Güvenlikte parmak izinin yerini damar tanıma sistemleri alıyor

Güncelleme Tarihi:

Güvenlikte parmak izinin yerini damar tanıma sistemleri alıyor
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 19, 2009 00:00

Türkiye’de büyüklüğü 400 milyon dolara ulaşan elektronik güvenlik sistemlerinin kriz yılında bile yüzde 20 büyüme planları yaptığını açıklayan Sensormatik Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Uzelli, yeni dönemin teknolojisini ‘damar tanıma sistemleri’ olarak açıkladı. Yaygın olarak uygulanan parmak izinde kopyalanma sorununun çıkması üzerine, bu sistemin geliştirildiğini belirten Uzelli, ATM’lerden kişisel bilgisayarlara kadar parmak tanıyan sistemlerin gelişeceğini söyledi.

Haberin Devamı

ELEKTRONİK güvenlikte en hızlı gelişen alanlardan biri biyometrik sistemler. Bunların en bilineni ve uzun zamandır kullanılanı da parmak izi. Güvenlik Endüstrisi Sanayi ve İşadamları Derneği Başkanı ve sektörün önde gelen firmalarından Sersormatik’in Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Uzelli, yakında parmakların yerini damarlara bırakacağını açıkladı. Sektörün gelişimi ve yeni teknolojiler hakkında bilgi veren Uzelli, şu anda üzerinde çalıştıkları konunun damar tanıma sistemleri olduğunu belirtti. Günümüzde parmak izi okuyan sistemlerin çok yaygın olarak kullanılmasına karşın, kopyalanma riski bulunduğuna dikkat çeken Uzelli, insanların birbirine benzemeyen parmak damar yapısının çok daha güvenli bir sistem olarak görüldüğünü aktardı. Uzelli, özel bir alıcı sayesinde parmak damar tanıması yapılabildiğini, bunun ATM’lerde, bilgisayarda kullanımının mümkün olduğunu anlattı.
Elemanlı güvenlik çok büyük
Ayrıca sektöre ilişkin sorularımıza da yanıt veren Uzelli, “Güvenlik sektörünü öncelikle ikiye ayırmak gerekiyor” derken, şöyle konuştu: “Sektörün şu andaki mevcut büyüklüğü 6 milyar dolar civarında. Bunun büyük bölümünü elemanlı güvenlik hizmetleri oluşturuyor. Elektronik
güvenlik sistemleri ise hızla gelişiyor. Bu sektörün en büyük olduğu ülke ABD, bizim ülkemizde de gelişiyor.”
Bölgesinde 4’üncü ülke
Türkiye’de elektronik güvenlik sektörünün 400 milyon dolarlık bir büyüklüğe ulaştığını belirten Uzelli, bu rakamın da Türkiye’yi bölgesindeki 4’üncü ülke yaptığını açıkladı. Uzelli’nin verdiği bilgiye göre, bu rakam kapalı devre televizyon sistemlerinden ürün gözetleme sistemlerine, geçiş kontrol sistemlerinden, yangın ve hırsız ihbar sistemleri ve biyometrik sistemlere kadar tüm elektronik güvenlik sistemlerini kapsıyor. Türkiye’de güvenlik sektörünün iyi bir gelişim içinde olduğunu aktaran Uzelli, “Teknik olarak çok gelişmiş durumdayız. Sistemleri çok iyi entegre edebiliyoruz, kullanım alanlarını genişletebiliyoruz. Türkiye teknoloji üretmektense iyi kullanan bir ülke” dedi.
Yüzde 20 büyüme hedefi
İçinde bulunulan kriz döneminden güvenlik yatırımlarının da bir miktar etkilendiğini dile getiren Uzelli, şunları dile getirdi: “Elektronik güvenlik sektöründe 1400’e yakın firma var. Ancak ürün tedarik eden firma sayısı 100’ü bulmaz. Sektör, yaşanan son ekonomik gelişmeler nedeniyle 2009 büyüme beklentisini yüzde 20’ye çekti. Ancak 2010 yılı sonrasında yaklaşık 600 milyon dolar hacme ulaşacağı tahmin ediliyor.”

