AB: Türkiye, 2003'e kadar düzlüğe çıkacak
Güncelleme Tarihi:
Zeynel LÜLE/BRÜKSEL
Oluşturulma Tarihi: Kasım 22, 2001 01:50
Avrupa Birliği Komisyonu aday ülkelere ilişkin dün yayınladığı raporda Türkiye ekonomisinin 2003 yılına kadar toparlanacağını savundu.
Raporda, bu süre içinde enflasyonun yüzde 54.9'dan 26.5'a düşeceği belirtildi. Aday ülkelere ilişkin 2001-2003 dönemi ekonomik tahminleri iceren raporunu açıklayan AB (Avrupa Birliği) Komisyonu'na göre, Türkiye ekonomisi aşamalı olarak düzelecek. Buna göre, Türkiye ekonomisi 2003 yılında toparlanacak. Türkiye'nin ekonomik programının hassasiyetle sürdürmesi gerektiği vurgulanan raporda, uluslararası ortamın AB üyesi ve aday ülkelerin ekonomisini etkilediğini, iki kriz yaşayan Türkiye için durumun daha da ağır olduğu kaydedildi.
Türkiye'nin büyüme hedeflerinin gerçekleşmesinin yapısal reformların gerçekleşmesine ve finans piyasalarına güven kazandırılmasına bağlı olduğuna dikkat çeken AB uzmanlarına göre, 2002 ve 2003 yıllarında Türk ekonomisinin genel durumunun giderek düzelmesinin bekleniyor. Ancak bu, enflasyondaki ve faiz oranlarındaki düşüş ile yapısal reformların gerçekleşmesi ile mümkün olacak, 11 Eylül olaylarının Türkiye'de ekonomik belirsizliği körüklediği, turizm sektörünün de bölgedeki gerginlik nedeniyle olumsuz etkilenebileceği görüşlerine de yer verilen raponda, Türk ekonomisinin geleceğinin ekonomik programdan sapma olmadan uygulanmasına ve reformların devamına bağlı olduğu mesajı verildi,
AB DÜZEYİ
Yüksek enflasyon ve faiz oranlarının hem yatırımı engellediğini, hem de tüketime engel olduğu vurgulanan komisyon raporunda, ortalama enflasyon tahminini bu yıl için 54.9 olarak yapıldı. 2002 yılı için 51.5, 2003 yılı için de 26.5 tahmininde bulunan uzmanlara göre, Türkiye'de enflasyon ancak 2006 yılında AB beklentilerine uyumlu bir düzeye ulaşacak.
Raporda, Şubat 2001 kirizinden sonra Türkiye'nin ekonomik programında kökten değişiklik yaptığı, finans pazarlarına istikrar getirmek ve makroekonomik istikrar sağlamak için yapısal reformlara öncelik verdiği belirtilirken, ancak beklenen sonuçların hálá alınamadığı belirtildi. Faizlerdeki düşüşün gerçekleşlediği, Türk finans sektörünün krizlerin etkisini henüz geride bırakamadığı ve şirketlere ihtiyaçları olan kredilerin sağlanamadığı belirtilen raporda, iç tüketimin yüzde 11 düştüğü, TL'nin yüzde 50'den fazla değer kaybetmesine rağmen ihracatçıların bu durumdan yeterince yararlanamadıkları kaydedildi.
AB Komisyonu'na göre Türkiye'nin seyri
Aday ülkeler arasında sadece Türkiye'de küçülen GSYİH (Gayri Safi Yurtiçi Hasıla), bu yıl - 6.8 olacak. Gelecek yıl yüzde 2.7 artması tahmin edilen bu rakam 2003 yılında 4.1'e çıkacak.
13 aday ülke arasında işsizlik oranı ile 9'uncu sırada yer alan Türkiye'de, 2001 yılında işsizlik oranı yüzde 10.8 olarak kabul edildi. AB uzmanlarına göre bu oran, 2002'de yüzde 11.1, 2003'te ise 11.5 olacak. Bunun da nedeni bankacılık ve devlet sektöründeki yeniden yapılanma.
Ekonominin düzlüğe kavuşması, tüketicinin güveninin yeniden sağlanması ile mümkün. Bunun yanı sıra, enflasyonist baskılar, özel yatırım ve faiz oranlarının düşüşüşle birlikte, kamu sektörünün ağırlığının azalması, ekonomiye canlılık getirecek.
TL'nin hızlı şekilde değer kaybetmesinin ardından, fiyat rekabeti de artacak. Bu da ihracata yarayacak. Ancak dış talebin global ekonomik durumun kötüleşmesi sebebiyle ihracat artışı sınırlı olacak.
