Babacan: "Vergileri düşük tutma lüksüne sahibiz"

Güncelleme Tarihi:

Babacan: Vergileri düşük tutma lüksüne sahibiz
Oluşturulma Tarihi: Eylül 07, 2012 12:55

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, finansal sektör için Türkiye'de düşük vergilerle iyi bir iş ortamı bulunduğunu belirterek, “Birçok gelişmiş ülkede vergiler er ya da geç artacak. Türkiye'de bütçe açığımız ve kamu borcumuz iyi durumda olduğu için biz uzun bir süre daha vergileri düşük tutma lüksüne sahibiz” dedi.

Babacan, İtalya'nın Como Gölü kıyısındaki Cernobbio kasabasında düzenlenen “38. Yıllık Ambrosetti Forumu”nda Türkiye'nin ağırlıklı olarak konuşulduğu bir toplantıda, küresel ekonomik kriz ortamında Türkiye'yi, Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki Arap Baharı'nda Türkiye'nin konumunu anlattı.

Ali Babacan, yaptığı konuşmada, 2008 ve 2009 yıllarında yaşanan krizden önce Türkiye'de bankacılık, sosyal güvenlik, sağlık, kamu mali yönetimi ve kontrolü gibi alanlarda yapıldığını hatırlattı. Türkiye'nin son 10 yılda yapılan bu reformlar sayesinde krizi bu alanlarda daha güçlü karşıladığını söyledi. 2009 yılında kriz sırasında birçok ülkenin büyümeyi artırmak için vergileri azaltarak mali canlandırma programları başlattığını ifade eden Babacan, Türkiye'nin ise diğer ülkelerden farklı davrandığını, mali konsolidasyon programı uyguladıklarını, harcamaları azalttıklarını ve yeni vergiler getirdiklerini belirtti. Babacan, bu tedbirlerin sonucunda Türkiye'nin 2010'da yüzde 9,2, 2011 yılında ise yüzde 8,5 büyüdüğünü hatırlattı.

Son yıllardaki büyümenin ve istihdam artışının özellikle özel sektör eliyle sağlandığının altını çizen Babacan, sadece 2009 yılından bu yana 4 milyon kişinin iş bulduğunu, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) verilerine göre, Türkiye'nin en hızlı istihdam yaratan ülke olduğunu belirtti.

Türkiye'de gelir dağılımının düzelmekte olduğunu, bankacılık sektörünün artık daha güçlendiğini dile getiren Babacan, “Bir anlamda krizden önce gücümüz farklıydı, kriz sırasındaki politikalarımız farklıydı ve elde ettiğimiz sonuçlar da Avrupa'da yaşananlardan oldukça farklı oldu” dedi.

Babacan, uygulanan politikaların Türkiye'yi sürdürülebilir bir büyüme yoluna sokmayı amaçladığına işaret ederek, “Bütün bu yaptıklarımız bir hükümet için siyasi olarak kolay şeyler değil. Özellikle tüketimin iyi gittiği, tüketicilerin mutlu olduğu ve bankaların bol miktarda borç vererek bol kar elde ettiği, şirketlerin borç aldığı ve yatırım yaptığı bir ortamda hiç kolay değil. Yani bu ortama müdahale ederek 'yavaşlamamız lazım' demek hiç kolay değil. Planlı, temkinli, hedefli politikalar nedeniyle Türkiye'nin bu yılki büyümesi yüzde 4 olacak. Bu hala Avrupa'da birçok ekonomideki oranlardan yüksektir” dedi.

Babacan, bu yıl cari açığı düşürmeye yönelik çabaların işe yaradığını ve ödemeler dengesinin düzelmekte olduğunu belirtti. Yeni Bireysel Emeklilik Sistemi ile ilgili yasayı Meclis'ten geçirdiklerini dile getiren Babacan, bunun tasarruf oranlarını artıracağına inandıklarını söyledi. Yapısal reformların, politikalarının ana noktasını oluşturacağını kaydeden Babacan, iş piyasası reformuyla şirketlere esneklik ve rekabetçilik ortamının sağlanacağını bildirdi. Babacan, bir başka reform alanının da yatırım ortamının iyileştirilmesiyle ilgili olduğunu kaydetti.

Finansal sektör için düşük vergilerle Türkiye'de iyi bir iş ortamının olduğunu belirten Babacan, “Birçok gelişmiş ülkede vergiler er ya da geç artacak. Şu anda Avrupa çapında uygulanacak finansal aracılık vergisi ile ilgili tartışmalar var ama Türkiye'de bütçe açığımız ve kamu borcumuz iyi durumda olduğu için biz uzun bir süre daha vergileri düşük tutma lüksüne sahibiz” dedi.

Babacan, Türkiye'nin AB sürecine de değinerek, “AB kriterleri bizim içerideki reform sürecimizde bir dış çıpa oldu” ifadelerini kullandı.

Ekonomi konusunda son 3-4 yılda AB'nin yaptığı şeyleri yapmadıklarını anlatan Babacan, “Doğru olacağını düşündüğümüz bazı konular var ama bunları özellikle erteliyoruz çünkü henüz Türkiye için çok erken olduğunu düşünüyoruz” diye konuştu.
Türkiye'nin NATO, Avrupa Konseyi, AGİT gibi birçok uluslararası kuruluşun üyesi olduğunu hatırlatan Babacan, Türkiye'nin yakın geçmişte Şangay İşbirliği Örgütü'nün diyalog ortağı olduğunu ve son 3-4 yılda Rusya ve Çin'le de stratejik ortak haline geldiğini ifade etti.

Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki gelişmeler

Türkiye'nin, Arap Baharı'nın yaşandığı ülkelerin hükümetlerinin pek çoğuyla ekonomik ve demokratik dönüşüm deneyimlerini paylaştığını dile getiren Babacan, “İşleyen bir örneğin yazılmış bir reçeteden daha iyi olduğuna inanıyoruz” dedi.

Her ülkenin kendine özgü karakteristiği olduğunu vurgulayan Babacan, böylece değişimin ve dinamiklerin kapsamının ülkeden ülkeye değiştiğini kaydetti.
Suriye'deki krizin hızlı ve gittikçe artan bir şekilde kötüleştiğini ifade eden Babacan, her gün yüzlerce masum insanın, rejim güçlerinin bombalamalarıyla ayrım gözetilmeksizin öldürüldüğünü söyledi. Babacan, “Bundan böyle meşru görülemeyecek olan rejim, kendi halkını öldürerek insafsız bir milis gücü haline gelmiştir” dedi.

Suriye'deki muhalif güçlerin kontrol ettiği alanların gittikçe genişlettiğine dikkati çeken Babacan, bu alanların daha da artmasını umduklarını kaydetti.

Mısır'daki gelişmelere de değinen Babacan, bu ülkedeki dönüşümün düzenli ve zamanlı bir şekilde sonuçlanmasının bütün bölge için önemli olduğuna işaret etti ve Mısır'ın Arap Dünyası için önemli olduğunu, Mısır'da meydana gelen her şeyin önemli bir örnek oluşturacağını söyledi. Babacan, bölgenin güçlü ve istikrarlı bir Mısır'a ihtiyaç duyduğunu ifade etti.

Türkiye'nin Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin yapıcı, uzlaşmacı ve kapsayıcı yaklaşımını desteklediğini ifade eden Babacan, “Mursi, hak ettikleri özgür ve çoğulcu demokratik gelecek için Mısırlılara önderlik etmelidir” diye konuştu.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!