Avrupa samimiyse mali yardımı serbest bıraksın

Güncelleme Tarihi:

Avrupa samimiyse mali yardımı serbest bıraksın
Oluşturulma Tarihi: Kasım 16, 1998 00:00

Haberin Devamı

Avrupa Birliği Komisyonu'nun son raporunda Türkiye'yi tam üyelik için 12'nci aday ülke olarak göstermesini değerlendiren İktisadi Kalkınma Vakfı Başkanı Meral Gezgin Eriş, ‘‘Avrupa samimi ise ihtiyaç duyulan alanlarda mali yardımda da samimi davranmalı’’ dedi.

Türk özel sektörünün Avrupa Birliği (AB) ile ilişkilerini yönlendiren İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) Başkanı Meral Gezgin Eriş, artık Türkiye'nin AB'nin ortağı gibi davranmak zorunda olduğunu söyledi. Eriş, Türkiye'nin yaşam tarzı olarak Avrupa ile ortaklık bilincini içine sindirmesi gerektiğini belirterek Avrupa'ya da, ‘‘Avrupa Türkiye için tam üyeliğe hazırlık stratejisinin hayata geçmesinde samimiyse ihtiyaç duyulan alanlarda mali yardımda da samimi davranmalı’’ uyarısında bulundu.

AB Komisyonu'nun Avrupa genişlemesinde yeralacak Türkiye için hazırladığı raporu değerlendiren Eriş, ''Bu raporla Türkiye artık Avrupa genişlemesinin içindedir. Karar alıcılar bu işi diplomasi ve siyasi bir olay görmeyerek işin görüntüsünü artık bir kenarı bıraksınlar. İşlerin içeriği ile ilgilensinler'' çağrısında bulundu. Eriş, Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki son gelişmeleri şöyle değerlendirdi:

KONSEY ONAYLAMALI

- Biz artık Avrupa'nın ortağıyız. Gerçi, 35 yıldır Avrupa'nın ortağıyız. Ama artık bunu önce kendimize söylemeliyiz, ortak olma bilincine ulaşmalıyız. Türkiye'nin artık AB'nin 12. aday ülkesi olduğu tescil edildi. Artık, Avrupa ile ilişkiler sadece diplomasi alanının dışına taşınmalıdır. Bir yaşam biçimi projesi olarak ele alınmalıdır.

- Gelinen nokta şu, Türkiye AB'nin genişleme sürecine net olarak alınmıştır. Rapordaki değerlendirmeler, Türkiye'nin artık genişleme süreci içinde olduğunu gösteriyor. Aralık 1997 de gelinmesi gereken noktaya ancak Kasım 1998'de gelebildik. Şimdi iki şeyin netleşmesi lazım.

- Birincisi, AB Komisyonu'nun hazırladığı raporun AB Konseyi'inden geçmesi gerek. İkincisi, Türkiye'nin de artık adaylık statüsü var. Ama bu stütü diğer aday ülkelerden farklı. Bu ülkelere, eksiklerinizi beraber giderelim dendi. Türkiye'ye ise ‘‘sen adaysın ama eksikliklerini düzelttikten sonra gel’’ denmişti. Gelinen noktada AB ile teknik hazırlıkları aksatmadan yürütmek gerekiyor. Türkiye'nin tam üyeliği hazırlanması için de artık AB'nin mali yardım konusunda samimiyetini kanıtlaması gerek. Eğer Türkiye teknik hazırlıklarda gerekli aktiveteyi göstermez ve AB'de mali yardım konusunda samimiyetini kanıtlamazsa, hazırlanan tam üylemliğe hazırlık belgesi hayata geçmez. O zaman Lüxemburg Zirvesi'indeki noktaya geri döneriz. Artık küçük adımlarla yapıcı bir şekilde ilerlemeliyiz. Gümrük Birliği bunun için elimizdeki iyi bir değer. Türkiye, GB'nin gerektirdiği mevzuat uyumunu hemen yapmalı.

TOPYEKÜN HAZIRLIK

- Biz artık Avrupa ile anlaşma yapmıyoruz. Tam üyeliğe hazırlanmak için topyekün bir hazırlık gerekir. Rapor, Türk ekonomisini hakkında olumlu değil, gerçekçi. Bunu övgü dolu bir yorum olarak değerlendirmemek gerek. Fakat, siyasi kısım ise olumsuz bunu da görmemezlikten gelmemek lazım. AB, diğer aday ülkeler için de rapor hazırladı. O ülkelerin de bazı yönlerini olumlu değerlendirirken bazı yönlerini eleştirdi. Örneğin Slovekya için hazırlanan raporda AB, siyasi konularda eleştirilerde bulunuyor. Şimdi, AB Slovekya'yı bölmek istiyor diye mi düşüneceğiz. Bence, herkes AB Komisyonu'unun diğer aday ülkeler için hazırladığı raporları da okumalı. Böylece o ülkelerin hangi noktada olduğunu da görürüz.

- Artık, TBMM'de hazır bekleyen yasal düzenlemeler geçmeli. Türkiye 21. yüzyılın eşiğinde büyük bir ülke olarak demokratik-hukuk devleti olmanın gereklerini yerine getirmeli. İnsan hakları standartlarını yükseltmeli. Bunu 65 milyonluk Türkiye için istemeliyiz. Artık, Avrupa'dan gelen insan hakları ve demokratikleşme yorumları konusunda vehimlere kapılmayalım. İnsan hakları ve demokrasi standardını yükseltmeyen bir Türkiye hep Avrupa'nın tacizine uğrayacak. Avrupa'da ABD'de Türkiye'nin bölünmesini isteyenler olabilir. Ama insan hakları ve demokrasisini güçlendiren Türkiye daha güçlü bir Türkiye olur. Bu nedenle karar alıcıların, işin görüntü kısmını bırakıp içeriğiyle ilgilenmesi gerekiyor.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!