Adını doğru koyalım...

Güncelleme Tarihi:

Adını doğru koyalım...
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 29, 2001 00:00

ULUSLARARASI Para Fonu Başkan Yardımcısı Prof. Stanley Fischer'in bu hafta yaptığı Ankara ve İstanbul temaslarıyla ilgili değerlendirmeleri, bu işlerden anlayan uzmanlarımızdan okuyoruz.Anlaşılan Prof. Fischer'in ihtiyatlı iyimserliği bizim uzmanlarımızda pek yok.Gerçi bu uzmanların önceki yıllarda Arjantin'i, Brezilya'yı ve İsrail'i örnek gösterip kaç kere yanıldıklarını, daha sonra bir öncekinin tam tersi tavsiyelerle bizlere nasıl akıl verdiklerini de anımsarız. Ama konu şimdi o değil...Biz hiç de uzmanlık istemeyen sorularla meşgulüz. Onlara yanıt bulmadan ülke ekonomisinin nasıl düzeleceğini doğrusu pek anlayamıyoruz.Örneğin, hem Kemal Derviş hem de hükümet yeni bir vergi koymadan mali yapıyı düzene sokacaklarını söylüyorlar.Oysa kamu maliyesi her ay belki iki, belki üç kere ‘‘iç borç ödemesi’’ sorunu yaşıyor. Bunun için özellikle bankalardan borç alıp önündeki taksiti ödüyor. Yani borcunu azaltmıyor sadece biraz daha para ödeyip vadesini uzatmış oluyor.Bu yolun ucunda ışık olduğunu söyleyen biri varsa, lütfen ortaya çıkıp açıklasın da rahat edelim. Bu bir.İkincisi... Yıllardır Türkiye'nin en önemli sorunlarından biri, kayıt dışı ekonomidir. Çünkü bu kesim üretirken vergi vermez, satarken vergi vermez, harcarken vergi vermez. Bunlar ekonominin keneleridir. Ülkenin şahdamarına yapışmışlardır. Oradan emdikleri kanla yaşarlar.Ülke ekonomisini düzlüğe çıkarmak için, üç koalisyon partisinin tüm siyasi geleceği ile kumar oynayan bugünkü hükümet -özellikle onun ekonomiden sorumlu üyesi Kemal Derviş- neden bu konunun üstüne gitmez, 15 günde 15 yasa çıkarmayı bile göze alır da vergi kaçıranı tepeleyecek hiçbir şey yapmaz anlayamıyoruz. Başkasını bırakın bir KDV'de bile, tahsil etmesi gerekenin belki yirmide biriyle yetinen bir vergi örgütü olabilir mi?Bitmedi...Asıl önemlisi başka:Rahmetli Nejat Eczacıbaşı, Türkiye'nin ‘‘vergi kaçıranların cenneti’’ olduğunu söyleyeli yıllar oldu. Bu sütunda biz de sayısız defa yazdık, ‘‘vergi kaçıran alçaklara hapis cezası verin’’ diye. Yasanın işlemeyen hükmüne ‘‘hapis cezası’’ koydular. O yüzden kimseyi hapisle cezalandırmak mümkün olmadı. Ama sıra fikir adamını cezalandırmaya gelince hapis cezası tıkır tıkır uygulandı. O nedenle tekrarlıyoruz:Maliyemiz iflas masasına düştüyse, onun sorumlusu burnundan kıl aldırmayan şanlı maliyecilerimizdir. Çünkü gerekli herkesi vergi yükümlüsü yapmayı beceremeyen de, konulmuş vergiyi tahsil edemeyen de onlardır.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!