BDDK'dan 4 milyar dolarlık operasyon

Güncelleme Tarihi:

BDDKdan 4 milyar dolarlık operasyon
Oluşturulma Tarihi: Ocak 04, 2002 11:42

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) Başkanı Engin Akçakoca, bankalarda yapılması düşünülen operasyonun maliyetinin yaklaşık 4 milyar dolar olacağını açıkladı.

Bankalara aktarılacak kaynak konusunda, bu sabah kahvaltılı bir basın toplantısı düzenleyen Akçakoca, bu alanda dünyadaki uygulamalara ilişkin bilgi verdi ve önemli olanın sürat ve kararlılıkla hareket etmek olduğunu ifade etti.

Akçakoca, ``bankalara bir sermaye katkısında bulunulacaksa bunun hesabının doğru ve bir defada yapılması gerektiğini`` vurguladı.

BDDK Başkanı bankacılık sisteminde yeniden yapılanmanın başarılı olması için yük ve sorumlulukların özel sektör ile paylaşılması gerektiğini kaydetti.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) Başkanı Engin Akçakoca, bankalara dönük yeniden sermayelendirme çalışmasının, reel sektörün sağlıklı çalışması için gerekli olduğunu vurguladı.

Akçakoca, sermaye yeterlilik rasyosu ekside (-) olan bankalar için ise Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu`na alma işleminin devam edeceğini bildirdi.

``Kamu kaynağı kullanılarak, bankaların sermaye yapısının güçlendirilmesi`` konusunda, bu sabah kahvaltılı bir basın toplantısı düzenleyen Akçakoca, uluslararası uygulamaların bankacılık sektöründeki problemlerin niteliği ve boyutunu doğru tespit için önemli olduğunu belirtti.

Malezya ve Japonya`daki uygulamaları örnek veren Akçakoca, Malezya`da programın kararlılıkla ve hızlı şekilde uygulandığını, Japonya`da ise ``iki adım ileri, bir adım geri`` şeklindeki tarz nedeniyle, hala problemin devam ettiğini hatırlattı.

Akçakoca, bankacılık sektörünün yeniden yapılanmasında yaşanan kriz nedeniyle, bankaların zayıflayan sermaye yapısının güçlendirilmesinde özel sektörün yetersiz kaldığı durumlarda, bir kereliğine ve geçici olarak tasarlanmış kamu kaynaklarının kullanıldığını hatırlattı.

BDDK Başkanı, bu kapsamda Endonezya, Japonya, Güney Kore, Malezya,Meksika, Tayland, İsveç, İspanya ve Polonya gibi bir çok ülkede, kamu kaynaklarının bankaların sermaye yapılarını güçlendirme amacıyla kullanıldığına işaret etti.

Bütün bu uygulamaların sonucunda, sektörün operasyonel etkinliğinin artmış, maliyeti düşmüş ve ölçek etkinliğine varmış olması gerektiğine işaret eden Akçakoca, ``Birleşmeler bunun için fevkalade önemli`` diye konuştu.

Bir sermaye katkısında bulunulacaksa, bunun hesabının doğru ve bir defada yapılması gerektiğini anlatan Akçakoca, bankacılık sisteminde yeniden yapılandırmada başarılı olunması için yük ve sorumlulukların özel sektör ile paylaşılması gereğine işaret etti.

Meclis Plan Bütçe Komisyonu`ndan geçen tasarı hakkında konuşan Akçakoca, sermaye yeterlilik rasyosu yüzde 8`in üzerinde olan bankalar için problem bulunmadığını belirtirken, ``Bu tip bankalar başımızın tacı`` yorumunda bulundu.

KATKI HANGİ ESASLARA GÖRE YAPILACAK?

Ancak bankaların bir kısmının sermaye yeterlilik rasyosunun yüzde 0-8 arasında bulunduğunu hatırlatan Akçakoca, düzenleme kapsamında ana sermayenin yüzden 5`in üzerine çıkarılmasına dönük, sermaye yeterlilik rasyosu yüzde 0-5 arasında olan bankalar için, ``sermayedar ne kadar katkıda bulunacaksa kamunun da o kadar katkıda bulunacağını`` kaydetti.

ÖZEL TERTİP BONO

Yüzde 5`ten yüzde 9`a kadar ise katkı sermayesi için ``özel tertip bono`` verileceğini kaydeden Akçakoca, özel tertip bononun, alış satışı yapılmayan bir bono türü olduğunu anlattı.

Bu tür bononun vadesinde ödenmediği takdirde hisse senedine dönüşebilir olduğunu kaydeden Akçakoca, ``Böylelikle ana sermaye gireceğini garanti eden bir yeşil ışık anlamına gelmektedir. Banka taksitini vadesinde ödediği, yani sermayesini artırdığı takdirde, bu bono serbest kalır, geldiği yere geri gider`` diye konuştu.