Haberin Devamı

Kameralar sadece izlemiyor, ne istersen sayıyor

Haberin Devamı

BUNDAN 10 yıl önce daha çok bankacılık, askeri ve kurumsal yapılarda kullanılan sistemler artık her işyerinde, hatta evlerde kullanılıyor. Bunları anlatan İbrahim Uzelli, işin güvenlik sınırlarını çoktan aştığını da dikkat çekti. Çünkü sistemler geliştikçe, kullanım alanları da artıyor. Örnek olarak kamerayı gösteren Uzelli, bunu şöyle anlattı:
Artık kameralar sadece güvenlik amacıyla değil, kişi ya da araç saymak için kullanılabiliyor. Gelişen teknoloji sayesinde akıllı algılamalar yapılabiliyor.
Geçen aracın üzerinden bir şey düştü mü, yangın mı çıktı gibi soruların yanıtları, analitik yazılımlar sayesinde kameralarla takip edilebiliyor.
Perakende sektöründe en büyük sıkıntı kayıptır. İzleyerek kaybın nerden kaynaklandığını bulduğumuz gibi, işin daha gelişmesi için ölçümler de yapabiliyoruz.
Kaç kişi vitrine baktı, bakanların kaçı içeri girdi gibi. Perakende de büyük yenilikler getirdik. Örneğin yazar kasada kasiyerin ne performansını ölçebiliyoruz.
Bir restoranda hangi masa da daha yoğun, hangi kapılarda giriş çıkış daha fazla bunları anında tespit edebiliyoruz. Sistem o kadar çok gelişti ki artık arabalarda bile termal kameralar var.
Müşteri istekleri de bize yön veriyor. Mesela bir müşterimiz, 1500 kişilik salonda tek tek herkesi görebilmek istiyor. Bir sorun yaşandığında hemen tespit edebilmek için. Henüz onun istediğini yapamadık ama 30 kişiyi aynı anda izleyebilecek durumdayız.

Haberin Devamı

Turizm okudu, yapımcı oldu borç parayla güvenliğe girdi

BUGÜN Anıtkabir, Atatürk Havalimanı Yeni Dış Hatlar Terminali (TAV) ile otopark binası, Esenboğa ve Adnan Menderes hava limanları, başta perakende zincirleri olmak üzere pek çok şirketin güvenliği İbrahim Uzelli’den soruluyor. Hatta cezaevleri, tüneller gibi birbirinden farklı alanlarda onun sistemleri kullanılıyor. 15 yıldır bu sektörde faaliyet gösteren Uzelli’nin ABD merkezli Sensormatik ile tanışıp da güvenlikçi oluşunun hikayesi ise şöyle: “Bilkent Üniversitesi’nde turizm ve otelcilik eğitimi aldım. Ancak daha sonra aile şirketimiz olan Uzelli Kaset Sanayi’nde çalışmaya başladım. (Burada sözü edilen Uzelli, 80’lerde Adnan Şenses’ten İbrahim Tatlıses’e, Müslüm Gürses’ten Kibariye’ye kadar pek çok sanatçının albümlerini çıkaran şirket.) Benim Uzelli’de genel müdür yardımcılığı yaptığım dönemde, perakende işine girmeye karar verdik. Açacağımız mağazaların güvenliğine sıra gelince epey zorlandık. İstediğimiz sistemleri Türkiye’de bulamayınca yurtdışını araştırmaya başladım. Sersormatik ile de öyle tanıştım. Türkiye’de bir temsilcilerinin bulunmadığını öğrendim ve işe talip oldum, ama ‘bayilik istemem’ dedim. “Size işi öğreteceğiz, bu işin bize ne yararı olacak’ dediler, ben de dedim ki ‘Size Türkiye’yi öğreteceğim. Anlaştık ve 1993 yılında Sersormatik Türkiye’yi kurduk. Babama Uzelli’den ayrılıp, güvenlik işine gireceğimi söylediğimde borç da istedim. Bir yıl sonra da ona 150 bin dolarını geri ödedim. Sensormatik çok köklü ve 1200 patenti olan bir kuruluş. Fortune 500’ün yarısını yarısından fazlası koruyor. Böyle bir işbirliği bizim için başarıyı getirdi, Türkiye’de de pazar gelişiyor. İstanbul’un yanı sıra 7 temsilciliğimiz ve 170 çalışanımızla Türkiye’nin istenen yerine hizmet veriyoruz. Yurtiçinde 1300’den fazla müşterimiz var. Yurtdışında da Azerbaycan, Kazakistan, Irak, İran gibi pekçok ülkede çalıştık.”

Haberin Devamı

Fimlerde gördüğü sistemi isteyen var

GÜVENLİK denilince kimilerinin aklına bar kapılarındaki korumalar, kimilerinin aklına da binaların kapısındaki x-ray cihazları gelir. Bazıları ise filmlerde gördükleri güvenlik sistemini evine, işyerine uygulatmak isteyecek kadar yakın takipte. Bu tip taleplerle sık sık karşılaştıklarını anlatan İbrahim Uzelli, bu durumda filmi izleyip, böyle bir teknoloji olup olmadığını araştırdıklarını anlattı. Ancak çoğunlukla bu tip isteklere verilen yanıt olumsuz oluyor. Müşteri, “Filmde gördüm, bu sistem kesinlikle Amerika’da vardır” diye ısrar etse de, senaristlerin hayal gücünü yakalamak pek de mümkün olmuyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!