Derviş: Bütçe Türkiye için dönüm noktası

Güncelleme Tarihi:

Derviş: Bütçe Türkiye için dönüm noktası
Oluşturulma Tarihi: Aralık 11, 2001 02:08

Devlet Bakanı Kemal Derviş, ‘‘Perşembe günü 2002 yılı bütçesinin TBMM'den geçmesi halinde, bu Türkiye açısından bir dönüm noktası olacak. Geçeceğinden umutluyum. Gidecek daha çok yolumuz var’’ dedi.

Devlet Bakanı Kemal Derviş, eski İsrail Merkez Bankası başkanlarından Michael Bruno anısına düzenlenen uluslararası sempozyumda, Türk ekonomisini krizden çıkarmak için uygulanan programı anlattı. Derviş, ‘‘Perşembe günü 2002 yılı bütçesinin TBMM'den geçmesi halinde, bu Türkiye açısından bir dönüm noktası olacak. Geçeceğinden umutluyum’’ dedi.

Derviş, ‘‘Mali Politika, Borç ve Bankacılık Krizi’’ başlıklı sunumunda, Türkiye'nin titizlikle izlediği güçlü mali politikanın olumlu sonuçlar vermeye başladığını belirterek, gelinen son noktayı ‘‘Çok zor bir başlangıçtan sonra, daha gidecek çok yolumuz var’’ diye tanımladı.

REFORMLARIN ÖNEMİ

‘‘Türk Programı’’nın güçlü mali politika ve sağlıklı bir bankacılık sektörüne dayalı olduğunu anlatan Derviş, ‘‘Tam olarak bitmemiş olsa da IMF ve Dünya Bankası'nın desteğiyle bankacılık sektöründe başarılı bir temizlik yaptık. Türk programının gücü bu’’ dedi.

Makro ekonomik krizlerin yapısal sorunları çözmek için iyi bir fırsat olduğunu dile getiren Derviş, siyasi çevrelerin bütün popülist tereddütlerine rağmen, 6 ayda 17 reform yasasını parlamentodan geçiren koalisyon hükümetinin, ekonominin yasal yapısını büyük ölçüde yeniden kurduğunu söyledi. Derviş, bunda özellikle TBMM'den çok zor geçen Merkez Bankası Yasası'nın büyük rolü olduğunu vurguladı.

Türkiye'nin çok zor mali hedefi olduğuna işaret eden Derviş, daha çok çaba gerektiğini, ancak 2001 yılı için belirtilen bütün hedeflere ulaşıldığını söyledi. Bunun, uluslararası çevreleri Türkiye‘nin ek finansman gereksinmesi konusunda ikna etmekte etkili olduğunu vurgulayan Derviş, bunda, Türkiye‘nin öneminin de büyük rol oynadığınıdile getirdi.

‘‘Ancak güçlü bir mali politika izlememiş olsaydık, bu desteği alamazdık’’ diyen Derviş, sonuçta IMF'nin Türkiye‘ye 10 milyar dolarlık yeni bir paket önerdiğini hatırlattı.

ENFLASYONA DİKKAT

Derviş, 2002 yılında Türk programını bekleyen bir numaralı güçlüğün, enflasyon olacağını belirtti.

Türkiye'ye enflasyon hedefi olarak yüzde 20 önerildiğini, ancak hedefin yüzde 55'lik oranı yüzde 35'e çekmek olarak belirlendiğini anlatan Derviş, ‘‘Bunu yapabileceğimiz kuşkulu. Ancak, hiç değilse yüzde 50'de kalmamız gerekli. Enflasyon bunun üzerine çıkarsa Türk halkının bunca fedakarlığından sonra bu çok üzücü olur’’ dedi.

Gelecek yıl diğer bir zorluğun, yolsuzluğa karşı başlatılan kampanya ve şeffaflığı sağlama konusu olduğunu vurgulayan Derviş, şunları söyledi:

‘‘Bu çok önemli bir konu, ama birinci konu haline gelince diğer konular gölgeleniyor. Ben zamanımım yarısını bununla geçirdim. Türk toplumu yolsuzluğa karşı harekete geçmiş durumda. Mesela bankacılık sektöründe yaşanan kriz, sade vatandaşa göre kötü yönetimden kaynaklanıyor ve bundan kurtulmak ana hedef haline geliyor. Bu hareketlenme olumlu, ancak bu politikacıların enerjisinin yarısını tüketiyor.’’

Derviş, diğer bir zorluğun özel bankacılık konusunda olduğunu kaydederek, belirli bir düzeyin altına düşen 18 bankanın Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devredildiğini, ancak buna hazırlıklı olunmadığı için yeni zorlukların doğduğunu söyledi.

Derviş, bunları önlemek için devletin desteğiyle özel sektörde daha çok banka kalması gerektiğine inandığını belirtti.

Programa dış destek katalizör

Dış örgütlerin kararlı tutumlarının, krizdeki ülkede reform yanlılarının gücünü arttıran bir katalizör işlevi gördüğünü belirten Kemal Derviş, ancak bunun ‘‘dikte etmeyi gerektirmediğini’’ vurguladı.

‘‘Ekonominin dıştan empoze edilemeyeceğini’’ belirten Derviş, ‘‘Doğru öğüt ve doğru destekle gelmenin ülkeye büyük yardımı oluyor’’ dedi. Derviş, yakın dostu olduğunu belirttiği İsrail eski Merkez Bankası Başkanı Michael Bruno'nun hiç hayale kapılmadığını, ancak hedeflerine ulaşmak için sürekli olarak çaba harcadığını belirterek, konuşmasını ‘‘Bu hepimizin yapması gereken bir şey’’ diyerek bitirdi. Bruno adına düzenlenen sempozyuma, Jacop Frenkel ve Stanley Fischer gibi ekonomi dünyasının ünlü isimleri de katıldılar.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!