RASYOSU EKSİDE OLANLARIN DURUMU

Sermaye yeterlilik rasyosu ekside (-) olan bankalar için Fon`a alma işleminin devam edeceğini vurgulayan Akçakoca, ``Kamuoyunda yanlış anlaşılan hususlardan bir tanesi budur... Mevzuatın o bölümü hala geçerli. Sermaye yeterlilik oranı ekside olanlar için bu uygulama devam edecektir`` dedi.

OPERASYON NASIL GERÇEKLEŞECEK

Akçakoca, yapılacak bir operasyonda, bir denetim şirketince BDDK`nın belirlediği ilkeler doğrultusunda sermaye ve oluşacak zarar saptandıktan sonra, ikinci bir denetim şirketi tarafından bunların denetlenmiş olacağını, ondan sonra BDDK`nın ve Bankalar Yeminli Murakıpları`nın katkıları ile bir sonuca varılacağını kaydetti.

Bu sonuca göre negatife düşmüş bir sermaye söz konusu ise hakim ortaktan bunun yüzde sıfırın üzerine getirmesinin isteneceğini anlatan Akçakoca, amacın yüzde 8`e ulaşmak olduğunu kaydetti.

Akçakoca, dolayısıyla bir strateji değişikliğinin olmadığını, amacın işin maliyetinin asgariye indirilmesi olduğunu söyledi.

YENİDEN SERMAYELENDİRMENİN ÖNEMİ

Yeniden sermayelendirmenin reel sektörün sağlıklı çalışması için gerektiğini vurgulayan BDDK Başkanı, şunları kaydetti:

``İstanbul yaklaşımında yeniden yapılandırma söz konusu olacağından, bankalarımızın pasif yapılarının kuvvetlendirilmesi gerekecek. Onun için gereklidir. Kredi riskinin sektörde büyümesini engellemek için gereklidir yeniden sermayelendirme. Ayrıca 2000 Sonu itibariyle yüzde 11 olan takipteki kredi miktarı, 2001 Eylül sonu itibariyle yüzde 17`ye ulaşmıştır.``

Akçakoca, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Kaynak aktarılacak bankaların sektör içindeki payları hesaplanırken, ``dikkate alınacak oranın neden yüzde 3`ten yüzde 1`e çekildiği ve yüzde 8`in üzerinde yeterliliğe sahip bankalara`` ilişkin soru üzerine BDDK Başkanı, ``Ben banka hakim ortaklarından birisi olsam, böyle kamunun ortak olmasını istemem. Yüzde 8`e ulaşmak gurur verici. Yüzde 3`te bir polemik konusu, ben açıklamadım`` dedi.

Akçakoca, kamu böyle bir destek aktaracaksa, ufak ufak olmaktansa ``daha yoğunlaşmış bir güce ulaşmış olmasında`` yarar bulunduğunu söyledi.

Uluslararası deneyimlerden hangisinin örnek alındığı yönündeki birsoruyu da Akçakoca, her ülkenin kendine göre çözüm bulduğuna işaret etti. Akçakoca, bunun sonucunda hem etkin ve verimli hem sağlıklı pasif yapısının hem de kabul edilebilir bir rekabet düzeyine ulaşılmasının amaçlandığını anlattı.

MALİYET

Bu tür bir kaynak aktarımının maliyetinin sorulması üzerine de Akçakoca, bunun 4 milyar dolar civarında oluşabileceğini kaydetti.

Bunun uygulanmaması durumunda nasıl bir ortamla karşılacağı konusunda da Akçakoca, bankaların bu yılı karsız ve sıkıntı içinde kapatacaklarını, Haziran ayında alınan taahhütlerin 11 Eylül`le birlikte bankalar tarafından kaçırılmış vaziyette olduğunu kaydetti.

``Gelecek sene ne olacak? Ne ilave katkı olacak piyasalardan da bu sektör tekrar ayağa kalkacak`` diyen Akçakoca, ``bizim burada bahsettiğimiz yüzde 8`lere kendi olanaklarıyla ulaşabilecek. Ulaşamadığı takdirde de rizikolarla karşı karşıya kalacak. Bundan sonra o rizikoların bedeli gün geçtikçe artıyor`` diye konuştu.

BANKALAR İYİ NİYETLİ Mİ?

Sektördeki bazı bankaların ``plan vermek konusunda bile iyi niyetli olmadıkları, sürekli çabanın devlet, BDDK`dan geldiğinin`` ifade edilmesi ve uluslararası mali denetime ilişkin soru üzerine Akçakoca, Mayıs ve Haziran aylarında bankalardan alınan taahhütler neticesinde 1 katrilyon liraya yakın sermaye artırımına gidildiğini, taahütlerin zamanına uymayanlardan 5`inin Temmuz`da, 1`ininde Kasım ayında Fon`a alındını kaydetti.

