Babacan: 2011'de fiyatlar dalgalı seyredecek
Güncelleme Tarihi:
Oluşturulma Tarihi: Ocak 26, 2011 13:55
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, 2011 yılında temel ürünlerin fiyatlarının yüksek ve dalgalı seyredeceğini kaydetti.
Dünya Ekonomik Forumu'na katılmak üzere İsviçre'ye giden Babacan, hareketinden önce Esenboğa Havalimanı'nda düzenlediği basın toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Babacan, bir araştırma şirketinin, “küresel ölçekte, yatırımcının küresel kriz sonrası yatırıma geri döndüğü, bunun da güven ortamının geri döndüğüne” dair değerlendirmesine ilişkin sorusu üzerine, yatırımcıların döndüğünü ancak dünyadaki likitide bolluğu bir sorun olduğunu söyledi.
“İstemediğiniz kadar bir likidite bolluğu var, dolayısıyla bugünü değil daha sonrayı da düşünmek lazım” diyen Babacan, bu likiditenin geri çekileceği dönemin geleceğini, faizlerin dünya genelinde artmaya başlayacağını anlattı.
Babacan, “Gelişmekte olan pek çok ülkede faizler artık artmaya başladı. Merkez Bankası politika faizleri, diğer faizler... Gelişmiş ülkelerde de gün gelecek bunlar uygulanmaya başlayacak. Dolayısıyla bugünkü ortam kimseyi yanıltmamalı. Bugünkü para bolluğuna dayanan büyüme, para bolluğuna dayanan bir risk iştahı kimseyi yanıltmamalı. Çünkü sadece bugünü, yarını değil, 2012'yi, 2013'ü, 2014'ü hepsini beraber mutlaka düşünmemiz lazım. Bu şekilde değerlendirmemiz lazım” diye konuştu.
Merkez Bankası Başkanının emtia fiyatlarının artışıyla küresel enflasyon riskine dikkat çektiğini belirtilerek, küresel ölçekte bununla ilgili değerlendirmesinin sorulması üzerine Babacan, bunun birkaç sebebi olduğunu, iklimsel sebepler bulunduğunu ifade etti.
Likidite bolluğuna işaret eden Babacan, “Altın rezervi belli, bakır rezervi belli dünyada, bir de dolar miktarı belli. Dolar miktarı ne kadar çoğalırsa, ne kadar çok basılırsa dolar, hem de karşılıksız basılırsa ona göre, dolara göre bu temel ürünlerin fiyatlarının daha artmış olduğunu görüyorsunuz. Bu biraz da likidite koşullarıyla da alakalı. Ama şu da bir gerçek ki 2011 yılında temel ürünlerin fiyatları gıda olsun olsun, metal olsun, petrol olsun bunların fiyatları yüksek ve dalgalı seyredecek. Bu maalesef bir gerçek. Bu, bizi iki kanaldan ağırlıklı olarak etkileyecek gibi görünüyor. Birinci petrol fiyatları kanalından, ikincisi gıda fiyatları kanalından” diye konuştu.
“PARA POLİTİKALARININ YÖNÜNÜ DEĞİŞTİRECEK TÜRDEN GELİŞMELER DEĞERLENDİRMİYORUZ”
Babacan, dün akşam itibariyle buğdayın ton fiyatının dünyada 380 dolara çıktığını belirterek, şunları söyledi:
“Mısır öyle, petrol bakıyorsunuz artık 100 dolara dokunmaya başladı fiyatlar, 95-100 dolar arası gidip geliyor. Dolayısıyla bu da bizim kuşkusuz enflasyonumuzu bir miktar etkileyecek. Ama bu şunu söylemek lazım; Para politikalarının yönünü değiştirecek türden gelişmeler olarak biz bunu değerlendirmiyoruz. Çünkü taleple alakalı bir sorun var mı? Aşırı talepten bir ısınma ihtimali var mı ya da 'çekirdek enflasyon' dediğimiz h endeksi, ı endeksi. Oralarda bir hareket var mı? Yanlış bir gelişme var mı? Onlara daha çok dikkat etmek, yakından bakmak lazım. Yoksa dünyada petrol fiyatları yüzde 30 arttı, Türkiye'de enflasyon yarım puan arttı. Şimdi bu gayet doğaldır. Kendi iç uygulamalarımızla alakalı değildir, Türkiye ekonomisi ile ilgili herhangi bir ısınmaya herhangi bir yanlış politikanın sonuçlarına işaret etmez. Enerji fiyatları gelir, Türkiye'yi bir miktar etkiler. Bu ondan ibaret bir gelişmedir, bu çerçevede değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum.”
