Derviş: Hedeflerde revizyon şart

Güncelleme Tarihi:

Derviş: Hedeflerde revizyon şart
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 25, 2001 16:49

Devlet Bakanı Derviş, hedeflerde bazı ayarlamalar yapmak zorunda olduklarını belirterek büyümenin eksi yüzde 3'den daha kötü olacağını açıkladı. Derviş, makroekonomik rakamların iyi olduğunu vurgulayarak kamuoyunun TL'ye güvenini artırmanın gerekliliğine dikkat çekti.

Haberin Devamı

Devlet Bakanı Derviş, İSO Meclis toplantısında bir konuşma yaptı. Derviş, makroekonomik düzeyde iyi neticeler almadan reel sektörün düzelmesinin mümkün olmayacağını belirtti.

1999 yılında çok ciddi bir bunalımda olduğunu belirttiği ekonominin o kuşullarda devam etmesinin mükün olmadığını söyleyen Derviş, 2000 yılı programın bu nedenle ilk amacının enflasyonu düşürmek olduğunu açıkladı. Derviş, yüksek enflasyonun önüne geçilerek yüksek reel faizlerin belinin kırılmasının mümkün olduğunu belirtti.

2000 yılı programında kur çıpasına girmeden önce devalüasyon yapmamanın büyük bir hata olduğunu kaydeden Derviş, bu hatayı diğer koşulların ağırlaştırdığını söyledi. Bu dönemde kuru rekabet edilebilir düzeyde tutamamanın önemine dikkat çeken Derviş, aşırı değerlenmiş kur ve bu kurla reel ekonomiyi yeterince destekleyemediklerini belirtti.

Mart ayında uygulanmaya başlanan yeni programda belirtilen hedeflerin yaşanan gelişmeler nedeniyle tututurmanın zorlaştığını ifade eden Derviş, "Hedefler ve dengelerde revizyona gerek var. Büyüme yüzde eksi 3'ten biraz daha az olacak. Enflasyonda bazı ayarlamalar yapmak zorundayız. Programın çok ciddi hedeflerinden sapma yok" dedi.

TL'ye olan güvenin artırılması gerektiğinin de altını çizen Derviş, "İnsanların Hazine kağıdı alması ve dövizi talep etmemesi gerekiyor. Yatırımcıların elinde TL tutma konusunda hala tereddütleri var." dedi. Derviş, bu tereddütün güvenle kırılacağını belirtti.

TEMMUZ ŞOKUNU ATLATIYOR GİBİYİZ


Devlet Bakanı Kemal Derviş, ekonomideki gelişmeleri değerlendirirken, "Temmuz şokunu atlatıyor gibiyiz" dedi

Mart ayında, Şubat'taki çok ağır bunalımdan sonra, hakikaten bir depremin, finansal anlamda bir depremin yaşandığını belirten Derviş, "Hepimiz bir uyandık ki, TL'nin değeri bir gecede yüzde 35-40 değer kaybına uğradı. Ağır bir deprem oldu, psikolojik etkileri hala devam ediyor" dedi.

Bakan Derviş, ekonomideki son gelişmeleri değerlendirirken de, "Temmuz şokunu atlatıyor gibiyiz" ifadesini kullandı.

Derviş, son günlerde olumsuz havanın olumluya çevrildiğini, faizlerde, dövizde olumlu sinyaller aldıklarını bildirdi. 

Derviş konuşmasına şöyle devam etti:

TOPLUM ŞUBAT'TA DÖVİZ AÇIĞINDA YAKALANDI

Haberin Devamı

lke içindedeki yüksek faiz yararlanıp aslında nisbeten zahmetsiz kar etmeye alışmıştık. Şubat krizinde toplum olarak dövizde açıkta yakalandık. Biz şimdi munzam karşılıklarında sadece Türk lirası karşılıklarında faiz vereceğiz. Stopajda uzun vadeli yatırımı teşvik edeceğiz.