Taahhütlerin tam olarak gerçekleştirilemediğinin kabul edilmesi gerektiğini kaydeden Akçakoca, bu dönemde kriz nedeniyle gayrimenkul ve iştirak satışlarının çok düşük fiyatlarla gerçekleştirilebildiğine işaret etti.

Ciddi davranmayan bankaları ayıklama görevinin, BDDK`nın görevleri arasında olduğunu hatırlatan Akçakoca, sektörün kabuk ve vizyon değiştirdiğini, yönetim kurullarındaki insanların daha da bilinçlendiğini kaydetti.

TÜRKİYE İÇİN FELSEFE DEĞİŞİKLİĞİ

Bankacılığın özkaynak yoğun bir iş olduğuna işaret eden Akçakoca, Türkiye`de şimdiye kadarki anlayışın ``ucuza mevduat al, pahalıya sat`` noktasında olduğunu kaydetti.

Şimdi ise bankanın kendi özkaynağının olması gereğinin görülmeye başlandığını anlatan BDDK Başkanı, ``Bu Türkiye için çok büyük felsefe değişikliği`` diye konuştu.

30 Eylül tarihinin, Toprakbank`ın daha sonra el konulması nedeniyle yargıya gidip gitmeyeceği yönündeki bir soruyu da Akçakoca, ``Yargıya gideceğini düşünmedikleri`` yönünde cevapladı.

MEVDUATTAKİ GARANTİNİN KALDIRILMASI

``Mevduattaki sınırsız devlet garantisininin operasyon öncesi mi yoksa sonrası mı kaldırılacağı`` konusunda da Akçakoca, böyle bir durumda makul bir süre önceden duyuru yapılması gerektiğini söyledi.

Akçakoca, zamanında her şeyin gerçekleşmesi durumunda, mevduattaki sınırsız garantinin ne zaman kaldırılacağının Haziran ayında duyurulması gerektiğini dündüğünü söyledi.

REEL SEKTÖR

TOBB`un, ``reel sektöre aktarılacak kaynakların da operasyon içinde gösterilmesi gerektiği`` yönündeki eleştirilerinin hatırlatılması üzerine Akçakoca, bu konudaki şahsi fikrini belirttiğini ifade etti.

Akçakoca, bankacılığın bir ``aktarma`` sektörü olduğunu, böyle bir sektör olmaması ya da yetersiz olduğu durumlarda, aktarma fonksiyonunu ya yetersiz ya da hiç gerçekleşmeyeceğini vurguladı.

Bankacılığın olmaması durumunda mevduatın farklı kulanım alanlarının ortaya çıkacağına işaret eden Akçakoca, bunun da reel sektörü daha fazla olumsuz etkileyeceğini kaydetti.

NEDEN 30 EYLÜL?

``Neden 30 Eylül tarihinin esas alındığı`` yönündeki soruya karşılık da Akçakoca, bu tarihin, sektör içindeki aktif büyüklüğü için belirlenen tarih olduğunu ve mevduat satışından sonra herhangi bir söylenti çıkmaması için bu tarihin belirlendiğini kaydetti.

Sermaye açığının ise yapılacak denetimler sonucunda belirleneceğini hatırlatan Akçakoca, ``Denetim şirketine vereceğiz denetim şirketi neyi esas alacak? 31 Aralık bilançosunu değil mi. Ama 31 Aralık bilançosunun fiktif olup olmaması diye bir şey söz konusu değil ki ben iki kere denetlettireceğim`` diye konuştu.

4 MİLYAR DOLARLIK KAYNAK NEREDEN?

Yapılacak operasyonda çıkması beklenen 4 milyar doların kaynağının nereden bulunacağı yönündeki soru üzerine de Akçakoca, tasarıda bunun Hazine`den aktarılacak bonolarla karşılanmasının öngörüldüğünü vurgularken, ``ama bu Hazine`den gelecek kaynağın, dış kaynak olması gerek`` dedi.

ZARAR 7 MİLYAR 525 MİLYON DOLAR

Akçakoca, şimdiye kadar Fon bankalarında kullanmak üzere Hazine`den 18 milyar dolar civarında kaynak aldıklarını, bankaların bilanço zararının ise 7 milyar 525 milyon dolar civarında olduğunu belirtti.

Buradaki farkın nedenine ilişkin de bilgi veren Akçakoca, bunun, bu bankalardaki mevduatın ödenmesine karşılık, kredinin tahsil edilememesi veya vadesinin beklenmesi veya gayrimenkulun satılamaması gibi hususlardan kaynaklandığını kaydetti.

Kaynak aktarımı operasyonundaki niyetlerinin, ``bir kerelik ve geçici olması`` olduğunu yineleyen Akçakoca, son derece titiz davrandıklarını, bunun ikinci kez olmasının sözkonusu olmayacağını kaydetti.

