Borsadan çifte rekorlu kutlama

Güncelleme Tarihi:

Borsadan çifte rekorlu kutlama
Oluşturulma Tarihi: Aralık 18, 2004 02:07

İstanbul Borsası, Türkiye’nin sözlü taahhüdü üzerine varılan mutabakatla coştu ve biri tarihi, diğeri yıllık çifte rekor kırdı.

Kıbrıs'ın bir sorun olarak ortaya çıkmasıyla gergin saatlerin yaşandığı AB-Türkiye görüşmeleri anlaşmayla sonuçlanınca borsa çifte rekor kurdu. İMKB 24.360 puandan kapanarak tarihi boyunca en yüksek puana ulaşmış oldu. İşlem hacmiyse 2.1 katrilyon liraya ulaşarak bu yılın rekorunu kırdı.

KIBRIS tartışmalarının gün boyu dalgalandırdığı İMKB, Türkiye'nin sözlü taahhüdü üzerine varılan mutabakatla coştu ve biri tarihi, diğeri yıllık çifte rekor kırdı. İMKB-100 Endeksi AB-Türkiye anlaşmasının duyulmasından sonra yaklaşık yarım saatte 400 puanlık yükselişle 24.360 puandan kapandı. Borsada işlem hacmi de 2.1 katrilyon liraya ulaşıp 2004'ün en yüksek işlem hacmini oluşturdu.

Düne, önceki gecenin oluşturduğu gerginlikle giren ve Türkiye-AB ilişkilerinin kopma olasılığına yüksek ihtimal veren borsa ilk seansın başlarında 23.181 puana kadar indi. 23.181 puanın görülmesinden sonra yavaş ama mutlak şekilde artmaya başlayan alımlar sonraki 10 dakika içinde İMKB-100 Endeksini 23.500 puana kadar tırmandırdı.

Borsa ilk 15 dakikada sert düşüşe tepki verdi ancak ilk seans İMKB için sıkıntılı geçti. AB-Türkiye müzakerelerinin yapıldığı Brüksel'den gelen haberler ve bunlar hakkında yapılan yorumlar, görüşmelerin heran kopabileceğini işaret ediyordu. Bu çerçevede İMKB-100 Endeksi ilk seansın önceki güne göre 188 puanlık düşüşle 23.747 puandan tamamladı.

İkinci seans kısa süre için görüşmeler koptu havasıyla başladı. Bu seansın hemen başında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın görüşme masasından kalktığına yönelik haberler geldi ve İMKB-100 200 puan daha düştü. Bu haberlerden hemen sonra görüşmelerin yeniden başladığı haberleri gelince borsaya da yeni bir alım dalgası geldi.

Alım dalgasının arkasından da yine Kıbrıs, AB ve müzakerelerle ilgili tartışmalar nedeniyle seans içindeki gitgeller sürdü. İkinci seansın ikinci yarısında İMKB Endeksi 24.000 bandında yerleşti. Yine haberlere göre defalarca 24.000 puanı aşan ve tekrar 23.900'lü puanlara dönen borsa sonuçta AB ile Türkiye'nin Kıbrıs konusunda uzlaşmaya varması ve tarih alınmasıyla piyasa coştu.

Pürüzlerin ortadan kalktığına yönelik açıklamaların yapıldığı dakikalarda 23.950 seviyesinde olan İMKB Endeksi ikinci seansın son dakikalarında gerçekleştirdiği sert yükselişle 24.360 puandan kapandı. Bu arada özellikle ikinci seanstaki 1 katrilyon 302 trilyonliralık işlem hacmiyle günlük bazda ulaşılan 2.1 katrilyon liralık işlem hacmi bu yılın en yüksek hacmini oluşturdu. Borsa bu yıl 21 Haziran 2004'te 1 katrilyon 879 trilyon liralık işlem hacmiyle yıllık rekor kırmıştı. Diğer taraftan dünkü 2.1 katrilyonliralık işlem hacmi 7 Ekim 2003 yılında kaydedilen 3 katrilyon 2 trilyon 841 milyar liralık tarihi rekorun ardından en yüksek ikinci işlem hacmi oldu.