“İstemediğiniz kadar bir likidite bolluğu var, dolayısıyla bugünü değil daha sonrayı da düşünmek lazım” diyen Babacan, bu likiditenin geri çekileceği dönemin geleceğini, faizlerin dünya genelinde artmaya başlayacağını anlattı.
Babacan, “Gelişmekte olan pek çok ülkede faizler artık artmaya başladı. Merkez Bankası politika faizleri, diğer faizler... Gelişmiş ülkelerde de gün gelecek bunlar uygulanmaya başlayacak. Dolayısıyla bugünkü ortam kimseyi yanıltmamalı. Bugünkü para bolluğuna dayanan büyüme, para bolluğuna dayanan bir risk iştahı kimseyi yanıltmamalı. Çünkü sadece bugünü, yarını değil, 2012'yi, 2013'ü, 2014'ü hepsini beraber mutlaka düşünmemiz lazım. Bu şekilde değerlendirmemiz lazım” diye konuştu.
Merkez Bankası Başkanının emtia fiyatlarının artışıyla küresel enflasyon riskine dikkat çektiğini belirtilerek, küresel ölçekte bununla ilgili değerlendirmesinin sorulması üzerine Babacan, bunun birkaç sebebi olduğunu, iklimsel sebepler bulunduğunu ifade etti.
Likidite bolluğuna işaret eden Babacan, “Altın rezervi belli, bakır rezervi belli dünyada, bir de dolar miktarı belli. Dolar miktarı ne kadar çoğalırsa, ne kadar çok basılırsa dolar, hem de karşılıksız basılırsa ona göre, dolara göre bu temel ürünlerin fiyatlarının daha artmış olduğunu görüyorsunuz. Bu biraz da likidite koşullarıyla da alakalı. Ama şu da bir gerçek ki 2011 yılında temel ürünlerin fiyatları gıda olsun olsun, metal olsun, petrol olsun bunların fiyatları yüksek ve dalgalı seyredecek. Bu maalesef bir gerçek. Bu, bizi iki kanaldan ağırlıklı olarak etkileyecek gibi görünüyor. Birinci petrol fiyatları kanalından, ikincisi gıda fiyatları kanalından” diye konuştu.
“PARA POLİTİKALARININ YÖNÜNÜ DEĞİŞTİRECEK TÜRDEN GELİŞMELER DEĞERLENDİRMİYORUZ”
Babacan, dün akşam itibariyle buğdayın ton fiyatının dünyada 380 dolara çıktığını belirterek, şunları söyledi:
“Mısır öyle, petrol bakıyorsunuz artık 100 dolara dokunmaya başladı fiyatlar, 95-100 dolar arası gidip geliyor. Dolayısıyla bu da bizim kuşkusuz enflasyonumuzu bir miktar etkileyecek. Ama bu şunu söylemek lazım; Para politikalarının yönünü değiştirecek türden gelişmeler olarak biz bunu değerlendirmiyoruz. Çünkü taleple alakalı bir sorun var mı? Aşırı talepten bir ısınma ihtimali var mı ya da 'çekirdek enflasyon' dediğimiz h endeksi, ı endeksi. Oralarda bir hareket var mı? Yanlış bir gelişme var mı? Onlara daha çok dikkat etmek, yakından bakmak lazım. Yoksa dünyada petrol fiyatları yüzde 30 arttı, Türkiye'de enflasyon yarım puan arttı. Şimdi bu gayet doğaldır. Kendi iç uygulamalarımızla alakalı değildir, Türkiye ekonomisi ile ilgili herhangi bir ısınmaya herhangi bir yanlış politikanın sonuçlarına işaret etmez. Enerji fiyatları gelir, Türkiye'yi bir miktar etkiler. Bu ondan ibaret bir gelişmedir, bu çerçevede değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum.”