdamda bütün dönemlerin en yüksek seviyesine geldi. Bu çok memnuniyet verici” dedi.

İstanbul'un uluslararası finansal merkezi olması projesine de değinen Özince, TBB'nin talebinin, Yüksek Planlama Kurulu tarafından kabul edilen “strateji ve uygulama planının” kısa sürede uygulamaya geçirilmesi olduğunu vurguladı.

“TOPLAM AKTİFLER 2,9 TRİLYON DOLAR İLE 5 KATINA ULAŞABİLİR”

Planda yer alan ve uzunca süredir gündemde olan öneriler uygulandığı takdirde daha büyük bir finansal sektör ve ekonominin mümkün olabileceğini belirten Özince, şöyle devam etti:

“Gelişmekte olan ülkeler ve AB verileri dikkate alındığında, kişi başına gelirin 20 bin dolar olacağı varsayımı altında,, bankacılık sektörünün toplam aktiflerinin 2,9 trilyon dolar ile bugünkü seviyesinin 5 katına ulaşması mümkün olabilecektir. Bu durumda kredilerin GSYH'nın yüzde 100'üne ulaşacağı tahmin edilebilir. Nüfusa oranla çalışan ve şube sayısının AB ortalamalarına yakın olması baz alındığında, bankacılık sektöründe istihdamın 450 bin kişi, şube sayısının ise 25 bin adet olması beklenmelidir. Bu durumda nüfusa göre yaklaşık olarak bir banka çalışanı 150 kişiye, bir şube ise 3.000 kişiye hizmet verebilecektir.”
Düzenlemelerle ilgili son 10 yıldaki gelişmelere TBB'nin önemli ölçüde katkı sağladığını, başta BDDK olmak üzere devlet otoritesinin bu konuda son derece olumlu yaklaşım sergilediğini dile getiren Özince, “Türkiye'nin gerçeklerinden ötürü bazı konularda sistemimiz bizim bazı taleplerimizi karşılayamamışsa da genel konularda tam mutabakatımız vardır. Herhangi bir konuda bizim görüşümüz, değerlendirmemiz ihmal edilmemiştir. Biz hiçbir şekilde endişe içinde değiliz” dedi.

“ÜLKEMİZ BAŞARILI BİR DURUŞ SERGİLEDİ”

Birçok Avrupa ülkesinde tasarruf bankaları ile ticari bankalar arasında birbirlerini suçlayıcı tarzda çatışma olduğuna dikkati çeken Özince, “Bizim ne
sektörümüz içinde ne de sektör ile otorite ve ekonomi yönetimi arasında böyle hiçbir sorunumuz yok” dedi.

Küresel ekonominin karşılaştığı en ciddi test olan yakın dönem gelişmelerin geride bıraktığı en önemli yansımasının gelişmiş ülkelerin finansal sektörlerinde yaşanan felç ve kamu dengelerindeki bozulma olduğunun altını çizen Özince, şunları kaydetti:

“Gelişmelerin bundan sonraki seyri, az sayıda faktöre bağlı hale gelmiştir. Bunlar finansal krizin nihai faturasının büyüklüğü, finansal sektöre ilişkin düzenlemeler, küresel büyüme hızının seyri, faiz oranlarının düzeyi, hükümetlerin bütçe politikaları ve reform çalışmalarıdır. Hükümetimizin, BDDK'nın, Merkez Bankasının ve ilgili diğer kurumların sağduyulu yaklaşımı sayesinde gerek krizin en ateşli zamanındaki önlemler, gerekse çıkış stratejilerinin açıklanmasıyla şu ana kadar ülkemiz başarılı bir duruş sergilemiştir. Bu dönemde bankalarımız ve müşterileri de iyi bir sınav vermiş, güvenin ve istikrarın korunmasına önemli katkı sağlamışlardır. Basiretli yönetim anlayışının ve ihtiyatlı yaklaşımın bir kez daha faydasını gördük.”
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!