Önlemler paketinde eşgüdüm paketi hazırlıyoruz. Bir kararın hızla verilmesi ve uygulanması gerekiyor. Ekonomi ile ilgili kuruluşlar arasında çalışma temposunu hızlandıraak yapmamız gerekiyor. DPT, Dış Ticaret Müsteşarlığı, Merkez Bankası BBDK çok daha eşgüdüm ile çalışmalı. Bu kuruluşlar tek bakana bağlı değil. Bazılar da bağımsız. Bağımsız olmak demek de eşgüdümsüz olmak anlamına gelmez. Merkez Bankası da eşgüdümle çalışacak.

2 aydır tartışıyoruz. Ama kesin karar verip başlayamadık. Eşgüdüm paketini yarın açıklayacağız. Karar hızlılığını göstermemiz gerekiyor."

TEMEL BİR GÜVEN SORUNU VAR

Devlet Bakanı Derviş ülkede temel bir başka sonunun da güven konusu olduğuna dikkat çekerek, "Halk ilerisini görmek istiyor. Sadece 3 ay değil, 6 ay 2 yıl 5 yıl sonrasını görmek istiyor. Toplum görmek istiyor. Sizler görmek istiyorsunuz. Dışarıdan yatırım yapacaklar görmek istiyor. Bunu teknik bir yöntemle vergilerle elde etmek mümkün değil.

Toplumsal mütabakat üzerinde çalışarak toplumun yeni yeni ortaya çıkardığı bir kararlılıkla yapılabilir. Ekonomide her iyileşme toplumda bir özgüvene yol açar. Toplum kendine güvendikçe mesela anayasa değişikliği gibi toplumsal uzlaşmalar güveni de artırır. Politik ve toplumsal yapıda da ileriye dönük olumlu mesajlar kararlı adımlar atmak zorunda" dedi.

NEDEN FİNANS SEKTÖRÜNE BÜYÜK KAYNAK?

Finans sektörüne öncelik verildiği ve kaynakların büyük bir bölümünün bankacılığa aktarıldığı eleştirilerine de cevap veren Derviş, "Burada iki safhayı birbirinden ayırmak gerekiyor. Yangın safhasında bunu yapmakta tereddüt etmemeliyiz. Eğer finans çöküyorsa parayı durduramazsınız. Parayı yurt içinde muhafaza etmek de mümkün değil. Vatandaş mevduata saldırdığında da herşey alt üst oluyor. Şubatta ta bu oldu zaten. Finans sektöründeki yangını söndürmek için ilk 3 dört ayda bunu yaptık. Şu anda finans sektöründe yangın yok. Faizler çok yüksek ama yüzde 500 ya da 5000 değil" karşılığını verdi.

KAMU BANKALARI HIZLA İYİLEŞİYOR

Derviş sözlerine şöyle devam etti:

"Kamu bankalarındaki düzen değişti. Giderek kötüye giden sarmal durduruldu. İyiye doğru gidiş başladı. Yangın aşamasında değiliz. Gerçekten şu anda finan sektörü ile reel sektör arasında reel sektöre kaymak zorundayız.

Bir örnek Halk bankası... Halk bankasının aslında 3 görevi var. Birincisi, kısa vadedeki borçları ödemeyi devam etmesi lazım. Özel sektör bankalarına kaynak aktarması lazım. İkincisi kamu kağıtlarına da bir talep göstermesi gerekiyor. Üçüncüsü ise reel sektöre yeniden kredi açması gerekiyor. Ama hangi ağırlıklarla yapması gerekiyor bunları... Bunun ayarını çok iyi şekilde ayarlayıp uygulama gerekiyor. Tamam sorun bitti demek yani kredi açmaya başlasın demek de olmaz. Ama bu üç şeyi de yapması lazım. Hazinede Halk bankası yöneticileri ile hazine yetkilileri bu konuyu tartışıyor."