Döviz yükseldi

Merkez
Bankası dolar satış kuru önceki güne göre yaklaşık 10 bin liralık artışla 1 milyon 415 bin liradan kapandı. Ancak bu artışta gün içindeki gelişmeler paralelinde bankalararası piyasada gerçekleşen yüksek kotasyonlu işlemlerin etkisi de vardı. Olumlu haberlerin gelmesiyle kotasyonlar 1 milyon 410 bin liraya kadar indi. Serbest piyasasında ise doların satış değeri önceki güne göre dört bin liralık düşüşle 1 milyon 409 bin liradan kapandı.

İş dünyası: Türkiye'de artık hiç birşey eskisi gibi olmayacak

TÜRKİYE'nin 41 yıllık AB serüvenindeki en önemli tarih olan 17 Aralık ile birlikte, iş dünyasındaki ortak görüş, Türkiye'de artık hiçbirşeyin eskisi gibi olmayacağı şeklinde. Brüksel'de uzun süren pazarlıklarla ulaşılan son noktayı değerlendiren iş ve finans dünyası temsilcileri, Türkiye'de artık yeni bir dönemin başladığını ve AB ile ilgili süreç olumsuz da sonuçlansa, Türkiye'nin daha çağdaş, daha batılı bir dünyaya kapılarını açacağını belirtiyorlar.

Bu Türkiye için Cumhuriyet’ten sonra ikinci büyük adım

Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı

Bülent Eczacıbaşı:
Avrupa Birliği zirvesinden çıkan karar, Cumhuriyetimizin kuruluşundan sonra, çağdaş uygarlık düzeyine attığımız en önemli adımı simgeliyor. Türkiye’nin demokrasi standartları ekonomik gelişmişlik açılarından Avrupa düzeyine ulaşma potansiyeline sahip bulunduğu, tescil edilmiş oldu. Ayrıca, önyargıların ve kasıtlı yaklaşımların içten, soğukkanlı ve ısrarlı çabalar karşısında sürekli üstünlük sağlayamayacakları da anlaşıldı. Yeni başlayan dönemi, bir uyum sağlama dönemi olarak kabul etmeliyiz. Bu dönemde, çağdaş dünya ile bütünleşebilmemiz için gerekli toplumsal, ekonomik ve siyasal dönüşümleri gerçekleştirmiş olacağız. Bu bilinç içinde, uzun ve sert olacağı anlaşılan önümüzdeki müzakere sürecinde de, AB içinde yer alma kararlılığımızı korumalıyız.

Artık ekonomik reformlar daha inaçlı bir şekilde sürdürülmeli

TÜRKİYE
Bankalar Birliği

Başkanı Ersin Özince:
"Olumlu sonuç en azından Türkiye'nin kredi notunda bir iyileşmeye katkıda bulunur. Bu bahsettiğim katkı tabii derhal olmayabilir, ama onu güçlendirici etkisi olur. Türkiye’nin kredi notunda iyileşme olması için yapılması gereken başka şeyler de var. Yani ekonomik reformların bugüne kadar olduğu gibi inançla sürdürülmesi lazım. Ama Avrupa Birliği konusunda olacak gelişme bunu daha da süratlendirecektir. Bu süratlendirme de zaten çok konuda umduğumuz gelişmeleri yavaş yavaş bize getirmeye başlar. Türkiye'nin Avrupa Birliği ile müzakere sürecinde yeni bir çıpayla gelişme göstereceği dikkate alındığında, reel faiz başta düşer. Bu bizim çok lehimize olan birşey tabii. Uluslararası borçlanmalarımıza da keza aynı etki olur."