Enflasyonist baskıların azalmasına neden olarak iç talebin az olması, ithalat ürünlerin fiyatlarının artışına engel olacak. 2002 ve 2003'de iç talep artacak ancak bu, ticaret açığının da artmasına neden olacak.
Turizm gelirlerinin artış göstermesi, cari dengelerin artışını sağlayacak. Turizm gelirleri 2002 ve 2003’te daha az gerçekleşecek. Bunun nedeni, 11 Eylül sonrası oluşan ortam ve bölgesel çatışmalar.
Türk ekonomi politikasının güvenilirliğinin artması ve uluslararası güven ortamının sağlanmasıyla birlikte sermaye girişleri dalgalanabilir.
Türkiye'nin büyüme hedeflerinin gerçekleşmesinin yapısal reformların gerçekleşmesine ve finans piyasalarına güven kazandırılmasına bağlı olduğuna dikkat çeken AB uzmanlarına göre, 2002 ve 2003 yıllarında Türk ekonomisinin genel durumunun giderek düzelmesinin bekleniyor. Ancak bu, enflasyondaki ve faiz oranlarındaki düşüş ile yapısal reformların gerçekleşmesi ile mümkün olacak, 11 Eylül olaylarının Türkiye'de ekonomik belirsizliği körüklediği, turizm sektörünün de bölgedeki gerginlik nedeniyle olumsuz etkilenebileceği görüşlerine de yer verilen raponda, Türk ekonomisinin geleceğinin ekonomik programdan sapma olmadan uygulanmasına ve reformların devamına bağlı olduğu mesajı verildi,
AB DÜZEYİ
Yüksek enflasyon ve faiz oranlarının hem yatırımı engellediğini, hem de tüketime engel olduğu vurgulanan komisyon raporunda, ortalama enflasyon tahminini bu yıl için 54.9 olarak yapıldı. 2002 yılı için 51.5, 2003 yılı için de 26.5 tahmininde bulunan uzmanlara göre, Türkiye'de enflasyon ancak 2006 yılında AB beklentilerine uyumlu bir düzeye ulaşacak.
Raporda, Şubat 2001 kirizinden sonra Türkiye'nin ekonomik programında kökten değişiklik yaptığı, finans pazarlarına istikrar getirmek ve makroekonomik istikrar sağlamak için yapısal reformlara öncelik verdiği belirtilirken, ancak beklenen sonuçların hálá alınamadığı belirtildi. Faizlerdeki düşüşün gerçekleşlediği, Türk finans sektörünün krizlerin etkisini henüz geride bırakamadığı ve şirketlere ihtiyaçları olan kredilerin sağlanamadığı belirtilen raporda, iç tüketimin yüzde 11 düştüğü, TL'nin yüzde 50'den fazla değer kaybetmesine rağmen ihracatçıların bu durumdan yeterince yararlanamadıkları kaydedildi.
AB Komisyonu'na göre Türkiye'nin seyri
Aday ülkeler arasında sadece Türkiye'de küçülen GSYİH (Gayri Safi Yurtiçi Hasıla), bu yıl - 6.8 olacak. Gelecek yıl yüzde 2.7 artması tahmin edilen bu rakam 2003 yılında 4.1'e çıkacak.
13 aday ülke arasında işsizlik oranı ile 9'uncu sırada yer alan Türkiye'de, 2001 yılında işsizlik oranı yüzde 10.8 olarak kabul edildi. AB uzmanlarına göre bu oran, 2002'de yüzde 11.1, 2003'te ise 11.5 olacak. Bunun da nedeni bankacılık ve devlet sektöründeki yeniden yapılanma.
Ekonominin düzlüğe kavuşması, tüketicinin güveninin yeniden sağlanması ile mümkün. Bunun yanı sıra, enflasyonist baskılar, özel yatırım ve faiz oranlarının düşüşüşle birlikte, kamu sektörünün ağırlığının azalması, ekonomiye canlılık getirecek.
TL'nin hızlı şekilde değer kaybetmesinin ardından, fiyat rekabeti de artacak. Bu da ihracata yarayacak. Ancak dış talebin global ekonomik durumun kötüleşmesi sebebiyle ihracat artışı sınırlı olacak.
Enflasyonist baskıların azalmasına neden olarak iç talebin az olması, ithalat ürünlerin fiyatlarının artışına engel olacak. 2002 ve 2003'de iç talep artacak ancak bu, ticaret açığının da artmasına neden olacak.
Turizm gelirlerinin artış göstermesi, cari dengelerin artışını sağlayacak. Turizm gelirleri 2002 ve 2003’te daha az gerçekleşecek. Bunun nedeni, 11 Eylül sonrası oluşan ortam ve bölgesel çatışmalar.
Türk ekonomi politikasının güvenilirliğinin artması ve uluslararası güven ortamının sağlanmasıyla birlikte sermaye girişleri dalgalanabilir.