Amerika’da faiz artırımı

Güncelleme Tarihi:

Amerika’da faiz artırımı
Oluşturulma Tarihi: Nisan 27, 2004 00:00

AMERİKA’da faizlerin artacağı yönündeki işaretler giderek daha güçleniyor. Ekonomik büyüme oldukça güçlü ve kalıcı görünüyor.Enflasyonist baskıların oluştuğu yönünde genel bir izlenim var. Doların değer kaybı da bir başka dikkati çeken gelişme olarak karşımızda duruyor.Bu şartlarda Amerikan Merkez Bankası (FED) Başkanı faizlerin artabileceği yönünde yurt içi ve dışı piyasaları hazırlama ihtiyacını duydu. Faizler arttığında, dünya piyasalarında bir şok yaratma riskinden kaçındı.Gelişmiş ülkeler içinde faiz artırımına başlayan ilk ülke İngiltere olmuştu. İngiltere şimdi ikinci bir faiz artırımına hazırlanıyor.EKONOMİK PERFORMANSGelişmiş ülkelerdeki faiz artışı elbette bütün dünyada sonuçları olacak bir gelişmedir. Bu konuyla ilgilenenlerin başında son yıllarda yeniden ciddi miktarlarda gelişmiş ülkelerden fon akımı alan yükselen piyasalar gelmektedir. Gelişmekte olan ülkelere fon akımlarının artmasının nedenleri arasında gelişmiş ülkelerde faizlerin çok düşmüş olması da vardı.Amerika’da faizlerin artması olasılığı artınca, herkesin aklına bir soru geldi: Faiz artışı bizim gibi ülkeleri olumsuz etkiler mi? Hatta, kriz edebiyatına alışmışlar arasında ‘Amerika’daki faiz artışı Türkiye’de kriz yaratır mı?’ diye sorulmaya başlandı.Amerika’nın faizlerini artırması elbette Türkiye gibi ülkelerin dış borçlanma maliyetlerini olumsuz etkileyecektir. Ama, borçlanma maliyetlerinin küçük bir miktar artması Türkiye’yi batırmaz. Dolayısıyla, heyecan yapmaya gerek yoktur.Türkiye açısından dikkatle izlenmesi gereken gelişme Amerika’nın alacağı tavırlar karşısında gelişmekte olan ülkelere akan mali fonların göstereceği tepkiler ve bu tepkiler karşısında gelişmekte olan ülkelerin ekonomik performansları olmalıdır.FED, faizleri önümüzdeki dönemde ya 0.25 puan, en fazla da yarım puan artıracaktır. Yani, kendi işlemlerine uygulayacağı faiz yüzde 1’den yüzde 1.25 ya da 1.5’e çıkacaktır. Önümüzdeki iki yıl içinde de FED’in faizleri yüzde 4’e kadar çekebileceği konuşulmaktadır. 1996-97 yıllarında FED faizinin yüzde 6 olduğu düşünüldüğünde, önümüzdeki günlerde göreceğimiz faiz artışının ekonomik bir çalkantı çıkarmayacağı daha iyi teşhis edilecektir.İSTEMEDENGelişmekte olan ülkelere giden fon akımlarında ciddi bir azalma olması ise işin riskli olan tarafıdır. Türkiye gibi ülkelerin Amerika’daki faiz artışına hazır olmaları, hazır olmayan ülkelerde yaratılabilecek ekonomik çalkantıları önlememektedir. Dolayısıyla, dünyanın bir başka köşesinde çıkabilecek bir çalkantı bizleri de olumsuz etkileyebilecektir.Bu çeşit olasılıklarla mücadelenin tek yolu Türkiye’nin dış borçlanma ihtiyacını aşağıya çekip gelişmiş ülkelerden gelen fon akımına mutlak anlamda muhtaç olmayacak bir ekonomik dengenin oluşturulmasıdır. Yani, dış ticaret ve cari işlemler açıklarını azaltmak zorundayız. Bugün rahat bir şekilde karşılanan döviz açıkları yarın değişen dengelerde rahatça karşılanamayabilecektir. Bu risktir. Hazırlıklı olmalıyız.Risk gerçekleştiğinde Türkiye’de de faizler artabilir. Ekonomik büyümeden istemeden feragat etmek durumunda kalabiliriz.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!