Müzakere masası göründü ciddi hazırlanmamız gerekir

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ Başkanı RİFAT HİSARCIKLIOĞLU
:

‘Avrupa Birliği zirvesi, Türkiye-AB ilişkilerinin geleceği açısından tarihi bir karar almıştır. Artık müzakere masası görünmüştür. Bu başlı başına olumlu bir kazanımdır. Müzakerelerin 3 Ekim 2005’te başlatılması kararlaştırılmıştır. AB Konseyi ayrıca hükümetimizden, Ankara anlaşmasını Güney Kıbrıs'a temsil edecek protokolü imzalamasını talep etmiştir. Bu çerçevede bulunacak çözümün Kıbrıs Türkleri'nin kaderlerine terkedilmesini içermeyeceğinden emin olmak gerekir. Son birkaç gün göstermiştir ki, bundan sonra önümüzde çok zor, sabır, dayanıklılık ve ciddi hazırlık gerektiren bir müzakere süreci var. Yaşanan gerilimler, inişli çıkışlı anlar sürecin bundan sonrası için önemli mesajlar vermekte ve her an tetikte olunması gereğini ortaya koymaktadır.’

Karar 'hayır' da olsaydı biz yolumuzda yürürdük

TÜRKİYE İhracatçılar Meclisi Başkanı

Oğuz Satıcı
: ‘Zirvede müzakerelere başlaması için 3 Ekim 2005 tarihinin gösterilmesi Avrupa’dan beklenen akıl ve siyasi iradeyi ortaya koydu, belirsizliğin ortadan kalkmasını ve Türkiye’nin önünü görmesini sağladı. Ancak, bugün zirveden çıkan karar 'hayır' da olsaydı, kimsenin şüphesi olmasın ki, Türkiye modernleşme adına çıkmış olduğu yolda kararlı adımlarla yürümeye devam edecekti. Çünkü; çağdaşlaşmanın coğrafyası, değişmez kriterleri ve sınırlı süreleri yoktur. Çağdaşlaşma, hiçbir grubun, hiçbir ülkenin tekelinde değildir. Bu anlamda, 17 Aralık yalnızca Türkiye’nin AB ile entegrasyon projesinde son aşamaya geldiğini işaret ediyor.’

Bu performans ve duruş hepimize umut veriyor

İSTANBUL Sanayi Odası

Başkanı Tanıl Küçük
: "Başbakanımızın ve hükümetin AB sürecinde gösterdiği performans çok yüksek ve sonuç da bize göre çok büyük başarıdır. Bugünkü (dünkü) görüşmelerde organizasyon, çalışma ve hepsinden önemlisi de Başbakanımızın duruşu hepimizi gelecek için de umutlandırdı. Bu olumlu neticeden sonra, hükümetimizin performansının müzakere döneminde de aynen süreceğine inanıyoruz. Tabii ki ülkemize doğrudan yabancı sermaye sadece tarih alınmasıyla gelmez. Hükümetimiz bugüne kadar bütün dikkatini AB sürecine vermişti ve bunda da haklıydı. Şimdi ülkemizde yatırım iklimini tam anlamıyla oluşturacak adımların atılması gerekiyor ve bunu bekliyoruz."

Ne yapıyorsak kendimiz için yapıyor olmalıyız

Bankeuropa İcra Kurulu

Başkanı Cüneyt Genç:
"Bugüne kadar ne yaptıysak bunu sadece Avrupa Birliği'ne girmek için yapmadık. Kendimiz için yaptık. Bu noktadan sonra da şu yapmalıyız; önümüze planlar koyup, 5 yıl sonra şuraya, 10 yıl sonra şuraya ulaşacağız. Belki de sonra diyeceğiz ki, biz bunları bunları başardık, refah seviyesimizi bu kadar yükselttik, AB'ye girmek bizim için bir dezavantaj. Önemli olan kendimizi 2010'lu yıllara hazırlamak, o aşamadan sonra belki de biz AB'ye biz girmek istemeyeceğiz. Bundan sonrada ne yapırsak kendimiz için yapıyor olmalıyız."
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!