BATMA AŞAMASINDAKİ ŞİRKETLERE REHABİLİTASYON FONU

Kemal Derviş batma aşamasına gelmiş ve zor durumdaki şirketlerin de kurtarılması gerektiğine dikkat çekti. Derviş, Yeniden Yapılandırma ve Rehabilitasyon Fonu'na ihtiyaç duyulduğunu belirterek, "BBDK bünyesinde bence bu yapılabilir. Reel ekonomiye bence büyük bir yarar sağlar. Çünkü kapanma aşamasındaki bir çok işletmeyi kurtarmak gerekiyor. Kapandıktan sonra açılması çok zor. Ama bunu sadece bankacılık anlaşıyı içinde değil daha geniş bir bakış açısıyla karar verecek bir fona ihtiyaç var" diye konuştu.

DÜNYA BANKASIDAN FON İÇİN ÖZEL EKİP

6 Ağustos'ta bu özel fon için Dünya Bankası'ndan özel bir ekibin Türkiye'ye geleceği haberini veren Derviş, "Bu çalışmayı uluslararası kuruluşlarla da tartışmak gerekiyor. 6 Ağustos´ta Dünya Bankası´ndan sadece bu konu üzerinde çalışacak bir ekip geliyor. Oturup bunu yapmamız gerekiyor. Bunu aylarca çalışıp değil hızla yapmamız gerekiyor.

KAMU BANKALARI YÖNETİCİLERİNİN YARGILANMASI

Bankacılık kesiminde psikolojik ve yasal bir sorun da var. Ben bunu yeni yeni anlıyorum. Özellikle kamu bankalarında bir yönetici bir kredi verirken çok zorlanıyor. 10 tane ya da 20 tane doğru karar verip de 2´sinde hata yaparsa o bankacı maalesef hapse de girebilir. O bankacıdan şimdi bir risk alıp hayatını tehlikeye atmasını istemek de çok zor. Yolsuzluk yapan ile gerçekten 100 ticari karar verip 5 inde hata yapan insanı ayırmamız gerekiyor. Yoksa korku içinde psiklojik bir ürkeklik içinde yapılması gereken bir çok şey yapılamaz. Yeniden yapılanma fonu buna da yardımcı olacaktır. Bazı sorumlulukları alacaktır" dedi.

AB İÇİN KESİN KARAR YILDA 6 MİLYAR DOLAR YATIRIM DEMEK

Devlet Bakanı sözlerini şöyle tamamladı:

"Yangın söndü. Finans sektöründe belirli dengeler oturdu. Kamu bankaları yeniden kredi verme dönemine geldi. Cari işlemler artı veriyor dolayısıyla biz bunu sürdürebilirsek, o zaman bu güven ortamını sağladığımız anda başarıya ulaşcağız.

Türkiye´nin bir çok kozu var. Bu güveni yeniden elde edebilirsek çok hızlı büyümeye başlarız. Geriye baktığımızda ileride `Bu fırsatı iyi kullandık bazı yapısal devrimleri yaptık tereddüt ettiğimiz sorunları halledik' diyebileceğiz.

Ama bu konuda çok kararlı olmamız gerekiyor. Piyasa düzenin bir işleyişi var. Bu düzene uymak zorundayız. İkincisi Avrupa konusunda da çok kararlı olmamız lazım. Zorlukları var. Bizim belirli geleneklerimiz var. Ama Avrupa´da bir İtalyan bir İspanyol kendi kültürüyle kalabiliyor. Modeni bir Avrupa devleti olmak istiyor muyuz buna karar vermek zorundayız. Ekonomik olarak en büyük güçlüğü Avrupa karşısında işadamları yaşıyor. Şu anda Avrupa´nın avantajları var. Ama toplumsal olarak düşünülürse ve Avrupa yolunda ülke güçlü bir karar verirse, yılda en az 5-6 milyar dolar yatırım gelir. Sıcak para değil, üretime gelen Türk yatırımcısı ile birlikte gelen para... Sıcak parayı istemiyoruz zaten. Türkiye yönünün Avrupa olup olmadığı konusunda karar vermek durumunda. "

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!