Akçakoca, kaynak aktarılan bankalarda ortakların sermaye artışına itiraz edebileceğini, ancak bunun sonuçlarına katlanılması gereğine işaret etti.

``Sektör içindeki aktif büyüklüğü açısından yüzde 1 olarak alınan oranın daha aşağı çekilmesi durumunda, maliyetin ne olacağı`` yönündeki soru üzerine Akçakoca, birleşme olmadıkça gücün dağıldığına işaret ederek, bankaların aktif yapısını güçlendirilmesi için uğraştıklarını belirtti.

TAHVİLLER PARAYA DÖNECEK Mİ?

Bankalara aktarılacak tahvillerin nakde çevrilip çevrilemeceği konusunda ise Akçakoca, yüzde 5-8 rasyoya sahip olan bankalara verilecek tahvillerin nakde çevrilmesinin söz konusu olmadığını belirtti.

Yüzde 0-5 arasındaki rasyoya sahip bankalara verilecek tahvillerin ise ``önceden haber vermek koşuluyla`` nakte çevrilebileceğini anlatan Akçakoca, böyle bir operasyonda yönetim kurullarında, kamunun veto hakkına sahip üyeleri bulunacağını, ayrıca yeminli Murakıpların da denetimde olacağını kaydetti.

BANKALARIN FON`A ALINMASI NE ZAMAN BİTECEK?

``Bankaların Fon`a alınmasının ne zaman sona ereceği ve sektörde durulmanın ne zaman başlayabileceği`` konusunda da Akçakoca, bu tür olaylarla her dönemde karşılaşılabileceğini kaydetti.

Bunun hiç polemik konusu yapılmaması gerektiğini anlatan BDDK Başkanı, bir bankanın zarara düşmesinin değişik zamanlarda gündeme gelebileceğini, bunun yadırganmaması gerektiğini belirtti.

Bunda sayının kriz ortamında 10, normal zamanda ise 1 olabileceği örneğini veren Akçakoca, normale dönüldüğünde sayının 10 yerine 1 olabileceğini söyledi.

Bunların ne zaman istisnai duruma geleceği sorusu karşısında da Akçakoca, ``İktisat normal işleyişine geçtiği zaman`` yanıtını verdi.

BİRLEŞMEDEN 100 MİLYON DOLAR TASARRUF

``Aktif büyüklükleri yüzde 1 olan iki bankanın ayrı ayrı mı yoksa birleştirilerek mi destekleneceğinin`` sorulması üzerine de BDDK Başkanı, önce birleştirmeyi tercih edeceklerini belirtti ve bu durumdaki iki bankanın birleşmesinden 100 milyon dolar civarında tasarruf edildiğini kaydetti.

OPERASYONUN AMACI

Bankaların sermaye yapısının güçlendirilmesi operasyonunun amacını, ``yüzde 8`lik sermaye yeterlilik rasyosu`na sahip olunması`` olarak açıklayan Akçakoca, dedikodu ve güvensizlik ortamının yaratılmamasını istedi.

Akçakoca, Amaçlarının sektörü kendi ayakları üzerinde yürüyebilir hale getirmek olduğunun da altını çizdi.

FON`DAKİ BANKALARIN DAVA SAYILARI

Bu arada ``Fon`daki bankaların yargıdaki davalarına`` ilişkin soruya karşılık Akçakoca, Kasım sonu itibariyle bu bankalardan tahsilat departmanına 66 bin dosya aldıklarını, 904 milyon dolarlık tahsilat gerçekleştirdiklerdini açıkladı.

Kredilerle ilgili dava sayısının da bu dosya sayına eşit olduğunu, sadece Fon tarafından hakim ortaklar aleyhine açılan hukuk davası sayısının 90 olduğunu söyleyen Akçakoca, Fon`daki bankalar tarafından açılan davaların sayısının buna dahil olmadığını belirtti.

Akçakoca, bu bankaların 70 adet 215 trilyon liralık iştirakinin satıldığını, yaklaşık 100 trilyon liralık menkul ve gayrimenkullerinin elden çıkarıldığını açıkladı.

OPERASYON KARARI

Bankaların sermaye yapılarının güçlendirilmesine dönük operasyona ne zaman karar verildiği konusunda da Akçakoca, konunun Mayıs ayında itbaren konuşulmaya başlandığını, Haziran`da devirle ilgili yasanın çıkarıldığını, Ağustos`ta model üzerinde düşünmeye başladıklarını, Ekim`de ise ilk resmi toplantının gerçekleştirildiğini belirtti.

Şeffaflık konusunda ise Akçakoca, bunun iyi ayarlanması gerektiğini, kredibiliteyi bozmadığı müddetçe şeffaflıktan yana olduğunu sözlerine ekledi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!