IMF: Mükemmel ilerlediniz sağlam temel için yürüyelim

Güncelleme Tarihi:

IMF: Mükemmel ilerlediniz sağlam temel için yürüyelim
Oluşturulma Tarihi: Şubat 13, 2005 01:34

IMF Birinci Başkan Yardımcısı Anne Krueger, Stanford Ekonomik Politikalar Araştırmalar Enstitüsü'nün düzenlediği "Ekonomi Zirvesi"nde Türkiye ve Brezilya'yı örnek gösterdi. Türkiye için "mükemmel ilerledi" nitelemesi yapan Krueger, "Sağlam temele oturmak için daha yolumuz var" dedi.

ULUSLARARASI Para Fonu (IMF) Birinci Başkan Yardımcısı Anne Krueger, reformlarını tamamlamadan terk eden geçmiş siciline rağmen, Türkiye'nin son dönemde gösterdiği ilerlemeyi "mükemmel" olarak niteledi. Kruger, "Kaydedilen gelişimin umduğumuz kadar sağlam olduğunun kanıtlanması için almamız gereken biraz daha yol var" dedi.

DALGALI KURUN ROLÜ:

Stanford Ekonomik Politikalar Araştırmalar Enstitüsü tarafından düzenlenen Ekonomi Zirvesi’ne katılan Krueger, "Küresel Ekonomi Ne Kadar İstikrarlı" başlıklı konuşmasını Brezilya ve Türkiye’ye ayırdı. Krueger, Türkiye’de 1999 ve 2000'deki krizler sonrasında uygulamaya konan reformların IMF programıyla desteklendiğine dikkat çekti. Krueger, "Burada da dalgalı kur, hızlı ayarlamayı mümkün kılan etken oldu. Birbiri ardına gelen hükümetler, reform programına etkileyici katılım gösterdi. Sonuç olarak, son dönemdeki dikkate değer gelişim ortaya çıktır" diye konuştu.

KRİTİK ROL:

Güçlendirilmiş mali politikaların, aynı Brezilya’da olduğu gibi Türkiye’nin makroekonomik çerçevesinde de bir köşe taşı olduğunu belirten Krueger, "İki durumda da, güçlü mali kontroller hızlı büyüme ve enflasyonun düşüşü için gerekli koşulları yaratmada kritik rol oynadı" dedi.

ENFLASYON BAŞARISI:

Krueger, "Türkiye'de enflasyon sadece üç yıl önceki yüzde 70’lerden bugün yüzde 10’un altına indi. 1960’lardan bu yana enflasyon ilk kez tek haneli rakama düştü" diye konuştu. Geçen yıl büyümenin yüzde 8’e yaklaştığını anımsatan Krueger, "Bu, hızlı büyüme gözlenen art arda üçüncü yıl oldu. Bu üç yıllık periyod boyunca büyüme ortalaması yüzde 7’nin çok az altında kaldı" dedi. Krueger, bankacılık sektöründe iç finans sistemini güçendiren kritik yapısal reformlar gerçekleştirildiğine dikkat çekti.

DAHA YOLUMUZ VAR:

Krueger şöyle evam etti: "Türkiye, çok şey başardı. Ancak şu ana kadar kaydedilen gelişimin umduğumuz kadar sağlam olduğunun kanıtlanması için almamız gereken biraz daha yol var. Ekonomiyi sağlam bir temele oturtmak için, mevcut politikalara birkaç yıl daha bağlı kalmak gerekiyor. Düşüşe rağmen dış borç hálá GSMH’nin yüzde 60’ı. Ve net kamu borcu halen GSMH’nin yaklaşık yüzde 70’i oranında. Bunun büyük bir kısmı dövize endeksli veya döviz, ya da çok kısa vadeli faize bağlı durumda. Bu da döviz kuru ya da faiz oranlarındaki hareketler karşısında son derece duyarlı konumda bulunmasına neden oluyor."

ŞOKLARA DAYANIKLI:

Anne Krueger, birçok ülkede enflasyonun düşürülmesinde başarı sergilenmesine rağmen, bunun yararlarının, en çok, yüksek enflasyon ve ekonomik istikrarsızlık siciline sahip olan Türkiye ve Brezilya'da görüldüğünü belirtti ve uygulanan yeni politikalarla bu iki ülkenin de şoklar karşısında daha güçlü hale geldiğini ifade etti.

Türkiye'de 19 milyon yoksul var

BAŞBAKAN
Yardımcısı Abdüllatif Şener, Türkiye'de 1 milyon kişinin mutlak yoksulluk, 18 milyon kişinin de göreli yoksulluk içinde bulunduğunu açıkladı. Şener, önceki günkü Ekonomik Koordinasyon Kurulu'nda ana konunun yoksullukla mücadele olarak seçildiğini söyledi. Yoksul kavramını da açıklayan Şener, Türkiye'de "mutlak yoksulluk" yani gıda yoksulluğu ve "göreli yoksulluk" yani gıda ve gıda dışı yoksulluk bulunduğunu belirterek şöyle dedi: "Türkiye'de nüfusun yüzde 1.35'nin mutlak yoksulluk içinde olduğu saptanmıştır. Bu yaklaşık 1 milyon (926 bin) kişidir. Bir ülkede ortalama refah düzeyinin altında bulunan göreli yoksulluk kavramı içine girenlerin oranı nüfusun yüzde 26.96'sını oluşturmaktadır. Yani 18 milyon kişiyi kapsamaktadır. DİE verilerine göre, yoksulluğu artıran etkenler içinde, hane halkı büyüklüğü ve eğitimsizlik başta gelmektedir. Yüksekokul bitirenlerin yüzde 4'ü, daha alt eğitim alanların ise yüzde 41 yoksulluk kavramı içinde telaffuz edilmektedir. Yoksulluğu en fazla olduğu sektörler ise inşaat ve tarım kesiminde çalışanlar olarak tespit edilmiştir."

Toplam ekonomik performans ve gelir dağılımı dikkate alınmadan yoksulluğa çözüm bulunamayacağını vurgulayan Şener, DİE'nin verilerine göre gelir dağılımında bozulan sürecin iyileşmeye doğru yol almakta olduğunu söyledi.

Şener, DİE'nin Türk insanın mutlu olup olmadığına ilişkin yaptığı son ankette, nüfusun yarıdan fazlasının mutlu olduğuna dair çıkan sonuç ve kendisinin mutlu olup olmadığına ilişkin soru üzerine, "Halk mutluysa, ben de mutlu olurum" dedi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!