Halk bize karşı öfkeli

Güncelleme Tarihi:

Halk bize karşı öfkeli
Oluşturulma Tarihi: Aralık 22, 2001 01:47

Başbakan Yardımcısı ve Anavatan Partisi (ANAP) Genel Başkanı Mesut Yılmaz, halkın, hükümeti oluşturan siyasi partilere karşı büyük bir öfke içinde olduğunu söyleyerek, ‘‘Bu, haklı bir öfkedir. Ama öfkeyle gidilecek bir yer, alınacak hiçbir olumlu sonuç yoktur. Günümüz öfke değil, sağduyu günüdür. Karanlığa yöneltilen milyonlarca kızgınlıktansa, karanlığa karşı tek bir lamba yakmak daha yararlıdır’’ dedi.

Yılmaz, Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) üyeliğine karşı olanların, daha iyi olduğuna inandıkları bir perspektifi mutlaka ortaya koymak zorunda olduklarını söyleyerek, ‘‘AB'ye girdikten sonra parçalanan bölünen ekonomik sıkıntıya düşen hiçbir ülke yoktur. Bu bir tesadüf değildir’’ dedi. Yılmaz, AB'nin Türk kamuoyunu rahatlatması için başta Yunanistan ve Kıbrıs olmak üzere, Türkiye'yi ilgilendiren konularda objektif ve inandırıcı olması gerektiğinin de altını çizdi.

TÜSİAD'ın Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplantısında kapsamlı bir konuşma yapan Yılmaz, halkın siyasetçiye duyduğu öfkeden sözederken, ancak öfke yerine ‘‘karanlığa bir lamba yakılmasını’’ önerdi. AB üyeliğine karşı çıkan çevreleri sert dille eleştiren Yılmaz'ın değerlendirmeleri şöyle:

BÜYÜME REKORU

Türkiye ekonomik programın gereklerini, idari reformla birlikte gerçekleştirebilirse ve AB Ulusal Program'da yer alan kısa vadeli taahhütleri 2002 yılında başarıyla tamamlayabilirse, 2003 yılında dünyanın en hızlı büyüme rakamına ulaşan ülkesi olacaktır. Bu bizim değil, uluslararası finans kuruluşların görüşüdür. Makro dengeler yerine oturmaya başladı. Son aylarda Türkiye uzun bir zamandan beri sürekli birlikte değerlendirildiği Arjantin'den net bir şekilde ayrı tutulup daha üst bir kategoride, geleceğine güven duyulan ülkeler kategorisinde değerlendirilmeye başlamıştır. Türkiye'ye önemli miktarda dış kaynak girişinin garantiye alınması, bu yaklaşımın sonucudur.

IMF ile sözleşmenin temelinde, faiz dışı fazla hedefi yatmaktadır. 2002 bütçesinde faiz dışı fazlanın bu şekilde hedeflenmesinin altında kritik bir gerçek yatmaktadır. IMF bu hedefin tutturulmasının, Türkiye'ye açtığı kredilerin geri dönüşünün garantisi olarak görmektedir. Bu hedefin tutturulması halinde yabancı yatırımcılar için Türkiye cazip bir ülke haline cazip bir ülke haline gelecektir.

2003'de dünyanın en hızlı büyüyen ülkesi haline gelmememiz için aslında hiçbir neden yoktur. Eğer akıllı politika izlersek AB üyelik sürecini hızlandırarak, ekonomik gelişme için toplumu ateşleyecek olumlu bir atmosfer yakalabilirsek, bu Türkiye için gerçekçi bir hedeftir. İdari reformları gerçekleştirerek, kamu harcamalarını azaltabilir ve buradan sağlanacak kaynakları ekonomik krizin aşılması için kullanma imkanını yakalayabiliriz. Siyasi Partiler Yasasını ve seçim kanunlarında yapılacak değişimleri de krizden çıkış için psikolojik destek noktası olarak kullanabiliriz.

AB'ye girip refahı azalan ülke yok

Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, Avrupa Birliği'ne (AB) tam üyelikle ilgili şu değerlendirmeyi yaptı: ‘‘AB'ye girdikten sonra hiçbir ülkenin parçalanmamış bölünmemiş ve refah azalmasına uğramamış olması, bir tesadüf değildir. Bir zamanlar bizimle benzer şartları ve sosyoekonomik durumları taşıyan birçok ülke AB üyeliği yoluyla bugün daha güçlü ve daha müreffeh hale gelmiştir. Tarih boyunca büyük devletler kategorisinde yer alan bazı ülkelerin bu tür soruları olmadığı halde tek başlarına kalmaktansa birliği tercih etmeleri bir fedakarlık sonucu değil, tam tersine daha büyük bir birlikteliğini nimetlerinden yararlanmak içindir. AB'nin bir çekim merkezi olmasının asıl sebebi budur.’’

Arjantin'den farkımız faiz dışı fazlamız

Türkiye ile Arjantin'i farklılaştıran en önemli hususun 2002 bütçe hedeflerindeki farklılıklar olduğunu belirten Mesut Yılmaz, şöyle konuştu:

‘‘Arjantin yüzde 2'li faiz dışaı fazla (FDF) ile yetinirken, Türkiye, yüzde 6.5lik FDF'yi hedefliyor. Arjantin kendisine yapılan bütün telkinlere rağmen, yüzde 2 lik FDF hedefinde ısrar ederek fedakarlığa yanaşmamıştır.’’
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!