Bu taslakla kayıtdışı önlenemez

Güncelleme Tarihi:

Bu taslakla kayıtdışı önlenemez
Oluşturulma Tarihi: Şubat 05, 2005 00:00

EKONOMİDE artık sıra kayıtdışı ekonominin önlenmesine, vergi tabanının yaygınlaştırılması için adil bir vergi düzeni kurulup, çok iyi denetim yapılmasına geldi.‘Salma’ yöntemiyle eksik kalan vergileri birilerinin sırtına yüklemek bir vergi politikası değil. Hele hele, açık oldukça içki, sigara, akaryakıt gibi ürünlerde ÖTV, KDV artırımları yapmak, çağdaş bir vergi sistemiyle hiç de bağdaşır tavırlar değil.Yıllardır söyleniyor; bir yandan vergi oranlarını düşürürken öte yandan vergi tabanını yaygınlaştırmak, dolaylı-dolaysız vergi dengesinin düzeltilmesi gerekiyor. Düşük enflasyon ortamında sürdürülebilir bir büyümeyi yakalamak için bu düzenleme artık şart.Ayrıca, kayıtdışını önleyip, adil ve çağdaş bir vergi sistemi kurmadıkça, yabancı sermayenin doğrudan yatırım için Türkiye’ye gelmesi de hayal. Kayıtdışı ile rekabet edemeyecek olan yabancı sermaye, gelip milyonlarca doları niye Türkiye’ye yatırsın?Herkes biliyor ki; Türkiye’nin kaynakları kıt ve işsizliğin aşılması, küresel ekonomide etkin rol için doğrudan yabancı sermaye yatırımı şart.İşte bütün bu nedenlerle, IMF ve Dünya Bankası’nın da zorlamasıyla ‘Gelir İdaresi’nin yeniden yapılandırılması’ projesi gündeme geldi. Yıllardır bu proje üzerinde konuşuluyor, birşeyler söyleniyor. Gelir idaresinin etkin vergi denetimi yapıp, vergi denetimlerinin politikacıların etkisinden çıkarılması amacıyla böyle bir yasaya gerek duyuldu. Ancak yıllardır süren bu tartışmaların ardından, IMF’nin ‘yasalaşmasını şart koştuğu’ bu düzenleme için aylardır tartışılıyor. Yapılması gerekenler belli ama herkes bir ucundan çekiyor, vergi sisteminde su başını tutmuş olanlar statükolarını kaybetmemek için gerekli düzenlemelere set çekiyor. Sayısız taslak hazırlandı ama hiçbirinde istenen düzenlemelere yer verilmedi.Son olarak Başbakanlık Müsteşarı’nın da oluruyla, Vergi Konseyi tarafından yeni taslak metni hazırlandı. Ancak taslağa baktığınızda, yine vergi idaresinin etkinleştirilmesi ve kayıtdışının önlenmesi, vergi tabanının yaygınlaştırılması amaçlarından çok uzak olduğu görülüyor.Taslağı inceleyen uzmanlar, sadece uygulama birimi haline gelen Gelir İdaresi Başkanlığı’nın, Genel Müdürlük statüsünde ek göstergesi 6400 olan, 9 ana hizmet birimi ve diğer birimleriyle birlikte özel statülü, özel maaşlı çok geniş bir teşkilat olarak örgütlenmesine gerek bulunmadığını söylüyor. Taslak yerinden denetimle vergi tabanını genişletmek, yeni mükellefleri ortaya çıkarmak yerine, merkezi yönetim anlayışıyla düzenlenmiş. Yani taslak bol bol statü ve maaş artışı öngörüyor...Bu arada kamu reformu kanun tasarısına takılmamak için, daire başkanı olması gereken makamlar ‘birim başkanlığı’ olarak düzenlenmiş ve böylece daire başkanının her yerde benzer maaş alması yönündeki Başbakanlık kararının arkasından dolanılmış.Maliye Bakanlığı ile kurulacak Gelir İdaresi Başkanlığı’nın yetkilerinin zaman zaman birbirine içine girdiği görülürken, bunun uygulamada yetki karmaşası yaratması da kaçınılmaz görülüyor. Taslakla, şu anda bakanlık yönetimine hakim olan bir grubun her açıdan menfaatlerinin gözetildiği, bakanlık bünyesindeki diğer grupların çıkarlarının ise hiç gözetilmeyip, aksine geriletildiği de, eleştiriler arasında.Dolayısıyla uzmanlar, kurulmak istenen sistemin mükellefi kavramayan, mükellefin hizmetlerini yerinde ve zamanında yapmayan, hizmeti ve örgütü belirli bölgelere toplayan ve teknoloji üzerine kurulmaya çalışılan bir sistem olarak belirtiyorlar. Halbuki sorunun tahsilat değil tahakkuku artırmak olduğunu, buna göre sistem kurulması gerektiğini belirtiyorlar.Kısacası; hazırlanan taslakta vergi kayıp ve kaçağıyla, kayıtdışı ekonomiyle mücadele edecek bir sistem öngörülmediği ifade ediliyor.Herhalde yine ‘laf olsun’ ya da ‘gereklilik yerine getirilmiş olsun’ düzenlemesi olacak...
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!