Deutsche Bank'tan Türk ekonomisine övgü

Deutsche Bank'ın (DB) 2020 projeksiyonu çalışmasından derlediği bilgiye göre, AB sürecinde siyasi ve ekonomik istikrarın da süreceği görüşünden hareketle, gerçekleştirilecek ekonomik reformlar, Türkiye'nin sürdürülebilir ekonomik büyümesini güçlendirecek.

AB süreci çerçevesinde yapılan DB'nin orta ve uzun vadeli çalışmasına göre, makro ekonomik istikrar ve uygulanacak reformlar çerçevesinde, Türkiye'nin ekonomik büyümesi istikrarlı bir yapıya kavuşacak.

TÜRKİYE FARKLI BİR ÜLKE OLACAK

Banka tarafından yapılan araştırmaya göre, AB sürecinde, yapısal dönüşüm sağlayacak ekonomik reformların yapılması halinde (bu reformların devam edeceği öngörülüyor), Türkiye bir dönüşüm yaşayacak ve farklı bir ülke haline gelecek.

AB sürecindeki istikrarlı ekonomik politikalar sonucunda, Türkiye, ekonomik büyümeyi destekeleyecek daha çok Doğrudan Yabancı Sermaye çekebilecek.

KİŞİ BAŞINA 11 BİN DOLARLIK GELİR

Türkiye'nin AB'ye yakınlaşma sürecinde, kişi başına milli geliri ise 2015-2020 yılları arasında 11 bin dolar aşacak. Toplumdaki gelir dağılımı ve gelir farklığı dengesizliği azalacak.

Banka tarafından yapılan alternatif senaryolu çalışmaya göre, 2006-2020 yılları arasında, Hindistan, yıllık ortalama yüzde 5.5'lik ekonomik büyüme ile dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisi olacak.

Malezya yüzde 5.4'lük büyüme ile ikinci sırada, Çin yüzde 5.2'lik büyüme ile üçüncü sırada, Tayland yüzde 4.5 ile dördüncü sırada, AB'ye yakınlaşma sürecinde Türkiye ise yüzde 4.1'lik ortalama büyüme oranıyla, dünyanın en hızlı büyüyen beşinci ülkesi olacak.

Türkiye'yi, İrlanda, Endonezya, Güney Kore, Meksika ve Şili takip edecek.

Bu ekonomik büyüme ise Türkiye'yi dünyanın önde gelen ekonomik güçlerinden biri haline getirecek.

DİĞER SENARYOLAR

Türkiye'nin, 2020 yılına doğru olan süreçte dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olacağının vurgulandığı DB'nin ilk senaryosu, Türkiye'nin AB sürecinde ilerlemesi durumunda geçerliliğini koruyor.

Türkiye'nin, özellikle çok partili koalisyon hükümetlerinin görev yaptığı 1990'lı yıllardaki ekonomik ve politik duruma geri dönmesi ya da tercihini Ortadoğu yönelimli kullanması halinde ise ekonomik büyüme potansiyelinin gerileme göstereceği bildirildi.